Oluşturulma Tarihi: Nisan 02, 2006 00:00
Irak’ta üç ay rehin tutulduktan sonra salıverilen Amerikalı kadın gazeteci Jill Carroll’un, serbest kalmadan önce ABD’nin Irak’taki varlığını kınayan bir video doldurduğu ortaya çıktı. Carroll’un rehinelerde görülen "Stockholm sendromuna" yakalanmış olabileceği iddia edilirken, babası, özgürlüğünü kazanmak için böyle konuşmak zorunda kaldığını savundu.
DÜN Almanya’daki ABD askeri üssü Rammstein’a gelen ve ülkesine uçması beklenen Jill Carroll’un, direnişçiler için doldurduğu videoda söylediği sözler, akıllarda soru işaretlerinin doğmasına neden oldu.
Christian Science Monitor gazetesi için çalışan 28 yaşındaki Carroll, özgürlüğüne kavuştuktan sonra, açık yeşil bir başörtüsü ve gri uzun bir elbiseyle Bağdat TV’sine çıkıp "Bana iyi davrandılar, fakat neden rehin alındığımı bilmiyorum. Serbest kaldığım için çok mutluyum ve yalnızca ailemle birlikte olmak istiyorum" demişti.
NE SÖYLEDİ?
Carroll’un rehin olduğu sırada, direnişçi olduğu sanılan bir kişiyle yaptığı söyleşi videoya çekildi ve İslamcı bir web sitesine gönderildi. Carroll, videoda şunları söyledi:
"Başkan George Bush’a, askerlerini geri çekmesi çağrısı yapıyorum. Onbinlerce kişi işgal yüzünden yaşamını yitirdi. Amerikalıların, burada günlük yaşamın ne kadar zor olduğunu düşünmeye ihtiyacı olduğunu sanıyorum. Direnişçiler, sadece ülkelerini savunmaya, bu yasa dışı, tehlikeli ve ölümcül işgali durdurmaya çalışıyor. Burada su yok, elektrik yok, sokaklarda çocukların can güvenliği yok. Kadınlar ve çocuklar sürekli tehlike içinde yaşamak zorunda.
Ben, mücahitlerin çok daha akıllı olduklarını düşünüyorum. Tüm teknolojisine rağmen, Amerikan ordusundan daha iyiler ve burada nasıl yaşayıp çalışılacağını daha iyi biliyorlar. Çok daha becerikliler. Sonunda kazananlar mücahitler olacak."
Jill’in babası Jim Carroll, kızının, özgürlüğü için böyle konuşmak zorunda kaldığını, üç ay direnişçilerle yaşadıktan sonra, onların neleri duymak istediğini gayet iyi bildiğini savundu. Ancak uzmanlar, Jill’in direnişçilerle bir süre kaldıktan sonra, "Stockholm sendromu" yaşamaya ve onlara sempati duymaya başlamış olabileceğine dikkat çektiler.
STOCKHOLM SENDROMU NEDİR
Stockholm sendromu, kısaca kurbanın, bir süre sonra kendisini rehin alanlara sempati duymaya başlaması şeklinde izah edilebilir. Sendroma bu isim, İsveç’in başkenti Stockholm’de yaşanan bir olayın ardından verildi. 1973 yılında, Stockholm’deki bir bankada bazı kişiler rehin alındı. 6 gün sonra, rehineler eylemcilere sempati duymaya başladı ve polisin kurtarma girişimlerine direndiler. Kurtarılan rehineler, mahkemede eylemcilerin aleyhine tanıklık yapmayı reddettiler.
NEDENİ NE
Bir diğer olay da ABD’de yaşandı. 1974 yılında, mültimilyarder bir ailenin kızı olan Patty Hearst, radikal bir örgüt tarafından fidye için kaçırıldı. Bir süre sonra, Patty, örgüte katıldı ve birkaç banka soygununda rol üstlendi. Yakalandıktan sonra, örgütü kınadı. Ölüm korkusu, kurbanların savunma mekanizmalarını harekete geçiriyor ve sonuçta, eylemcilere yakınlaşıp, onlarla aynı görüşleri paylaşmaya başlıyorlar.