Güncelleme Tarihi:
TV'DE SOYKIRIM PROVOKASYONU - FOTO GALERİ
Amerikan televizyon kanalı CBS'teki "60 dakika" programında, Suriye'deki Deyr Ezzur'da, 1915 yılı olaylarına ilişkin "dünyadaki en büyük Ermeni mezarlığı olduğu ve burada halen kemikler çıktığı" ve "Yahudiler için Auschwitz neyse, Deyr Ezzur'un da Ermeniler için aynı anlamı ifade ettiği" öne sürüldü.
Programda, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan bazı Ermenilerin yüzlerce mil "ölüm yürüyüşüne" zorlandığı ve "toplama kampına" götürüldüğü, "Osmanlı Türklerinin daha sonra Naziler tarafından benimsenen model geliştirdiği" iddia edildi.
Gazeteci Bob Simon tarafından sunulan program, Ermenilerin 1915 yılı olaylarına ilişkin iddialarını içeren tasarının Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesinde oylanmasına 3 gün kala yayımlandı.
Programın "Türkiye ile Ermenistan'ın Tarihle İlgili Savaşı" başlıklı 12 dakikalık bölümünün başında Simon, Birinci Dünya Savaşı sırasında 1 milyondan fazla Hristiyan Ermeninin Osmanlı Türkiye'sinden toplu tehcir edildiğini ve ardından "katledildiğini" savundu.
Programda, tarihe dair bu savaşın o zamandan beri sadece iki ulusu değil, Beyaz Saray ve Kongreyi de meşgul ettiğini ifade eden Simon, "Ancak bizim hikayemiz çok sayıda Ermeninin hayatının son bulduğu, İstanbul'dan uzaktaki bir çölde başlıyor" dedi.
AUSCHWITZ İLE KARŞILAŞTIRILDI
Bu sözlerin ardından programda, Suriye topraklarındaki Deyr Ezzur'da, 1915 yılı olaylarına ilişkin "dünyadaki en büyük Ermeni mezarlığı olduğu iddia edilen yerden halen kemiklerin çıktığına" dair görüntülere yer verildi.
Programda, Simon'la birlikte dolaşan Amerikalı-Ermeni yazar Peter Balakian'ın "Burada 450 bin kadar Ermeni öldü" sözlerine yer verilerek, "Yahudiler için Auschwitz ne anlam ifade ediyorsa, Deyr Ezzur'un da Ermeniler için aynı anlamı ifade ettiği" öne sürüldü.
Simon'ın bir sorusu üzerine Balakian, "1915 baharından yaz sonuna kadar iyi düzenlenmiş, hükümet planlı bir tutuklama ve tehcir projesinin yürütüldüğünü" iddia etti.
"ÖLÜM YÜRÜYÜŞÜ" VE "TOPLAMA KAMPI" İDDİASI
Simon ise tren gidiş-dönüş bileti almaya zorlanan Ermenilerin hiçbir zaman geri dönmediğini ve kendilerini tren yük vagonlarında bulduklarını, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan geri kalan kısmın ise yüzlerce millik "ölüm yürüyüşüne" zorlandığını ileri sürdü.
Balakian, birçoğunun "açlıktan, hastalıktan ya da zalimce öldürmelerden kırıldığını, kurtulanların da kendilerini İstanbul'un yüzlerce mil uzağındaki gözlerden uzak toplama kamplarında bulduğunu" iddia etti.
Programda Simon, dönemin Amerikan Büyükelçisi Henry Morgenthau'nun Washington'a, "barışçıl Ermenilere yönelik tehcir ve aşırılıklar artıyor ve tanıkların yürek parçalayıcı raporlarına göre bir ırkın yok edilmesi kampanyası sürdürülüyor gibi görünüyor" yazılı mesaj gönderdiğini savundu.
ŞENSOY'UN CEVAPLARI
Simon, bugüne kadar Türklerin böyle bir kampanyanın olduğunu şiddetle reddettiğini belirtirken, Türkiye'nin önceki Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy ile yapılan röportaja yer verdi.
Röportajda, Simon, "Suriye'deydik, kumu kazıdık ve kemikler çıktı, buna ne diyorsunuz" sorusu üzerine Şensoy, "Türkiye'de her yerde kemik bulabilirsiniz. Bu topraklarda çok sayıda trajedi oldu" dedi.
Bu sırada büyükelçinin sözünü kesen Simon'ın "Kusura bakmayın, ama bu kemikleri biz Ermenilerin Auschwitz'e eşdeğer gördüğü Deyr Ezzur denilen bir yerde çıkardık" sözleri üzerine Şensoy, "Bunun Auschwitz ile karşılaştırılabileceğini düşünmüyorum. Bu sadece bir tehcir ve tehcir sırasında olanlardı" diye konuştu.
Bunun üzerine Simon, yine Şensoy'un sözünü keserek, "Ancak bu tehcirler katliamlarla sonuçlandı, öyle değil mi" deyince, Şensoy, "Hayır, öyle olmadı" karşılığını verdi.
Simon'ın "Ermenilere yönelik katliamlar, toplu imhalar, ölüm yürüyüşleri olmadı mı" diye sorması üzerine Şensoy, "Ermenilerin ölüm yürüyüşleri olmadı. Tehcir vardı ve trajik olaylar oldu. Birçok kişi, Birinci Dünya Savaşının mahrumiyet koşullarında öldü" ifadesini kullandı.
Görüntülerde bir mezardan çıkartılmış kemikler ile kadın ve çocuk cesetleri gösterilirken Simon, "Ama 1915'te olanlar soykırım değil miydi? BM bunu, ırksal, etnik ya da dini bir grubu yok etme niyeti olarak tanımlıyor" yorumunda bulunurken, Şensoy "En önemli şey niyet. Öldürme konusu başka bir şey. Bu iki tarafta da oldu. Bunun soykırım olarak değerlendirip değerlendirilmeyeceği başka bir konu. Bu hukuki bir terim ve kolayca kullanılmamalı" dedi.
Simon'ın, "Türk hükümetinin bir niyeti olmadığını söylüyorsunuz" demesine karşılık Şensoy, "Ermeni nüfusunun tümünü ya da bir kısmını yok etme niyeti yoktu" diye konuştu.
"OSMANLI TÜRKLERİ NAZİLERE MODEL GELİŞTİRDİ"
Programda, "niyetli ve itinayla icra edilen katliamlar" ifadesini kullanan Sarkin Sarkissian adlı piskopos, Simon'a, içine bilinmeyen sayıda kadın ve çocukların atıldığını iddia ettiği mağaralardan birini gösterdi.
Simon, Ermenilerin bunun ilkel bir gaz odası olduğuna inandığını ifade ederken, Sarkissian, bunun mağaranın ağzında ateşler yakılarak yapıldığını öne sürdü.
Simon, soykırımlar üzerinde çalışan bilim adamlarına göre "Osmanlı Türklerinin daha sonra Naziler tarafından da benimsenen bir model geliştirdiğini" iddia etti.
DİNK "SOYKIRIMIN SON KURBANI"
"Soykırım kelimesinin kullanımı, Türk ulusuna bir hakaret ve hapis cezası getirebilecek bir suç olarak görülüyor" diyen Simon, gazeteci yazar Hrant Dink hakkında Türk ulusuna hakaretten üç kez dava açıldığını ve aşırılık yanlılarından binlerce ölüm tehdidi almasına rağmen yazmaya devam ettiğini savundu ve Dink'in, Ermenistan'da "soykırımın son kurbanı ve şehit" olarak görüldüğünü ifade etti.
İki yıl önce Ermeni tasarısının Temsilciler Meclisi'nin önüne gelmesi gündemdeyken Türkiye'nin, protesto amacıyla Büyükelçi Şensoy'u geri çağırdığını ve Bush yönetimi ile 8 eski dışişleri bakanının bu tasarılara müdahale ettiğini hatırlatan Simon, Şensoy'a bu bakanların neden Türkiye'nin arkasında toplandığını sordu.
Şensoy, "Bence bu, Türkiye'nin ABD için taşıdığı önemi gösteriyor. Aramızda uzun bir listeden oluşan olumlu gündemlerimiz var ve bu listedeki konular Ermeni konusundan çok daha önemli" dedi.
Programda Simon, Türkiye'nin, "nihayetinde bölgesinde bir süper güç, ABD ile Müslüman dünyası arasında önemli bir aracı, NATO içinde ikinci büyük ordu olduğunu, ABD'nin Irak ve Afganistan'daki savaşlar için Türkiye'deki hava üslerine güvendiğini, bu savaşlara giden Amerikan malzemelerinin yüzde 70'inin Türkiye üzerinden geçtiğini ve Türkiye'nin petrol için önemli bir kanal olduğunu" söyledi.
"Muhtemelen bu nedenle, hiçbir Amerikan başkanı soykırım kelimesini ağzına almadı" diyen Simon, Obama'nın da seçim kampanyasında söz vermesine rağmen, bu kelimeyi kullanmadığını kaydetti.
Simon, Türkiye ile Ermenistan arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasını amaçlayan protokollere, ABD'nin, "soykırımın olup olmadığı üzerinde karar verecek ortak tarih komisyonunun kurulması" şartıyla aracılık yaptığını savunarak, "kelimenin kullanımıyla ilgili verilen savaşın sonuçlanmaktan uzak olduğunu" söyledi.
Programın internet sitesinde de birçok yorumlar yapıldığı görüldü. Simon'un daha önce de Fener Rum Patriği Bartholomeos ile yaptığı program tartışma yaratmıştı.