Güncelleme Tarihi:
Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin Kıbrıs açıklarındaki sondaj çalışmalarına karşı devreye sokmaya hazırlandığı yaptırımlar büyük ölçüde sembolik öneme sahip. Ankara’yı geri adım atmaya zorlayacak bir unsur içermeyen önlemler, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’yle (GKRY) tam dayanışma ‘mecburiyeti’ bağlamında şekillendirildi. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk’un ‘kaçınılmaz’ olarak nitelediği önlemler, Türkiye’nin tepkisinin öngörülememesi nedeniyle belli bir tedirginlik yarattı. Bunun nedeni ise Türkiye’nin göç konusundaki rolü, terörle mücadeleye katkısı ve bazı AB ülkeleri açısından enerji alanında transit ülke olması. Özellikle Almanya ve İngiltere, aşırıya kaçılmaması için çaba harcarken, sondaja katılan şirket ve bireylere yönelik hedef odaklı yaptırımlara üye ülkelerin tamamına yakını karşı çıkıyor.
Dün, GKRY’nin ısrarı ve metni sertleştirme çabası nedeniyle taslak üzerinde anlaşma sağlanamadı. Bunun üzerine uzlaşı önerisi sunularak sessizlik prosedürü başlatıldı. Bugün karşı çıkan olmazsa taslak kabul edilmiş sayılacak. Önlemlere ilişkin nihai karar gelecek hafta dışişleri bakanları tarafından alınacak.
MALİ YARDIMLARDA KESİNTİ: AB, üyelik öncesi yardımlarda kesintiye gitme niyetinde. Kesinti yaklaşımı yeni değil. AB, belli bir süredir proje bazlı bu fonlarda kesinti uyguluyor. Geçen yıl, normalde 2014-2020 için 4.4 milyar Euro olarak öngörülen yardımın 3.5 milyar Euro’ya düşürülmesine karar verilmişti. Göç bağlantılı olarak taahhüt edilen toplam 6 milyar Euro ise önlemlerden etkilenmeyecek.
YÜKSEK DÜZEYLİ DİYALOG: Müzakere sürecindeki tıkanıklık dikkate alınarak yaratılan yüksek düzeyli diyalog toplantılarının durdurulması öngörülüyor. Bu, AB’nin başından beri benimsediği ‘Türkiye ile diyalog kanallarının açık tutulması’ yaklaşımına ters düşüyor.
AYB KREDİLERİ: Avrupa Yatırım Bankası’nın (AYB) ülke destekli kredilerinin gözden geçirilmesi olası AB önlemleri arasında. 2018’de AYB’nin Türkiye’ye sağladığı kredi 386 milyon Euro düzeyindeydi.
KAPSAMLI HAVACILIK ANLAŞMASI: Kıbrıs odaklı sorunlar nedeniyle zaten donma aşamasında olan bu anlaşmaya ilişkin müzakerelerin durdurulması da gündemde. Aslında bu anlaşmaya AB daha fazla önem veriyor.
KIBRIS’TA TÜRK-RUM ‘CEPLERİ’ BİRLEŞTİ
KKTC ile Kıbrıs Rum yönetimi arasında uzun yıllardır süren ‘telefon bağlantısı’ sorunu dün ilk kez çözüldü. Adanın iki yanındaki cep telefonlarının karşılıklı çalışmamasından kaynaklı sorunun çözülmesinin ardından ilk cep telefonu görüşmesi KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum lider Nikos Anastasiadis arasında gerçekleştirdi. Bugüne kadar KKTC’deki 2 mobil iletişim şirketi ile Rum tarafındaki 3 şirket arasında Roaming (dolaşım) anlaşması olmaması nedeniyle cep telefonları karşılıklı olarak çalışmıyordu. BM’nin de dahil olmasıyla konu Türk ve Rum liderler arasında güven artırıcı önlemler arasına alındı. Varılan anlaşmaya göre KKTC’ye geçen bir Rum ya da Rum tarafına geçen bir Türk İsviçre’deki bir mobil şirket üzerinden telefonunu yurtdışı kullanımına açarak telefon görüşmesi yapabilecek. BM’de yapılan yazılı açıklamada ilk görüşmenin, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Elizabeth Spehar’ın yardımıyla Akıncı ile Anastasiadis arasında yapılarak, uygulamanın hayata geçtiği ve çalıştığı doğrulandı. Açıklamada iki liderin, en kısa zamanda bir araya gelerek Kıbrıslıların günlük yaşamını daha da kolaylaştıracak yeni güven artırıcı önlemler üzerinde görüşme olasılığını değerlendirdikleri belirtildi. (Ömer BİLGE/ LEFKOŞA)
KKTC’DEN RUMLARA ORTAK KOMİTE TEKLİFİ
KKTC Başbakanı Ersin Tatar, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile yaptıkları görüşmenin ardından, sondaj konusunda Kıbrıslı Türk ve Rumların haklarının korunabilmesi için ortak komite kurulması teklifinde bulunacaklarını bildirdi. Türk Ajansı Kıbrıs’ın (TAK) haberine göre, Başbakan Tatar, Türkiye Cumhuriyeti ile imzalanacak ekonomik protokolde imza aşamasına gelindiğini ve gelecek haftalarda imzaların atılabileceğini ifade etti. Türkiye ile sondaj konusunda yapılan anlaşma kapsamında Fatih ve Yavuz gemilerinin bölgede sondaj çalışmaları yaptığını hatırlatan Tatar, Kıbrıs Adası etrafındaki zenginliklerde Kıbrıs Türk halkının da hakkı bulunduğunu yineledi.