Güncelleme Tarihi:
SUUDİ gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudiler tarafından öldürülmesi Riyad yönetiminin Yemen’de yürüttüğü, tüm dünyanın gözünü kapadığı savaşı gündeme taşıdı. 2015 yılında büyük bir siyasi krize sürüklenen Arap Yarımadası’nın en fakir ülkesi Yemen, son üç yıldır uluslararası aktörlerin çatışma alanı haline gelmişti. Şii Husi hareketi ülkeyi büyük ölçüde ele geçirirken Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap koalisyonu aynı yıl Yemen’de Husilere karşı bombardıman başlattı. İç savaşı bir uluslararası krize dönüştüren bu adımla birlikte Yemen, ABD desteğini arkasına alan Suudi yönetimi ile İran destekli Husi hareketinin bir savaş alanı haline dönüştü.
KAŞIKÇI ETKİSİ
Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, üç yıldır devam eden kanlı çatışmalarda 10 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Yine BM, bu krizin dünyanın son 100 yıldır tanıklık ettiği en kötü kıtlık felaketine yol açacağının altını çiziyor. Kaşıkçı krizi, Riyad yönetiminin kanlı infazları, demokratik olmayan uygulamalarıyla birlikte Yemen’deki insani krizi de gündemin ilk sıralarına taşıdı.
ABD’DEN YOL HARİTASI
ABD Savunma Bakanı James Mattis, Suudi Arabistan yönetiminin ve koalisyon ortağı Birleşik Arap Emirlikleri’nin, BM’nin bölge özel temsilcisi aracılığıyla anlaşma masasına oturmaya hazır olduğunu duyurdu. Mattis, Yemen’de savaşan taraflara 30 günlük ültimatom vererek, barış görüşmelerine başlanmasını istedi. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da Yemen’de çatışmayı uzlaşma yoluyla sona erdirmenin zamanının geldiğini belirterek ateşkes çağrısında bulundu. İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt, Pompeo’nun çağrısını “aşırı memnuniyet verici bir duyuru” olarak değerlendirdi. BM Yemen Özel Temsicisi Martin Griffiths de gelişmeyi takdirle karşılarken, “Tüm taraflara fırsatı değerlendirme” çağrısında bulundu.