ABD'nin Terör Raporu: Bush Türkiye'ye söz verdi

Güncelleme Tarihi:

ABDnin Terör Raporu: Bush Türkiyeye söz verdi
Oluşturulma Tarihi: Nisan 30, 2008 19:41

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın yıllık terörizm raporunda, ABD Başkanı George W. Bush'un, 5 Kasım'da Beyaz Saray'da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile buluşmasında, kuzey Irak'taki PKK hedefleriyle mücadelede “zamanlı ve üzerinde eyleme geçilebilir istihbarat” sağlama sözü verdiği bildirildi.

Haberin Devamı

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 2007 terörizm ülke raporunun Türkiye bölümünde, Kongra-Gel olarak da bilinen PKK'nın, “ayrılıkçı” gündem taşıdığı ve kuzey Irak'taki üslerden eyleme geçerek özellikle Türk güvenlik güçlerini hedef aldığı belirtildi. 2005-2006 yıllarında PKK şiddetinin yüzlerce Türk'ün hayatına malolduğu belirtilen raporda, bu durumun 2007 yılında da devam ettiği, Mayıs ayında İstanbul, Adana, Konya ve Mardin'de, intihar saldırıları için hazırlanan patlayıcılarla PKK'lı teröristlerin yakalandığı kaydedildi.

TBMM'nin 17 Ekim'de, kuzey Irak'taki PKK varlığına karşı sınır ötesi operasyon kararı aldığı ve bunun ardından Türk askerinin, Türkiye-Irak sınırı boyunca kapsamlı operasyonlar gerçekleştirdiği belirtilen raporda, “5 Kasım'da Başkan Bush, Türkiye'ye, kuzey Irak'taki KGK/PKK ile mücadelede zamanlı, üzerinde eyleme geçilebilir istihbarat sağlama sözü verdi” denildi.

Raporda, Türkiye'de 40 yıldan fazla bir zamandır yerel ve uluslararası terörist grupların, Türk ve yabancıları, zaman zaman da Amerikan hükümeti yetkililerini hedef aldıkları belirtildi. Türkiye'de faaliyet gösteren terörist gruplar, “ayrılıkçı Kürt, Marksist-Leninist, radikal İslamcı ve Çeçen destekçisi gruplar” olarak tanımlandı. ABD raporunda, Türk yasalarına göre, sadece Türk vatandaşları ve Türk devletine karşı yapılmış saldırıların terörizm olarak tanımlamasının, terörizmle küresel savaşta kısıtlamalara yol açtığı eleştirisinde de bulunuldu. Yine Mayıs ayında Bingöl'de bir kargo treninin bombalanmasının sorumluluğunu PKK'nın üstlendiği de belirtildi.

Türkiye'de faaliyet gösteren diğer terörist gruplar arasında “Amerikan karşıtı, NATO karşıtı ve Türk devleti karşıtı militan Marksist-Leninist grup” olarak DHKP/C de sayıldı. Diğer faaliyet gösteren terör örgütleri arasında Türk Hizbullahı ve IBDA-C'nin de adı geçti. Raporda, DTP'nin yerel liderlerinden birinin Nisan ayında PKK'ya yardım ettiği gerekçesiyle hapsedildiği de yer aldı.

Türk polisi ve Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT), çok aktif bir terörle mücadele faaliyeti içinde olduğu ve bu sayede en azından bazı terörist faaliyetlerin engellenebildiği belirtildi. Bunlara örnek olarak, Ocak ayında yapılan baskınlarda El Kaide ile bağlantılı 47 terör şüphelisinin yakalanması, Mart'ta Konya'da 48 “İslami teröristin” ele geçirilmesi, Haziran'da Bursa'da 23 kişinin yakalanması ve Kasım ayında, Almanya'nın talebi üzerine, Konya'da bir Alman vatandaşının yakalanması sayıldı.

Raporda, Türkiye'nin, Afganistan'daki koalisyon güçlerinin çabalarına sürekli destek sağlaması, Uluslararası Güvenlik-Destek Gücü'ne (ISAF) komutanlık yapması, Vardak bölgesinde sivil yeniden yapılanmaya katkısı ve 100 milyon dolardan fazla insani yardıma katkısına değinildi. Ayrıca Türkiye'nin, hem Afganistan hem de Irak'taki operasyonlar için İncirlik üssünün kullanımına izin vermeisiyle önemli bir lojistik destek sağladığı vurgulandı. Bu üssün, öldürme amacı taşımayan kargonun transferinde ve yakıt ikmalinde kullanıldığı, ABD'nin Irak'a hava kargosunun yüzde 60'nın buradan taşındığı belirtildi. Almanya'daki üs yerine İncirlik'ten 6 adet C-17 kargo uçağının bu amaçla kullanılmasının ABD'ye yılda 160 milyon dolar kazandırdığı belirtildi.

Irak halkının yakıt ihtiyacının üçte ikisinin ve koalisyon güçlerinin yakıt ihtiyacının yüzde 25'inin Türkiye'den Irak'a, Habur sınır kapısından taşındığı ifade edildi. Türkiye'nin, Irak'ın yeniden yapılanması çabalarına ve elektrik sağlanmasına katkılarına, Iraklı diplomat, asker ve siyasi partilerin NATO çerçevesinde eğitimine katkıda bulunduğu belirtildi.

“IRAKLI KÜRTLER'DEN PKK'YA KARŞI SOMUT ADIM”

ABD raporunun Irak kısmında, Irak hükümeti yetkililerinin, teröristleri şiddetle kınamayı sürdürdüğü belirtildi. 28 Eylül'de Türkiye ve Irak'ın, terörizmle mücadele anlaşması imzaladığı raporda yer aldı. Irak hükümetinin, PKK'nın Türkiye'deki saldırılarını kınadığı ve bu örgütün Irak'ta hoşgörülmeyeceği yönünde açıklamalar yaptığı belirtildi. Raporda, kuzey Irak'taki bölgesel yönetimin de PKK'ya karşı “somut eylemler” aldığı ve ek kontrol noktalarıyla, lojistik destek yollarının kapatılmasını sağladığı, PKK üyelerine karşı havaalanlarında tarama faaliyetlerinin artırıldığı, PKK bağlantılı ofislerin kapatılması emri verdiği ifade edildi.

Kara para aklama ve terör finansmanıyla ilgili yeni yasaların ardından, göreceli olarak, kara para aklamadan hüküm giyenlerin ve şüpheli havalelerin sayısında azalma olduğu vurgulandı.

BM Güvenlik Konseyi'nin 1267 sayılı kararları çerçevesinde Türk yetkililerinin, BM ve ABD'nin tanımladığı teröristlerin isimlerini kendi güvenlik güçleri, istihbarat ajansları ve finans kuruluşlarına dağıttığı, ancak sadece BM'nin listesindeki isimlerin mal varlıklarının dondurulmasının Bakanlar Kurulu kararıyla gerçekleştirildiği anlatıldı. Raporda, bu yasal mekanizmanın, BM tarafından terör faaliyetlerine finansman sağlamakla suçlanan Yasin El Kadı meselesinin Türk mahkemelerine düşmesine neden olduğu ve ElKadı'nın mal varlığının halen dondurulmuş olarak kaldığı belirtildi.

Avrupa güvenlik güçleri arasında işbirliğinin, terörizmle mücadelede önemli rol oynadığı belirtilirken, Almanya'nın, PKK'nın finansal kaynaklarına karşı harekete geçtiği ancak tutuklamaların tam başarıyla gerçekleştirilmesinde, Avrupa'da koordinasyonda problemler yaşandığı ifade edildi. Avusturya'nın, PKK'ya karşı güvenlik güçleri faaliyetlerinde tam koordinasyon sağlamada başarısız olduğu belirtildi.
Raporda Avusturya'nın, PKK'lı Rıza Altun'u gözaltına almasına rağmen daha sonra serbest bıraktığı ve kuzey Irak'a giden bir uçağa binmesine izin verdiği ve bunu Altun'un, Fransa'da sahte belgeler yüzünden hüküm giymesine, Türkiye'nin iade talebine rağmen yaptığı kaydedildi.

Kasım ayında Avusturya'nın, İnterpol tarafından aranan PKK liderlerinden Remzi Kartal'ın tutuklanmasında başarısız olduğu da raporda yer aldı.

ABD raporunda PKK'nın, Belçika'yı, Türkiye'de ve kuzay Irak'taki kamplarından şiddet faaliyetleri için finansman sağlamada kullanmaya devam ettiği ifade edildi.

Kıbrıslı Türkler'in yönetimindeki bölgede, uluslararası tanınma problemi yüzünden, terörizmle mücadelede kabiliyetlerin sınırlandığı, Kıbrıslı Türkler'in uluslararası anlaşmaları imzalayamadığı, kara para aklama ve terör finansmanında gerekli kurumsal ve yasal çerçeveden yoksun olduğu belirtildi. Buna karşın Kıbrıslı Türkler'in, belli terörle mücadele hedeflerinin kazanımında işbirliği yaptığı vurgulandı. PKK'nın, adanın her iki bölümünde de para toplama ve havale gibi faaliyetlerle sınırlı olduğu belirtildi.
Güney Kıbrıs limanlarındaki yoğun trafiğin, terör örgütlerinin silah ve benzeri materyalin taşınmasında çekici bulunduğu da raporda yer aldı.

PKK

Raporda PKK'nın, Türkiye'nin güneydoğusunda bağımsız bir Kürt devleti kurma amacını taşıdığı ancak son yıllarda “Türk devleti içinde kültürel ve dil hakları teminat altına alınmış bir özerklikten” daha sıklıkla bahsetmeye başladığı ifade edildi. PKK'yı kuran ve halen hapiste bulunan Abdullah Öcalan'ın, örgütün “sembolik lideri” olmayı sürdürdüğü ve toplam PKK'lı sayısının 4 bin ila 5 bin arasında olduğu, bunların 3 bin-3 bin 500'ünün kuzey Irak'ta bulunduğu belirtildi. Raporda PKK'nın geçmişte Suriye, Irak ve İran'dan barınma ve yardım aldığı, ancak 1999 yılından bu yana Suriye ve İran'ın, PKK ile mücadelede Türkiye ile sınırlı da olsa işbirliği içinde olduğu belirtildi.
ABD raporunda, DHKP-C'nin ise son yıllarda etkisinin azaldığı, dış yardımı ise Lübnan ve Suriye'deki ofisler ve eğitim kamplarından aldığı, Avrupa'da da para toplama faaliyetleri yürüttüğü kaydedildi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!