Güncelleme Tarihi:
MÜLTECİ kriziyle sarsılan ve üye ülkelerinin tek taraflı adımlar atma eğilimine girdiği Avrupa Birliği, ‘Türkiye formülü’ dışında fazla bir alternatifi olmadığını teyit ederek Almanya’nın talebi doğrultusunda Türkiye’yle mart başında özel bir zirve düzenleme kararı aldı. Zirvede, Brüksel ile Ankara’nın üzerinde anlaştığı mülteci akınını frenleme amaçlı Ortak Eylem Planı’nın beklenen sonucu verip vermediği değerlendirilecek. Zirve, ‘Türkiye planı’ dışında başka bir seçenek kabul etmeyen Almanya Başbakanı Angela Merkel açısından da güvenilirlik testine dönüşebilir. AB, dün sona eren iki günlük zirve öncesinde Türkiye ile 11 Birlik ülkesi arasında yapılacak fikirdaş ülkeler toplantısından çıkacak değerlendirmeyi görmek istiyordu. Bu toplantı Ankara’daki terör saldırısı nedeniyle yapılamayınca plan da değişti. Gerek iç politikadaki gerekse AB içindeki konumunu Türkiye ile varılan anlaşmanın etkili şekilde uygulanmasıyla sıkı sıkıya ilişkilendiren Merkel, bunun üzerine Ankara ile özel bir zirvede masaya oturulması için ısrarcı oldu.
28 AB ÜYESİ KATILACAK
Zirvenin 5 ya da 7 Mart’ta Brüksel’de yapılması öngörülüyor. Bu zirve, fikirdaş ülkeler toplantısının aksine sadece bazı AB ülkelerin katılımıyla değil 28 AB üyesinin tamamının devlet ya da hükümet başkanları düzeyinde iştirakiyle gerçekleştirilecek. Bir AB yetkilisi, alınan kararın ‘Türkiye’ye marta kadar süre’ olarak anlaşılmaması gerektiğini belirterek, “Açıkça söylemek gerekirse mevcut ortamda eli daha rahat olan Türkiye, acelesi olan ise AB. Planın işlediğine yönelik bazı sinyaller mevcut ama tüm üye ülkeler bunların daha net olmasını ve geçiş sayılarının daha da aşağıya çekilmesini istiyor” dedi.
Bilgi notu: Aralarında Almanya’nın da bulunduğu bazı AB ülkeleri Türkiye’den gönüllülük bazında mülteci almaya hazır olsa da bunu yapmak için yasadışı geçiş yapan mülteci sayılarında daha fazla düşüş görmek istiyor. Türkiye ise gönüllü mülteci kabulünün doğrudan geçiş sayısıyla ilişkilendirilmesine sıcak bakmıyor. Türkiye’den ne kadar mülteci kabul edileceğinin AB tarafından netleştirilmemesi de süreci yavaşlatıyor.