Güncelleme Tarihi:
Senatör Tom Cotton'ın girişimiyle kaleme alınan ve Senato'daki 54 Cumhuriyetçi senatörden 47'sinin imzasının bulunduğu mektupta senatörler, ABD ile İran arasında Kongre'nin onayını almayan herhangi bir anlaşmanın sadece ABD Başkanı Barack Obama ile İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney arasında ve yürütme organlarını bağlayan bir anlaşma olmaktan öteye geçmeyeceğini belirtti.
Obama'nın 2017 yılının Ocak ayında görev süresinin sona ereceğine ancak senatörlerin görev süresinin sınırsız olduğuna, kimilerinin on yıllarca görev yapabildiğine dikkati çeken Cumhuriyetçi senatörler mektupta, "Bir sonraki başkan, bu türden bir anlaşmayı tek kalemde yürürlükten kaldırabilir ve gelecekteki yasama yıllarında da Kongre dilediği zaman anlaşmanın şartlarını değiştirebilir" ifadesini kullandı.
ABD'deki 47 Cumhuriyetçi senatörün İranlı liderlere gönderdiği ve Kongre'nin onayını almayan herhangi bir nükleer anlaşmanın Obama'nın iktidarda olduğu süreyle sınırlı kalabileceği uyarısında bulunduğu açık mektup, Başkan Obama ve Amerikan yönetiminden tepki gördü.
Beyaz Saray'da, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ile görüşmesinin başında görüntü alındığı sırada, bir gazetecinin sorusu üzerine mektuba ilişkin kısa bir değerlendirme yapan Obama, İran'daki bazı kesimlerin de her türlü anlaşmaya karşı olduğunu ima ederek, "Kongre'nin bazı üyelerinin İranlı muhafazakarlarla ortak amaç uğrunda birlikte hareket etmek istediğini görmek biraz ironik. Bu biraz tuhaf bir koalisyon" dedi.
Obama, "Şu anda bir anlaşmaya ulaşıp ulaşamayacağımızı görmeye odaklanacağımızı düşünüyorum ve (eğer anlaşma olursa), o zaman Amerikan halkına bunu izah edebileceğiz ve bunu (anlaşmayı) hayata geçirebileceğimize eminim" diye konuştu.
CUMHURİYETÇİLERE "SAVAŞA KOŞMA" SUÇLAMASI
Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest da mektubun, "Başkan'ın dış politikayı yürütme ve ABD'nin dünya genelindeki ulusal güvenlik çıkarlarını ilerletme kabiliyetine zarar vermeye yönelik partizan stratejinin devamı olduğunu" belirtti.
Mektubun İran ile P5 +1 ülkeleri arasında devam eden müzakerelere "müdahale" niteliği taşıdığını kaydeden Earnest, Cumhuriyetçilerin müzakerelerin altını oymayı amaçladığını net biçimde dile getirdiğini savunarak, "Çok sayıda Cumhuriyetçi'nin desteklediği şekilde savaşa koşmak ya da en azından askeri seçeneğe koşmak, ABD'nin çıkarına hiç de uygun değil. Kongre'deki Cumhuriyetçiler, diplomatik yaklaşıma başarı şansı tanımadan önce hemen askeri yaklaşıma atlamaya hazır" değerlendirmesini yaptı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki ise günlük basın brifinginde, Cumhuriyetçi senatörlerin mektubunun "siyasi puan kazanma" amacıyla yazıldığını savundu.
Psaki, mektupta birçok yanlışın olduğunu ifade ederek, "Mektupta birçok yanlış var. Örneğin, Kongre'nin yürütme tarafından müzakere edilen uluslararası anlaşmaların şartlarını değiştirme yetkisi yok" ifadesini kullandı.
Mektuba Kongre'deki Demokratlar de öfkeli tepkiler dile getirdi. Senato'daki Demokrat lider Harry Reid, Senato Genel Kurulu kürsüsünden yaptığı açıklamada, Cumhuriyetçileri Başkan Obama'ya düşmanlık beslemekle suçladı. Cumhuriyetçilerin Obama'nın Amerikalı seçmenler tarafından iki kez başkan seçildiğini kabul etmeye yanaşmadığını söyleyen Reid, "Cumhuriyetçi senatörler, İran yönetimine bu müzakereleri sabote etmeyi amaçlayan bir mektup gönderdi. Çok net olalım, Cumhuriyetçiler, ayetullahları güçlendirirken başkomutanımızın kuyusunu kazıyor. Cumhuriyetçiler, Başkana çocukça siyasi saldırılarda bulunma dışında hiçbir şey yapmayı bilmiyor" diye konuştu. Senato'daki en üst düzey ikinci Demokrat senatör olan Dick Durbin de Cumhuriyetçileri Ortadoğu'yu yeni bir savaş riski altına sokmakla suçladı. Durbin, mektupla ilgili yazılı açıklamasında, "Bu, Cumhuriyetçi senatörlerce hassas uluslararası müzakereleri zedelemeye yönelik kötü niyetli bir çaba. (Bu çaba) Amerika'nın elini zayıflatıyor ve kendi içimizdeki siyasi bölünmeleri tüm dünyaya gösteriyor" ifadesine yer verdi.
"BU MECLİSE YAKIŞMIYOR"
enato İstihbarat Komitesi'nin kıdemli Demokrat üyesi Dianne Feinstein da yazılı açıklamasında şunları kaydetti:
"47 Cumhuriyetçinin, ülkemizin ve dünya güçlerinin İran'ın nükleer programına barışçıl bir çözümü müzakere etmeye yönelik çok önemli bir çabasını alt üst etmeye dönük son adımından dehşete düştüm. Bu, Başkanın dışişlerini idare etme kabiliyetine son derece uygunsuz ve daha önce eşi görülmemiş bir müdahale ve bu meclise yakışmıyor. Bu mektup sadece bir amaca hizmet ediyor: Diplomatik bir anlaşmaya varmaya yönelik devam eden müzakereleri yok etmek."
BIDEN'DAN SERT TEPKİ
ABD Başkan Yardımcısı Biden da yazılı açıklama yaparak, mektuba şiddetli tepki gösterdi.
Mektubun, "hassas bir uluslararası müzakerenin yürütüldüğü ortamda görevindeki bir Başkan'ın kuyusunu kazma amaçlı yazıldığını" belirten Biden, mektubun "anayasal ders kisvesi altında, ABD'nin iki yüzyıllık yönetim şeklini hiçe saydığını ve Demokrat olsun Cumhuriyetçi olsun gelecekteki tüm ABD başkanlarının, ABD adına başka ülkelerle müzakere edebilme kapasitesinin altını oyma tehdidi oluşturduğunu" ifade etti.
Biden, açıklamasına şöyle devam etti:
"Onurlu insanlar politikalar üzerinde farkı düşünebilirler ama bu (mektup), Amerika'yı daha güvenli ve güçlü kılmanın yolu değil. Amerika'nın dünya genelindeki etkisi, taahhütlerini onurlandırma yeteneğine bağlıdır. Bunlardan, uluslararası anlaşmalarla yapılan bazıları Kongre tarafından onaylandı. Ancak, bu mektubun sahiplerinin de bilmesi gerektiği gibi, uluslararası taahhütlerimizin büyük çoğunluğu Kongre'nin onayına ihtiyaç olmayan yürürlükte. Bu, İran ile ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya anlaşmaya vardığında da geçerli olmalıdır. Bu konuda birçok benzer vaka var. Geçenlerde, Suriye'den kimyasal silahların çıkarılmasına dair ABD-Rusya Çerçeve anlaşması bu konuda sadece bir örnek".
Bunun yanında tarihi vakalardan örnekler veren Biden, Çin'in tanınması, İran ile rehine krizinin çözülmesi ve Vietnam Savaşı'nın sona ermesi gibi konuların Kongre'nin onayına başvurulmadan yapıldığına işaret ederek, bu tür düzenlemelerin Kongre ve başkanlar değişse bile ABD'nin kredibilitesi ve küresel liderliğini sürdürmesini sağladığını bildirdi.
"YANLIŞ VE TEHLİKELİ"
Mektubun, ABD Kongresi'nin kurum olarak itibarını zedelediğini belirten Biden, şunları kaydetti:
"Senato'da hizmet verdiğim 36 yıl boyunca, Senatörlerin, bırakın uzun suredir düşman olan bir ülkeye, doğrudan başka bir ülkeye bile, Başkan'ın kendileriyle anlamlı bir anlaşmaya varacak anayasal yetkisinin olmadığına dair tavsiyede bulunduğu bir mektup yazdıkları örneğine daha önce hiç rastlamadım. Bu mektup, hem dost hem düşmana, Başkomutanımızın Amerika'nın taahhütlerini yerine getiremeyeceğine dair çok yanlış bir sinyal gönderiyor. Bu mesaj, yanlış olduğu kadar tehlikeli de".
Biden, İran'ın nükleer faaliyetlerine yönelik mükemmel bir çözüm olmadığını ama bu ülkenin nükleer programına önemli ve doğrulanabilir sınırlamalar getiren diplomatik çözümün en iyi şans olduğunu ifade ederek, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Ama bu mektup, İranlı liderleri, ABD ile bu tür bir anlaşmaya varmama yönünde ikna amacı taşıyor. Bu mektubun yazarı, Obama'nın İran ile diplomatik müzakerelerini sona erdirmek için her türlü eylem arayışında olduğunu açıkça gösteriyor. Ama ne tür bir son? Eğer müzakereler Kongre'nin müdahiliyeti yüzünden bozulursa, suçlanacak ABD olacak. Şu anda dondurulmuş olan İran'ın nükleer programı yeniden başlayacak. Bırakın yeni yaptırım getirmeyi, sadece mevcut yaptırımları uygulamada bile uluslararası isteksizlik bulacağız. Diplomasi ve artan baskı olmadan da güçlerimizin IŞİD ile mücadele ettiği bir sırada, (bu konuda) askeri güce başvurma ihtimali giderek artacak."
Biden, "özellikle de hâlâ diplomasi devam ederken, barışçıl bir çözümü mahvetmenin tehlikeli bir hata olacağını" bildirdi.
İRAN'DAN YANIT
İran resmi ajansı IRNA'nın haberine göre, Tahran'da yaptığı açıklamada, senatörlerin ABD Anayasasından habersiz olduklarını savunan İran Dışişleri Bakanı Zarif, "Söz konusu senatörlerin mektubu, onların yalnızca uluslararası kanunlara yabancı olmadıklarını aynı zamanda kendi anayasalarında yer alan, başkanın dış politikayı uygulamadaki iradesiyle ilgili detaylardan da tam olarak habersiz olduklarını gösteriyor" ifadesini kullandı.
Mektubun, ABD'deki baskı gruplarının muhtemel bir anlaşmaya karşı endişelerinin göstergesi olduğunu kaydeden Zarif, "Henüz bir anlaşmaya varılmamışken, ABD'deki baskı gruplarının muhtemel anlaşmaya karşı endişelenmesi ve anormal davranışlara yönelmesi ilginç. Bu onların, (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu gibi her türlü anlaşmaya karşı olduklarını ortaya koyuyor" değerlendirmesinde bulundu.
Zarif, ABD'li senatörlerin mektubunun hukuki bir değeri olmadığını belirterek, şöyle devam etti:
"Bize göre bu mektup sadece bir propaganda hilesi ve hiçbir yasal değeri de bulunmuyor. Bu senatörlerin, dünyanın ABD'den ibaret olmadığını ve uluslararası ilişkilerin ABD'nin iç hukukuna göre değil, uluslararası hukuk ölçülerine ve devletlerin yükümlülüklerine göre düzenlendiğini öğrenmeleri gerekiyor. Senatörler, uluslararası hukuka göre, Kongre'nin gelecekte anlaşmanın içeriğini değiştiremeyeceğini ve ABD yönetimi anlaşmasını önlemeye yönelik her türlü girişiminin bu ülkenin uluslararası yükümlülüklerinin ihlali olacağını bilmeliler."