Güncelleme Tarihi:
Avrupa Birliği (AB) liderleri, Türkiye ile ilişkiler açısından son yılların en kritik zirvesi için Brüksel’de bir araya geldiler. AB Dönem Başkanı Almanya’nın arabuluculuk girişimleri ile Türkiye’nin diplomatik temas ve hamleleriyle gerginliğin belirgin şekilde düştüğü bir ortamda yapılan zirvede ciddi bir kamplaşma yaşandı. Türkiye’ye karşı daha sert tavır takınılmasını hatta yaptırım uygulanmasını isteyen ülkelerle pozitif gündem belirlenip yapıcı ilişki kurulmasını savunan ülkeler karşı karşıya geldi. Doğu Akdeniz’de yaşanan gerginlik süresince diyaloğu ön planda tutan Almanya Başbakanı Angela Merkel, zirveye de aynı tavırla katıldı ve yaptırım taleplerine direndi.
Merkel, zirve başlangıcında yaptığı açıklamada, “Doğal olarak Türkiye ile ilişkimiz çok karmaşık. Tüm zorluklara rağmen AB’nin Türkiye ile gerçekten yapıcı ilişkiler geliştirmekte büyük çıkarı var. NATO’da ortağız ve düzenli göç konusunda birbirimize bağımlıyız” ifadelerini kullandı. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de iki olasılık olduğunu belirterek, “Ya gerilim yükselir ki bu istediğimiz bir şey değil ya da gerilim düşer ve yapıcı bir ilişkiye doğru ilerleriz. İstediğimiz de bu” dedi.
ZİRVE İÇİNDE ZİRVE
AB Konseyi Başkanı Charles Michel, normalde akşam yemeğinde ele alınacak Türkiye konusunu öne çekti. ‘Pozitif gündem’ üyelerin çoğunun görüşü olarak öne çıksa da Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Yunanistan yaptırımlar konusunda ısrarcı oldu. NATO’da Türkiye ile Yunanistan arasında anlaşma sağlanmasıyla eli daha da güçlenen Almanya ise yaptırım vurgusuna geçit vermedi. Uzlaşı sağlanabilmesi için Almanya, Fransa, Yunanistan, GKRY, AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve Von der Leyen’in katılımıyla zirve içinde ayrı bir zirve daha düzenlendi.
TASLAK SAVAŞI
Almanya, İtalya, İspanya başta olmak üzere üye ülkelerin çoğu Ankara ile daha pozitif bir ilişki yürütülmesi görüşünü savunurken Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Türkiye’ye yaptırım uygulanması için AB’nin Belarus’a yönelik yaptırım planlarını engellemeyi sürdürdü. İlk taslağı reddeden Yunanistan dengeyi Türkiye aleyhine çevirmek için kendi tezlerini AB tezleri haline getirme manevrasıyla Ankara tarafından kabul edilmesi söz konusu olmayacak bazı öneriler sundu. Bu bağlamda hazırlanan ikinci taslakta da doğrudan yaptırım vurgusu yer almazken belgenin tonu belirgin şekilde sertleşti. Türkiye’nin tek taraflı eylem ya da provokasyonda bulunması halinde AB’nin elindeki tüm araçları kullanacağı vurgusu yer alan bu ikinci taslak belge de üye ülkeler arasında yoğun tartışmaya neden oldu. Taslakta ayrıca aralık ayında durumun yeniden değerlendirilmesi planı da yer aldı. Gazetemiz baskıya girdiği saatlerde Türkiye konusunda herhangi bir uzlaşıya varamayan AB liderleri, üçüncü bir belge üzerinde çalışmaya başlamıştı.
DENGE ARAYIŞI
Liderler zirvede, ciddi görüş ayrılıklarına rağmen, bir yandan AB’nin ve üye ülkelerinin çıkarlarını gözetecek, diğer yandan da Türkiye ile ilişkileri rayında tutup kademeli olarak geliştirmeyi sağlayacak bir denge oluşturmanın yollarını aradılar. Türkiye’yle pozitif bir dinamik yaratma arayışına giren AB, Ankara’nın ilişkilerin geleceğine yönelik beklentilerini de masaya yatırdı. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, üst düzey siyasi diyaloğun aktive edilmesi ve mülteci krizi odaklı 18 Mart mutabakatı çerçevesinde göç konusundaki işbirliğinin sürdürülmesi ele alınan unsurlar arasındaydı.