Güncelleme Tarihi:
İrlanda Cumhuriyeti'nde yapılan referandumda Nice Antlaşması'nın onaylanmasının reddedilmesi, AB ve aday ülkelerin başkentlerinde şok etkisi yarattı.
AB'nin genişleme hedefine ulaşılmasının ilk koşulu olan ''AB kurumlarında reformları'' ile ''askeri kimlik'' arayışlarını ön plana çıkaran Nice Antlaşması'nın hayata geçirilmesi için, tüm üye ülkeler tarafından onaylanması gerekiyor. İrlanda'da ''anayasal bir mecburiyet'' olan referandumun ''sürpriz'' sonucu, AB bünyesindeki tümplanları bozdu ve gündemi değiştirdi.
BELÇİKA'DA PANİK
AB dönem başkanlığını 1 Temmuz'da İsveç'ten devralacak olan Belçika, yıl sonunda benimsenmesi öngörülen, ''Nice Antlaşması'nın devamı'' olarak nitelendirdiği, aday ülkelerin de imzasını taşıyacak ''Laeken bildirisi'' konusunda panik içinde bulunuyor.
Gelişmeyi ''ciddi bir kargaşa'' olarak nitelendiren Belçika hükümeti, bu hafta sonu durum değerlendirmesi yapacağını duyurdu. Lüksemburg'da Pazartesi günü AB Genel İşler Konseyi çerçevesinde toplanacak AB dışişleri bakanlarının da gündem değiştirerek, görüşmeleri bu konuda yoğunlaştıracakları belirtildi.
Referandum sonuçlarını ''İrlanda'dan AB'ye büyük tokat'' olarak nitelendiren Belçika basın organları, ''AB'nin yıllardır yardım akıttığı İrlandalıların ihanetinden'' söz ediyor.
Belçikalı profesör Franklin Dehousse, konuya ilişkin değerlendirmesinde, ''AB'li politikacıların, AB'nin faydalarını anlatamadıklarını, milliyetçilerin tezlerine güç kazandırdıklarını, başka ülkelerde de kamuoyunun tavrının olumsuz olacağını'' söyledi.
''İrlanda'daki sonucun, tahmin edilenden çok daha vahim bir hastalığın işareti olduğunu'' savunan Belçika basını, değerlendirmelerinde, ''büyük bir geri adım'', ''genişleme planları önünde yeni bir engel'', ''askeri kimlik arayışlarında fiyasko yolu'',''Euro'ya darbe'' gibi ifadeler kullandı.
Belçika basını, Danimarka'da Maastricht Antlaşması'nın onayı konusunda, 1992'deki referandum krizinden çok daha büyük bir sorunun söz konusu olduğunu savunuyor.AB'NİN AÇIKLAMALARI
AB Komisyonu ve Dönem Başkanlığı, ''İrlandalıların endişelerini, antlaşmanın içeriğini değiştirmeden dikkate almaya hazır olduklarını''açıkladılar.
AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi ile AB dönem başkanı İsveç'in Başbakanı Goeran Persson tarafından yapılan ortak açıklamada, ''buna rağmen aday ülkelerle müzakerelerin kararlılıkla sürdürüleceği'' belirtildi.
Açıklamada, ''Referandum sonuçları bizi büyük bir hayal kırıklığına uğratmıştır. Ancak bu demokratik sürecin sonuçlarına saygıduyuyoruz'' denildi. Prodi ve Persson, İrlanda'daki referandumun sonuçlarını değerlendirmek amacıyla İrlanda hükümeti ve diğer AB başkentleriyle temaslar kurduklarını duyurdular.
AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen de aday ülkeleri ''sakinleştirici'' mesajlar vermeye ve ''genişleme sürecinin aksamaması için çaba harcanacağını'' söylemeye devam ediyor.
Avrupa Parlamentosu ve siyasi çevrelerdeki AB karşıtları ise ''Herşeye sıfırdan tekrar başlamak gerekeceği'' fikrini savunuyorlar.
HALK NİCE'İ REDDETTİ AMA NORMLARINI KABUL ETTİ
İrlanda'da halk, dün yapılan referandumda Avrupa Birliği'nin genişleme sürecine ilişkin Nice Anlaşması'nı reddetmesine rağmen, idam cezasının Anayasa'dan tamamen çıkarılması ve Uluslararası Ceza Mahkemesi kurulması hakkkındaki kararları kabul etti.
Resmi rakamlara göre, seçmenler, 64 yıllık anayasadan ölüm cezasının tamamen çıkarılmasına yüzde 62.08 oranında destek verirken, karşı çıkanlar ise yüzde 37.92 oranında kaldı.
İrlanda Anayasası'nda istisnai haller dışında idam cezası, 1990 yılındaki yasa değişikliğiyle yasaklandı. Son idamın 1954 yılında infaz edildiği ülkede, Anayasa'da iç savaş hali gibi durumlarda idama izin verilebileceği öngörülüyordu.
Bu arada, referandumda seçmenler, insanlığa karşı işlenen suçlar için kurulması kararlaştırılan Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne de onay verdiler.