ABD Büyükelçisi Bass: Suçlamaları reddediyoruz

NTV’ye konuk olan ABD Büyükelçisi John Bass gündeme dair soruları cevapladı. Bass’in yaptığı açıklamalardan satır başları şöyle:

RUS BÜYÜKELÇİ CİNAYETİ

"Türkiye’de yaşanan terör olaylarından rahatsızız. Terör örgütlerine çağrı, Silahları bırakın şiddet kullanmaktan vazgeçin. Türkiye Rusya arasındaki ilişkilere yapılan bir saldırı olmasının yanından diplomasi mesleğine de yapılmış bir saldırıdır. Suçlamaları reddediyoruz. Saldırıyı kınıyoruz. Bu saldırının yapılmasın katkı sağlayanların mümkün olduğunca çabuk şekilde adalet önüne çıkarılmasının önemli olduğunu düşünüyorum. ABD’nin bu saldırıda desteği olduğuna yönelik delil yok. Bu iddiaları şiddetle reddediyoruz. Soruşturmaya destek önerisinde bulunduk.

GÜLEN'İN İADESİ

Fetullah Gülen’in iadesi talebinin incelenmesi ilgili süreçte herhangi bir yavaşlama yok. Hukuk sistemimizdeki farklılıklar nedeniyle dava hakkında çok fazla konuşulmaması gerektiğini düşünüyoruz. Biz dava hakkında ne kadar az konuşuyorsak konuyu o kadar ciddiye alıyoruz demektir. (Trump, Gülen'i iade konusunda istekli görünüyor... Sizin düşünceniz nedir? sorusu üzerine) Bir sonraki yönetim için konuşamam. ABD Türkiye’nin güçlü olmasını istiyor. Türkiye2nin bölünmesi karmaşa içinde olması bizim menfaatimize değildir. Ben yeni yönetimde nasıl politika değişikliği görürsek görelim bu hususların Türkiye’ye yaklaşımın temeli olarak kalacağına eminim.

 SURİYE İÇİN ÜÇLÜ MEKANİZMA

Bu son derece yapıcı bir adım. Suriye’nin geri kalanında ateşkesi sağlayıp sağlamayacağını göreceğiz.

 TÜRKİYE-RUSYA YAKINLAŞMASI

Türkiye’nin Rusya ile iyi ve yapıcı bir ilişki kurmasını anlıyoruz ve destekliyoruz. Bu durumu A ve B arasında ikili bir seçim gibi görenler günümüz dünyasını iyi okuyamıyorlar. Bununla beraber Rus hükümetinin bazı politikalarıyla ilgili temkinli davranılmasının öneririm. Rusya bir ülkenin bir kısmını askeri yolla işgal eden son zamanlardaki tek Avrupa ülkesi. Türkiye’nin Rusya ile ilişkileri geliştirirken bu gerçekleri dikkate alması gerektiğini düşünüyoruz.

ABD’NİN PYD-YPG’YE DESTEK İDDİASI

YPG’yi destekliyoruz ama doğrudan silah vermiyoruz. YPG’ye gelişmiş ve ağır silahlar vermedik. Amaç, DEAŞ’ın saldırı kapasitesini azaltmak. Suriye’de sözde kantonların birleşmesini desteklemedik ve desteklemeyeceğiz.

CIA ÖZÜR DİLEDİ Mİ?

Başta bu petrolün bir kısmının Türkiye sınırında çıktığı önünde göstergeler vardı. Hükümetlerimiz birlikte çalıştıkça bir kaçakçılık faaliyetinin yaşanmadığını fark ettik. Türk hükümetine çok daha suçlayıcı yaklaşım gösteren Rusya hükümetinin bu konuda ABD’nin aksine bir düzeltme girişiminde bulunmadığını görüyoruz. Hükümetler tek tek bakanlıklar arasındaki iletişimin detaylarına girmek istemiyorum. İlk aşamadaki bazı yaklaşımların hedeften şaştığını fark ettik. Hata yaptığımızda bunu kabul ediyoruz. ABD son bir yılda pek çok saldırıyı önlemeye katkı verdi. DEAŞ’ın saldırı planlarıyla ilgili bilgi paylaşıyoruz.Bunların büyük kısmıyla ilgili kamuoyu önünde bilgi paylaşmıyoruz. Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlamak için çok yakın çalıştık. ABD hükümetinde çalışan bizler ABD’liler terörü yok etmek için Türk hükümetine destek için çok çalışıyoruz.

“BANA GÖRE BU TUTUM ŞOKE EDİCİ”

Terör saldırıların arkasında ABD olduğu iddialarını kesinlikle reddediyorum.  Bu yorumları yazanların işaret edebilecekleri hiçbir delil hiçbir kanıt yok. Bana göre bu tutum şoke edici. Şimdi, ABD’nin Türkiye Rusya ilişkilerine zarar vermek istediğini iddia edenler sadece 6 ay önce Rus hükümetinin ne kadar kötü olduğunu ve Türkiye’yi yok etmek istediğini yazıyordu. Analizlerinin bütünlüğüne ilişkin biraz sıkıntı varmış gibi görünüyor. Aslında değişen fazla bir faktör bulunmamasına rağmen kolaylıkla bir pozisyondan tamamen farklı bir pozisyona geçebiliyorlar. Türk medyasında görmek istediğim şey, samimiyetle söylüyorum, fikir bazında değil de biraz daha gerçeklere ve kanıtlara dayanan bir habercilik. Her gazetecilik girişiminde elbette fikir için yer vardır. Ancak fikirler habermiş gibi maskelendiğinde ortada gerçek bir problem var demektir. Çünkü bu durum, toplumda gerçekten neler olduğuna ilişkin kamuoyunun güvenini zedeler. Ve bugün yüz yüze olduğumuz sorunlar konusunda ortak bir temele dayalı olarak çalışmayı herkes için çok daha zorlaştırır."