ABD, askerin Balyoz’a olası tepkisinden korkmuş
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Ocak 19, 2011 00:02
INGİLİZ The Guardian gazetesinin dün yayınladığı WikiLeaks belgelerine göre ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, Balyoz davasında üst düzey askerlerin tutuklanmasının ardından ordunun “öngörülemeyen tepkiler” vermesinden korkmuş.
Dönemin ABD Büyükelçisi James Jeffrey tarafından 23 Ocak 2010 günü geçilen kriptonun başlığında “AKP-ordu çatışmasında sırada ne var” sorusu soruluyor.
Balyoz’daki tutuklamaların ordu ile AK Parti arasındaki gerilimde o zamana kadarki en ciddi adım olduğu belirtilen belgede “ordunun bu adım karşısında öngörülemez bir tepki verebileceği” savunuluyor. Belgenin sonunda yer alan ve genel bir Ergenekon değerlendirmesinin yapıldığı “yorum” bölümünde ise sırasıyla şu ifadeler dikkat çekiyor: “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Öyle görünüyor ki ordu gerektiğinde siyasete müdahale edebilmek için bazı planlar yapmış. Erdoğan meşru olarak ipleri elinde tutmak istiyor. Ama Erdoğan, 2007’deki gibi askerin ters tepmiş tehditlerinden seçimlerde fayda sağladığının da farkında. Tabii burada “belden aşağı” da vuruluyor ve polis ve yargının kural tanımaz otoriterliği de işleri iyice çığırından çıkarıyor.”
Komutanlar küçük düşürülüyor
Belgede ayrıca soruşturmanın “şov” tarafının da olduğu vurgulanıyor: “ABD’de olsa bir savcı sözkonusu generali ziyaret eder, Merkeze ‘davet edilmesi’ ise ancak hakkında somut deliller toplandıktan sonra gerçekleşir. Konu hakkında ‘bilgi sahibi’ olduğundan şüphelenilen herhangi bir kişi, otomatik silahlı polislerin önünde sürükleniyor ve basın önünde küçük düşürülüyor.
30 Ocak 2006 tarihinde ABD Büyükelçisi Ross Wilson tarafından geçilen belgede ise “tezkere” ve Süleymaniye-çuval olayından sonra bozulan Türkiye-ABD ilişkilerinde yaşanan ilerlemeye vurgu yapılıyor. Irak işgali çerçevesinde ikili ilişkilere vurulan önemli darbelerden birinin Temmuz 2003’teki Süleymaniye-çuval olayı olduğu belirtilen kriptoda bu olayın Türk ordusu, kamuoyu ve ulusal gururunda açtığı yaranın daha bir nesil geçmeyebileceği vurgulanıyor. Ayrıca ordu ve Dışişleri Bakanlığı’nın İran’ın nükleer programından endişelendiği ancak AK Parti hükümetinin bu konuda henüz ikna olmadığı savunuluyor.
Balyoz’daki tutuklamaların ordu ile AK Parti arasındaki gerilimde o zamana kadarki en ciddi adım olduğu belirtilen belgede “ordunun bu adım karşısında öngörülemez bir tepki verebileceği” savunuluyor. Belgenin sonunda yer alan ve genel bir Ergenekon değerlendirmesinin yapıldığı “yorum” bölümünde ise sırasıyla şu ifadeler dikkat çekiyor: “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Öyle görünüyor ki ordu gerektiğinde siyasete müdahale edebilmek için bazı planlar yapmış. Erdoğan meşru olarak ipleri elinde tutmak istiyor. Ama Erdoğan, 2007’deki gibi askerin ters tepmiş tehditlerinden seçimlerde fayda sağladığının da farkında. Tabii burada “belden aşağı” da vuruluyor ve polis ve yargının kural tanımaz otoriterliği de işleri iyice çığırından çıkarıyor.”
Komutanlar küçük düşürülüyor
Belgede ayrıca soruşturmanın “şov” tarafının da olduğu vurgulanıyor: “ABD’de olsa bir savcı sözkonusu generali ziyaret eder, Merkeze ‘davet edilmesi’ ise ancak hakkında somut deliller toplandıktan sonra gerçekleşir. Konu hakkında ‘bilgi sahibi’ olduğundan şüphelenilen herhangi bir kişi, otomatik silahlı polislerin önünde sürükleniyor ve basın önünde küçük düşürülüyor.
30 Ocak 2006 tarihinde ABD Büyükelçisi Ross Wilson tarafından geçilen belgede ise “tezkere” ve Süleymaniye-çuval olayından sonra bozulan Türkiye-ABD ilişkilerinde yaşanan ilerlemeye vurgu yapılıyor. Irak işgali çerçevesinde ikili ilişkilere vurulan önemli darbelerden birinin Temmuz 2003’teki Süleymaniye-çuval olayı olduğu belirtilen kriptoda bu olayın Türk ordusu, kamuoyu ve ulusal gururunda açtığı yaranın daha bir nesil geçmeyebileceği vurgulanıyor. Ayrıca ordu ve Dışişleri Bakanlığı’nın İran’ın nükleer programından endişelendiği ancak AK Parti hükümetinin bu konuda henüz ikna olmadığı savunuluyor.