Güncelleme Tarihi:
Dava dilekçesi Gülen Hareketi tarafından mağdur edildiklerini savunan üç Türk vatandaşı adına hazırlandı. Türkiye’nin resmi olarak dahil olmadığı davayla hem iade kararının en önemli ayağı sayılan ABD’de bir mahkemenin Gülen’e ilişkin bir suç tespit etmesi şartının yerine getirilmesi süreci başlatılmış oldu hem de resmi bir iade talebinin iki ülke ilişkileri üzerinde ilave bir baskı kurmasının önüne geçildi.
4 AY İÇİNDE TOPLANACAK
Hürriyet’in Pensilvanya’daki dava dosyasından ulaştığı bilgilere göre dava dilekçesini ‘3:15−CV−02354−RDM’ dosya numarasıyla işleme koyan Yargıç Robert Mariani, 7 Aralık 2015’te bir yazı hazırlayarak Gülen’den 21 gün içinde suçlamalara cevap vermesini istedi. Mariani, şikâyetçilerin avukatlarına gönderdiği 9 Aralık 2015 tarihli yazıda ise 4 ay içinde davaya ilişkin bir toplantı düzenleyeceğini duyurdu. Davayı açan avukat Robert Amsterdam, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, “Bizim çalışmamız Gülen Hareketi’ne yönelik hem bir hukuk mücadelesi hem de aynı zamanda politik bir mücadele ve bir soruşturma. Mart ya da nisan ayında çabalarımızın ilk sonuçlarına dair bir rapor da sunacağız “diye konuştu. Amsterdam, Gülen Hareketi’ne yönelik suçlamaların bu davanın ötesinde olduğunu belirterek, “İnsan kaçakçılığı, vergi sahtekârlığı, göçmen yasasının ihlali gibi alanlarda Gülen Hareketi’ne yönelik ciddi suçlamalar var” dedi.
Şikâyet dilekçesinin en ilginç kısmı avukatların, Türkiye’nin Gülen’in iadesini gayrıresmi olarak istediğini belirttikleri bölüm. Dilekçenin 8. maddesinde şöyle deniliyor: “Sayın Gülen, yasal olarak seçilmiş bir hükümeti devirmek için önemli devlet kurumlarına sızma nedeniyle Türkiye’de resmi olarak suçlandı. Türk Hükümeti, yargılanması için Gülen’in iadesini gayriresmi olarak istedi ancak Sayın Gülen ABD’de kalıyor ve bu mahkemenin uhdesindeki bölgede yaşıyor.” Amerikan yönetimi, mahremiyet ilkesi gereği iade başvurularına dair yorum yapmıyor. Ancak daha önce konuyla ilgili Hürriyet’e bilgi veren üst düzey bir Amerikalı yetkili, “Bu konunun asıl muhatabı Adalet Bakanlığı. Şimdiye kadar Adalet Bakanlığı’na resmi bir başvuru yapılmadı. Türkiye belgeler eşliğinde resmi başvurusunu yaptığında Adalet Bakanlığı ne yapabileceğine bakar” demiş ve Gülen’in iadesi için ABD mahkemeleri nezdinde de bir suça iştirak ettiğinin kanıtlanması gerektiğine işaret etmişti.
İADE HÜKÜMETLER ARASI
Amsterdam Hukuk Bürosu’nun sahibi Robert Amsterdam, “Bu dava Gülen Hareketi’nin ABD’de de dokunulmaz olmadığını gösterecek” dedi. Amsterdam, 7 Aralık 2015’te Gülen’in yaşadığı Pensilvanya Eyaleti’ndeki Orta Bölge Mahkemesi’ne Amerikalı hukuk Bürosu Fox Rothschild ile ortak verdikleri dilekçenin Türkiye’nin iade başvurusundan ayrı olduğunu söyledi. Amsterdam, sahibi olduğu hukuk bürosunun Türkiye’nin Gülen’e yönelik iade başvurusunun herhangi bir aşamasına dahil olup olmadığı sorusuna yorum yapmayıp “İade meselesi hükümetler arasında bir meseledir” demekle yetindi. Dilekçede, Amsterdam ve avukatlar liderliğini Mehmet Doğan’ın yaptığı iddia edilen, 40 sanıklı ‘Tahşiye Davası’ nedeniyle ‘terör örgütüne üye olma’ suçlamasıyla yargılanan ve hapis yatan üç Türk vatandaşını temsil ediyor. Amsterdam, “Benim müvekilim Türk Hükümeti. Fakat bu davada Gülen Hareketi’nce mağdur edilmiş üç kurbanı savunuyoruz” derken, bu kişilerden ücret alıp almadığına açıklık getirmedi.
TALİMAT GÜLEN’DEN GİTTİ
Dava dilekçesinde, ‘dünya genelinde 10 milyon takipçisi’ olduğu, ‘25 milyar dolarlık bir varlığı ve ABD’de 120’nin üzerinde ‘charter’ diye adlandırılan, devlet destekli yarı özel okulu kontrol ettiği’ belirtilen Gülen’in talimatıyla, Türkiye’de polisin Tahşiye grubu üyelerini mağdur ettiği savunuldu. Dilekçede Gülen’in bu konudaki talimatını önce 2009 Nisan başı, takipçileri tarafından yönetilen www.herkul.org adlı sitede, sonra yine Gülen Hareketi’nin sahibi olduğu Samanyolu televizyonu kanalında ‘Tek Türkiye’ adlı bir dizi aracılığıyla verdiği belirtiliyor. Gülen’e yönelik suçlamalar şöyle: “Yabancıya Kötü Muamele Yasası’ ihlal edilerek Mehmet Doğan Hareketi üyelerine eziyet. Bu suça yardım ve suç ortaklığı. Şikâyetçilerin keyfi olarak gözaltına alınıp uzun süre tutuklu kalmaları. Suça yardım ve suç ortaklığı. Haksız yere hapse atma. Sivil komplo.”
‘Yabancıya Kötü Muamele Yasası’ (ATS), 1789’dan beri ABD kanunlarında yer alan, 1980’lerden beri de Amerikan vatandaşı olmayan kişilerin ABD dışında uğradıkları insan hakları ihlalleri nedeniyle Amerikan mahkemelerinde açtıkları davalara gerekçe olarak kullanılan bir madde.