Güncelleme Tarihi:
Clinton, teamüllere rağmen seçim gecesi yenilgi konuşması yapmayı reddetse de, saat 02.30 civarı Trump’ı arayarak yenildiğini kabul etti. Seçimi döndüren, Trump’ı Pensilvanya, Michigan ve Wisconsin’de destekleyen mavi yakalılar oldu. Salı gecesi, dünya, haziranda İngiltere’de yapılan Brexit referandumunun Amerikan versiyonunu izledi. Taşra, şehri yendi.
Amerikan ayrıcalıklığı diye bir söz var. Ülkelerinin dünyanın geri kalanından farklı ve şanslı olduğunu savunan Amerikalıların sık sık tekrarladıkları bir söz. İşte salı gecesi Amerikan başkanlık seçiminde yaşananlar, aslında ABD’nin de konu siyaset olduğunda ayrıcalıklı ve farklı olmadığını gösterdi. Ve ilk işaretleri Avrupa’da çıkan, sisteme öfkeli, eğitim seviyesi düşük kitlelerin siyasetteki yükselişi Amerika’ya da ulaştı. Fransa’da yıldızı parlayan aşırı sağ ve haziranda İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkmasının oylandığı referandumda, anketlerin tespit edemediği, AB’den çıkma kararındaki gibi başta kimsenin şans tanımadığı Cumhuriyetçi Donald Trump, herkesin favori gördüğü Demokrat Partili Hillary Clinton’ı geçti. Dünya, yerleşik siyasete meydan okuyan başka bir siyasetçinin daha zaferine tanıklık etti.
TAŞRA VE ŞEHİR ÇARPIŞTI
Taşra ve şehir çarpıştı. Eğitim seviyesi düşük olanlarla üniversite mezunlarının mücadelesiydi bu. Bir yanda mavi yakalılar vardı, öteki yanda beyaz yakalılar. Bir tarafta yaşlı, beyaz, muhafazakâr erkekler, öbür tarafta gençler ve kadınlar. Ve kazanan da, Brexit’da “Çıkalım” diyenler gibi ilk grup oldu.
SANDIĞA TAŞIYACAK HEYECAN YOKTU
Trump’ın tecrübeli bir ekibi olmadan tek kişilik bir şov şeklinde yürüttüğü kampanyasına karşı son derece profesyonel, kalabalık bir ekiple organize bir şekilde çalışan, halktan 300 milyon doların üzerinde bağış toplayan, basınla ilişkilerden miting programlarına şimdiye kadarki en sofistike kampanyalardan birini gerçekleştiren Hillary’nin handikabı ise tabanına sandığa gidecek bir heyecan aşılayamaması oldu. Anketlerde de Hillary’nin önde olduğu ve seçimi rahat kazanacağı düşünüldüğünden, Hillary’ye oy atacak büyük kesimler oy kullanmaya gitmesi. Özellikle Obama’nın 2008 ve 2012 kampanyalarında güç aldığı en önemli gruplardan olan siyahların oy verme oranının beklenenin çok altında çıkması Hillary’yi vuran en büyük dezavantajlardan biriydi.