Güncelleme Tarihi:
YEDİ hâkimden oluşan AİHM heyeti, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) beş maddesini ihlal ettiği iddiasının yer aldığı başvuruya ilişkin kararını oy birliğiyle aldı. Başvurunun temelinde Öcalan’ın hücresinin 7 Ekim 2008’de görevlilerce aranması yatıyor. Öcalan’ın bu arama sırasında kötü muameleyle karşı karşıya kaldığını iddia eden avukatları 21 Ekim 2008’de Bursa Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Bu iddia nedeniyle güneydoğu ve doğu illerinde günlerce süren gösteriler ve protestolar yaşandı. Şikayet üzerine cezaevi müdürü ve gardiyanlar hakkında başlatılan soruşturma kısa sürede durduruldu. Öcalan’ın avukatları konuyu yargı sürecinde tutmaya çalışsalar da sonuç elde edemediler. Bunun üzerine dosya 2010’da AİHM önüne taşındı. Başvuruda Türkiye’nin, AİHS’nin yaşam hakkını garanti altına alan 2’nci, işkence ve kötü muameleyi yasaklayan 3’üncü, adil yargılanmayla ilgili 6’ncı, etkili başvuru hakkını düzenleyen 13’üncü ve ayrımcılığı yasaklayan 14’üncü maddelerini ihlal ettiği iddia edildi.
‘TEMELDEN YOKSUN’
AİHM, yaptığı değerlendirmede AİHS’nin 3’üncü maddesinin ihlal edildiği sonucuna varılmasını sağlayacak bir bulguya rastlanmadığına karar verdi. Başvuruya konu olan gün ve sonrasında Öcalan’ın doktorlarca muayene edildiği ancak fiziki yaralanma ya da psikolojik sıkıntı izine rastlanmadığı da AİHM’nin not ettiği unsurlar arasında yer aldı. Öcalan’ın kişisel olarak başvurudaki iddialara paralel bir şikâyette bulunmaması, Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) heyetiyle 2010’da yaptığı kapsamlı görüşmede konuyu gündeme taşımaması da AİHM’nin kararını şekillendiren unsurlar arasında yer aldı. AİHM, başvuruya konu olan AİHS maddelerinin ihlal edildiğine yönelik iddiaların tümünü ‘temelden yoksun’ buldu.