Güncelleme Tarihi:
ABD’nin 2009-2013 arası Dışişleri Bakanlığı görevini üstlenen ve 2016 başkanlık seçimlerinde de Demokrat Parti’nin adayı olması beklenen Hillary Clinton’ın mahkeme kararı uyarınca kamuoyuna açıklanan yeni kişisel e-postalarında Türkiye’ye dair çarpıcı ayrıntılar ortaya çıktı. Önümüzdeki Ocak ayına kadar 55 bin sayfa e-postanın yayınlanması yönünde açıklanan karar uyarınca önceki gece Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın web sitesinde 3 bin sayfa tutan 2 bin mesaj yayınlandı. ABD Dışişleri mensuplarının Başbakan Ahmet Davutoğlu’na kısaca ‘Davu’ dedikleri ve Clinton’ın PKK’lı olduğu gerekçesiyle Türkiye’nin ABD’den iadesini istediği ancak Amerikan mahkemesinin verdiği iade kararına rağmen Amerikalı politikacıların desteğiyle halen ABD’de bulunan İbrahim Parlak’ın dosyasını bizzat takip ettiği ortaya çıktı. İşte yeni yayınlanan e-postalardan çarpıcı örnekler:
DAVUTOĞLU’NUN ADI NEYDİ: Türkiye ve Ermenistan arasında Ekim 2009’da imzalanan protokoller öncesi Amerikan Dışişleri Bakanlığı her iki ülkeyle yoğun bir diplomasi yürütüyor. Ağustos ayında o dönem Dışişleri’nin Avrupa ve Avrasya’dan sorumlu olan Bakan Yardımcısı olan Phil Gordon’ın da dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Clinton arasında ayarlanmaya çalışılan bir telefon görüşmesinde Davutoğlu’ndan kısaca “Davu” diye bahsettiği görülüyor. Yazışmalardan birinde ise Clinton, yardımcısı Abedin Huma’ya ‘Türk Dışişleri Bakanı’nın ön adı neydi” diye soruyor ve “Ahmet” yanıtını alıyor.
KIZARMIŞ HİNDİ: ABD Başkanı Obama’nın 2009 Nisanı’nda Türkiye’ye yaptığı ziyaretten önce Clinton o sırada Bakanlığın üç numarası Bill Burns’e bir mesaj atıp dönemin Avrupa ve Avrasya’dan sorumlu Bakan Yardımcısı Daniel Fried’ın Obama’nın heyetine katılma konusunu soruyor. Ancak mesajın konu bölümünde Türkçe ‘kızarmış’ anlamına gelen Fried’ın soyadını ve aynı zamanda hindi demek olan Türkiye’nin İngilizcesi “Turkey” sözcüğünü bir arada kullanınca “kızarmış hindi” diye de okunabilecek bir ifade ortaya çıkıyor. Mesajında “Bill, Dan’in POTUS’la (ABD Başkanı) Türkiye’ye gitmesini konuştun mu” diye soran Clinton da parantez içinde yazdığı bir notla “Lütfen başlıktaki kötü kelime oyununu affet” diyor.
ÇİN HALISI: Yazışmaların birinde, Clinton, dönemin Protokol Müdürü Capricia Marshall’ın da olduğu kişilere Aralık 2009’da “Gülme” konulu bir mesaj yazıp Çin’e yaptıkları gezi sırasında gördüğü bir halının fotoğraflarını istiyor. Clinton, Çinli yetkililerden fotoğrafların istenmesini talep ederken “Tasarımlarını sevdim” diyor.
BLUMENTHAL VAKASI: Daha önce yayınlanan e-postalarda olduğu gibi Clinton’ın yakın arkadaşı Sidney Blumenthal ile olan yazışmaları da yine belgelerde yer tutuyor. Blumenthal, Libya’daki iş ilişkilerini sürdürürken, bir yandan Clinton’a Libya’daki duruma dair ‘istihbarat’ raporları yazmaya devam ediyor. Blumenthal, 27 Ağustos 2012’de yazdığı bir Libya raporunda dönemin Libya Genel Ulusal Kongre Başkanı ve Devlet Başkanı Muhammed Yusuf Magaryaf’ın Suriye’de Esad rejiminin sonlandırılmasını isteyen Türkiye, S. Arabistan ve Katar ile diğer ülkeleri destekleyeceğini söylüyor.
PARLAK DAVASINI YAKINDAN TAKİP ETMİŞ
FBI tarafından 2004’te yakalanıp vatandaşlık başvurusunda PKK ile olan bağlantısına dair yalan beyanda bulunduğu için ABD’de hapis yatan ve daha sonra ABD mahkemesince Türkiye’ye iadesine karar verilen Parlak’a dair bir haber Clinton’ın ilgisini çekiyor. Ve 26 Ağustos 2009’da Özel Kalem Müdürü Cheryl Mills ile en güvendiği danışmanlarından Jake Sullivan’ın da aralarında olduğu kişilere Parlak hakkında yazılan bir haberi gönderip “Lütfen okuyun. Bu vakayı takip ediyorum” deyip “Ne yapabiliriz” diye soruyor.
Sullivan’ın verdiği cevap gizli tutulmuş. Ancak o yazışmadan 9 ay sonra dönemin İç Güvenlik Bakanı Janet Napolitano, Parlak hakkındaki sınır dışı edilme kararını iki yıl erteliyor. Sonra da Parlak’ın Türkiye’ye iadesi hiçbir zaman gerçekleşmiyor.