Güncelleme Tarihi:
KONSERE yalnızca bir gün var. Omid Hajili ve grubu için heyecan dorukta. Tahran’ın merkezindeki bir fast food restoranın bodrum katı, onların her gün çalıştıkları stüdyo. Burada konserden bir gün önce son kez bir araya geliyorlar. Hip hop’tan caza, İran’da değişik müzik türlerini icra eden pek çok grup var ama Omid’i farklı kılan, tamamıyla yasal yollardan mücadele vermesi. Diğer grupların ve müzisyenlerin aksine, yer altına inmeyi reddedip sisteme kendisini kabul ettirmeye çalışması. Albüm ve konser için talep edilen izinleri almak elbette hiç de kolay olmamış. Ama yine de o çalacak, Tahran dinleyecek.
İlk Latin pop albümü
“Şarkıcı değil, müzisyenim. Akademik olarak müzikle uğraşıyorum. Uzun yıllar klasik müzik üzerine çalıştım ama Latin müziği kalbimi çaldı. Hem vokalim hem trompet çalıyorum. Latin pop, İran için çok yeni. İki yıl önce ilk Latin pop albümüm çıktı. ‘Boom Boom’ adıyla. Aslına bakarsanız albümüm 10 yıl önce hazırdı ama yasal olarak çıkarabilmek için 6-7 yıl izin bekledim. Latin müzik çok hareketli bir tür ve dans bu müziğin ayrılmaz parçası. Fakat dans etmek İran’da yasak. İzin almak için çok direndim, belki benden sonra bu müziğin İran’da önü açılır.”
Seksi çağrıştırmamalı
Omid’in bu kadar uğraşması şaşırtıcı değil çünkü şarkı sözlerinden ezgilere kadar her şey son derece sıkı bir denetime tabi. Denetimleri yapan ise Erşad diye bilinen İslami Kültürün Korunması Bakanlığı: “En çok sözler kontrol ediliyor. Siyasi kavramlar kullanmak tamamen yasak. Seks, aşk ya da bu kavramları çağrıştıran kelimeleri kullanmak da yasak. Bu denetim sadece albüm çıkarırken değil, konserlerden önce de geçerli. İki yıl önce çıkardığım albümün konserini veriyorum, tüm şarkılarım yeniden kontrolden geçiyor. İnceleyen tek bir komite de yok üstüne üstlük. Bir komite sözleri, bir komite besteleri inceliyor. Bir kelime denetimcilerden birisine aşkı çağrıştırdı diye kesilebilir.”
Kendini tumalısın
Konserde en çok korkulan şey, gençlerin kendilerini tutamayıp dans etmeye başlaması. Bu bir felakete yol açabilir. İran otoritelerinin gözünde gençler çığırlarından çıkarsa, bu Latin müziğin ülkedeki sonu anlamına gelebilir: “Konser verirken dans etmeyi çok isterdim. Aslında konsere gelenlerin durumu daha da kötü. Latin melodilerine karşı koymak zor. Sadece müziğe eşlik etmek için alkış tutmak ve ellerini sallamak serbest.”
Mahmud Ahmedinejad’ı korkutan tek eylem
FOTOĞRAFTA kapanmış yüzlerce kepenk, açılmamış yüzlerce dükkan görüyorsunuz. Bu, dünyanın herhangi bir yerindeki sıradan bir kepenk kapatma eylemi değil. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ne yaptırımlardan, ne İsrail’den, ne de olası bir askeri müdahaleden korkuyor. Onu asıl korkutan şey bu fotoğrafta gizli.
Burası Başkent Tahran’daki kapalı çarşı. İran ticaretinin nabzının attığı yer. Kapalı çarşıda ‘bazargan’lardan, yani İran ekonomisini yöneten esnaf sınıfından söz etmek gerekir.
Bir grevle Şah gitti
Bu çarşıda kepenkler en son, Şah Rıza Muhammed Pehlevi’yi protesto etmek için indirilmişti. Bazargan o dönemde greve başlayınca, ekonomi çakılmış, ticaret tıkanınca siyaset de tıkanmıştı. Şah’dan sonra Bazargan denen bu sınıfı grev yapacak kadar kızdıran ilk lider Mahmud Ahmedinejad oldu. Peki Bazargan niye kızdı? 30 yılı aşkın süredir buradaki büyüklü küçüklü ticarethanelerden alınan vergi yüzde 10’a sabitlenmişti. Ahmedinejad, vergi oranını birden bire yüzde 40’a çekince, çarşıdaki hemen tüm esnaf greve çıktı. İslam Cumhuriyeti’nde ilk kez burada kepenk kapandı.
‘Bazargan’ın inadı inattır
Durum o kadar hassas ki... Hem yabancı, hem de İran basınının çarşıya girmesi, grev boyunca yasaklandı. Fotoğrafların dünyaya yansımaması için giriş ve çıkışlara sivil ve resmi giyimli onlarca polis memuru konuşlandırıldı. Ama bizim için İran’a gelip de bu fotoğrafı çekmemek olmazdı.
Bizi polisten esnaf kurtardı
Sebati Karakurt ile turist gibi çarşıya girdik. Sebati’nin deklanşöre arka arkaya basmaya başlamasıyla polisin yanımıza gelmesi bir oldu. Polisler bizi merkeze götürmekle götürmemek arasında karar vermeye çalışırken, imdadımıza pazar esnafından Haydar yetişti. Polisi turist olduğumuz konusunda ikna etti ve bizi pazarın başka bir bölümüne halı bakmaya götürdü.
Haydar, bir yandan bize halı satmaya çalışırken, diğer yandan da grevi anlattı: “Yüzde 40 vergi olur mu? O kadar versek bir kuruş bile cebimize kar kalmaz. İran tarihinde bu pazar yüzde 40 vergi vermedi.”
Bayramda açıp sonra kapattılar
Esnaf o kadar kızgın ki, sırf inat olsun diye, Temmuz başındaki iki günlük resmi tatilde, yasalara göre her yerin kapatılması zorunluyken dükkanlarını açtılar. Resmi tatil biter bitmez kepenkleri yeniden kapattılar. Bu grev iki ay devam etti. Ahmedinejad vergiyi artırmak, esnaf da dükkanları açmamak için direndi. Uzlaşma ancak Temmuz ortasında gerçekleşebildi. Geri adım atansa Ahmedinejad oldu. Vergiler eskisi gibi kaldı. Ama Tahran’da kapalı çarşı esnafının bunu unutmayacağı ve günü gelince Ahmedinejad’dan hesap soracağı yönünde yorumlar yapılıyor.
Tek arzuları konser vermek
SAHNEDE Omid’in arkasında duran 3 kadın vokalist dikkat çekici. Ağır makyajlılar, başlarına beyaz başörtülerini takmışlar. Bir parçada aralarından bir tanesi son derece güçlü sesiyle çok kısa bir süreliğine de olsa salonu inletmeyi başarıyor. Sesiyle büyüleyen bu kadın Sara Naini. Sara aslında atlet. 15 yaşında çatıdan düşmüş, dizi parçalanmış. Hâlâ koltuk değnekleriyle yürüyor. Onu hayata bağlayan ise müzik. Bu topraklarda solist olma şansı yok: “Şu anda vokalist de olsam, tek isteğim konserlerin önünü kesmesinler.”
Fazıl Say moda
DEVRİMDEN önce Türkiye denince akla Emel Sayın, yaklaşık 10 yıl öncesine kadar da İbrahim Tatlıses ve Hülya Avşar geliyordu. Omid ve arkadaşlarına en çok sevdikleri Türk sanatçının kim olduğunu soruyorum, aldığım yanıt şaşırtıcı: Fazıl Say ve Kerem Görsev. İranlı müzik severler artık bu iki ismi kendilerine örnek alıyorlar.
Omuz sallayana uyarı
OMİD’in heyecanla beklediği gece geliyor. Daha çok konferanslar için kullanılan bir salon, konser için tahsis edilmiş. Omid, ortamı ısıtmak için elinden geleni yapmış. Sahne, yapay palmiye ağaçları ile donatılmış. En öne arada bir ateş püskürten mekanizmalar konulmuş. Tam ortada ise kırık bir sandal duruyor. Kırık sandal, İranlı müzisyenlerin durumunu sembolize ediyor gibi geliyor bana. Konsere gelenler arasında aileler de var, saçları yarı örtülü kırmızı rujlu İranlı kadınlar da, son derece şık giyimli genç çiftler de.
İranlı kızlar zor duruyor
Omid ışık oyunları ve dumanlar arasında sahneye çıkıyor, salon alkışlarla inliyor. Müzik son derece hareketli, İranlı kızları durdurmak çok zor. Ama ayağa kalkmanın bile engellendiği salonda polisler tur atıyor. Kendilerini tutamayan ve omuzlarını sallayan kızlar tek tek üşenmeden uyarılıyor. Sadece izleyiciler değil, sanatçılar da kendilerini tutmak zorunda. Bas gitarcı fazla hareketlenince, polis sahneye yaklaşıyor, Omid’in kulağına sinirli sinirli bir şeyler fısıldıyor. Polisin uyarısı hemen gitariste iletiliyor. Müzisyenler sadece ayaklarıyla tempo tutuyor, konser devam ediyor.
Veda Türkçe şarkıyla
Tahran’ın ilk Latin müzik konseri, kazasız belasız sona eriyor. İran nüfusunun yaklaşık dörtte birinin ana dili Türkçe. Omid, Latin ezgilerini sadece Farsçayla değil, Türkçeyle de harmanlamış. Son parçayı Azerice seslendirmeyi seçiyor. Eski Azeri Türküsü “Küçelere su serpmişem”i bu kez trompet eşliğinde dinliyoruz.