Güncelleme Tarihi:
Haley'in, mektubunda söz konusu ülkelere "ABD ile olan dostluklarından dolayı bir teşekkür" olarak nitelediği resepsiyonun 3 Ocak Çarşamba günü yapılacağı belirtildi.
Türkiye'nin girişimleriyle hazırlanan ve ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs kararını eleştiren karar tasarısı, BM Genel Kurulunda ABD'nin tehditlerine rağmen 9'a karşı 128 oyla kabul edilmişti. Oylamada 35 ülke çekimser kalırken 21 ülke de oylamaya katılmadı.
ABD ve İsrail'in yanı sıra Guatemala, Honduras, Marshall Adaları, Mikronezya, Nauru, Togo ve Palau tasarıya karşı oy kullanmıştı.
Bunun yanı sıra Avustralya, Antigua-Barbuda, Arjantin, Bahama Adaları, Benin, Butan, Bosna Hersek, Kanada, Hırvatistan, Çekya, Dominikler, Ekvator Ginesi, Fiji, Haiti, Jamaika, Letonya, Lesoto, Kamerun, Kolombiya, Kiribati, Malavi, Macaristan, Meksika, Panama, Paraguay, Filipinler, Polonya, Romanya, Ruanda, Solomon Adaları, Güney Sudan, Trinidad Tobago, Tuvalu, Uganda ve Vanuatu ise oylamada çekimser kalmıştı.
Genel Kurulda konuşan Haley karara sert tepki göstermiş ve üye ülkeleri ABD'nin kararına karşı oy kullanmamaları konusunda tehdit etmişti.
Haley, "ABD, Kudüs'e büyükelçiliğini taşıyacaktır. Bunu bizden ABD halkı istiyor ve doğru olan da budur. Hiçbir oylama bunu değiştirmeyecektir ama bu oylama Amerikalıların BM'ye nasıl baktığı ve bizim bize BM'de saygısızlık yapan ülkelere nasıl baktığımız konusunda bir fark yaratacaktır." demişti.
"TRUMP'IN KUDÜS KARARI GEÇERSİZ VE HÜKÜMSÜZDÜR"
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinden (BMGK) 1967'den 2016'ya kadar geçmiş 10 karara atıf yapan BM Genel Kurulunda kabul edilen karar, Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak ilan etmesi ve ABD'nin Tel Aviv'deki büyükelçiliğini Kudüs'e taşınmasına ilişkin kararına atıf yaparak "Kudüs’ün statüsüne ilişkin son kararlara yönelik derin teessüfte" bulunuyor.
Tasarı metninde "Kutsal Kudüs şehrinin statüsünde, karakter ve demografisini değiştirmeye yönelik herhangi bir adımın geçersiz, hükümsüz olduğu ve ilgili Güvenlik Konseyi kararları uyarınca feshedilmesi gerektiği beyan olunur ve bu bağlamda tüm üye devletlerden Güvenlik Konseyi 478 (1980) sayılı kararı gereğince Kutsal Kudüs şehrinde diplomatik misyon açmaktan kaçınması çağrısında bulunuluyor." ifadesine yer verildi.
Tasarı aynı zamanda tüm üye devletlerden BMGK'nin Kudüs kararlarına uymasını ve bu kararlara aykırı atılan adım ve kararları tanımamalarını talep ediyor.
KUDÜS'TEKİ YARIM ASIRLIK İŞGAL
Doğu Kudüs'ü 5 Haziran 1967'de işgal eden İsrail, 1980'de tek taraflı olarak kentin doğusunu ve batısını "birleşik başkenti" ilan etti. BGMK, 1980'de kabul ettiği 478 sayılı kararla, İsrail'in ilhak ve başkent ilanını geçersiz saydı. BMGK kararı çerçevesinde, ABD dahil uluslararası toplum Doğu Kudüs'ün işgal altında olduğunu kabul ediyor. İsrail yönetimini tanıyan tüm ülkelerin büyükelçilikleri Tel Aviv'de bulunuyor. Hiçbir ülke, Kudüs'ü ya da doğu ve batı bölümlerini başkent olarak kabul etmiyor.
İsrail ile Filistin arasındaki barış görüşmeleri, İsrail'in "1967 sınırlarını, zorunlu göçe maruz bırakılan Filistinlilerin geri dönüş hakkını ve yeni Yahudi yerleşim birimlerinin inşasına son vermeyi kabul etmemesi" nedeniyle Nisan 2014'te durmuştu.
TRUMP'IN AÇIKLAMASI TÜM DENGELERİ DEĞİŞTİRDİ
ABD Başkanı Donald Trump, 6 Aralık'ta yaptığı açıklamada "Kudüs'ü tek taraflı olarak İsrail'in başkenti olarak kabul ettiğini" ilan etmiş ve Tel Aviv'deki Amerikan büyükelçiliğinin Kudüs'e taşıması noktasında Dışişleri Bakanlığına talimat verdiğini açıklamıştı.
Uluslararası toplumun tepkisini çeken Trump yönetimi, bölgenin kaosa sürükleneceği ve İsrail-Arap ihtilafının daha da çözümsüz hale geleceği uyarılarını göz ardı etmişti.
ABD, BMGK'DE YALNIZ KALDI
18 Aralık'ta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde (BM) ABD'nin Kudüs kararını geçersiz kılma yaklaşımıyla Mısır'ın gündeme getirdiği tasarı, ABD'nin vetosuna karşın kalan 14 üyenin de desteğini almış ve ABD Kudüs konusunda BM'de yalnız kalmıştı.
TRUMP'TAN YARDIMLARI KESME "TEHDİDİ"
Bu gelişmelerin ardından Trump, BM Genel Kurulunda bugün görüşülen Kudüs tasarısına destek verecek ülkelere "maddi yardımları kesmekle" gözdağı vermişti. Trump, "Yüzlerce milyon hatta milyarlarca dolar alıp sonra bize karşı oy kullanıyorlar. Peki, bu oyları takip edeceğiz. Bırakalım aleyhimize oy kullansınlar, biz de epey (parayı) muhafaza etmiş oluruz. Umurumuzda değil." açıklamasını yapmıştı.
ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley de Trump'tan bir gün önce BM'de görev yapan diplomatlara e-posta göndererek "karara karşı oy kullanmamaları" konusunda diplomatları "üstü kapalı tehdit" etmiş, "Aleyhte oy kullananların isimlerini alacağız." demişti.
HALEY'DEN "ÇİRKİN" BENZETME
Ayrıca Haley'in bu yılın mart ayında Washington'da yapılan Amerikan-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (AIPAC) yıllık toplantısında sarf ettiği, "BM'de Filistin konusundaki girişimleri topuklu ayakkabılarıyla tekmeleyip geri gönderdiği" yönündeki sözleri de o dönem büyük tepki toplamıştı.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN SERT TEPKİ
ABD yönetiminin bu "tehditlerine" uluslararası kamuoyundan ciddi tepki gelmiş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Trump'ın açıklamalarına ilişkin şunları kaydetmişti:
"Şu yapılanları gördüğümüz zaman, 'Bu nasıl bir demokrasidir' diye kendi kendimizi hesaba çekmek durumundayız. Demokrasi mücadelesi verilecekse böyle kalkıp iradeleri dolarla satın almak suretiyle engelleyerek değil, bırakın, herkes iradesini özgür bir şekilde kullansın, özgür bir şekilde ortaya koysun. Amerika'ya ne diyorlar, 'demokrasinin beşiği.' Demokrasinin beşiği, dünyada dolarla satın alınacak iradeler arıyor. Sayın Trump, siz Türkiye'nin demokrasi iradesini dolarlarınızla satın alamazsınız. Temenni ediyorum ki bugün Amerika oradan beklediği neticeyi alamaz ve bu konuda dünya, Amerika'ya çok güzel bir ders verir diye beklentim var, temennim var."
Başbakan Binali Yıldırım, konuyla ilgili değerlendirmesinde, "ABD Başkanı işi zıvanadan çıkarmış görünüyor. Her ülke egemendir, bağımsız karar verecek yetkinliğe sahiptir." ifadelerini kullanmıştı.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ ise konuyla ilgili "ABD Başkanı Donald Trump'ın, Kudüs konusunda ABD aleyhine oy veren ülkeleri tehdidi kabul edilebilir bir durum değildir." açıklamasında bulunmuştu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da ABD'ye hitaben, "Ne yapacaksınız isimleri alacaksınız da? O ülkelerin de işgal edilmesine müsaade edeceksiniz ya da onları cezalandıracak mısınız? Artık dünya değişti. Artık ben güçlüyüm, o nedenle de haklıyım anlayışı değişti. Artık dünya haksızlıklara isyan ediyor. Artık hiçbir onurlu millet, hiçbir şerefli devlet bu tür baskılara boyun eğmez." yorumunu yapmıştı.