Güncelleme Tarihi:
Görüşme olumlu bir havada geçti ancak İlerleme Raporu’ndaki vurguların değişmesi beklenmiyor.
ADALET Bakanı Bekir Bozdağ, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun İlerleme Raporu’nu yayımlamasına günler kala Brüksel’e son dakika ziyareti gerçekleştirdi. AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle ile sessiz sedasız gerçekleştirilen görüşmenin ana konusu ise Brüksel’in en fazla eleştirdiği alanlardan olan yargıdaki son düzenlemeler oldu.
TEKNİK MEKANİZMA OLUŞTURULACAK
Bakan Bozdağ’ın 8 Ekim’de yayımlanacak rapor öncesi Füle ile yaptığı görüşme yaklaşık 2 saat sürdü. Bozdağ, Brüksel ile Ankara arasında frekansların pek tutmadığı yargı alanındaki düzenlemelere ilişkin Ankara’nın tezlerini bir kez daha aktardı. AB kaynakları, görüşmenin olumlu bir havada geçtiğini ancak İlerleme Raporu’ndaki vurguları değiştirtecek nitelik taşımadığının altını çizdi.
AB Komisyonu’ndan yapılan açıklamada, Füle’nin, Türk yargı sisteminin karşı karşıya olduğu sorunların giderilmesi gerektiğine vurgu yaparak özellikle yargının bağımsızlığının ve tarafsızlığının güçlendirilmesi ile yolsuzlukla mücadelenin hızlandırılması gereği üzerinde durduğu belirtildi. Türkiye’nin temel haklar alanında ilerleme için çalışmaya ihtiyacı olduğu ve hukukun üstünlüğü ile temel haklar konusunda AB Komisyonu ile daha fazla angaje olması gerektiğinin de Füle’nin görüşmedeki vurguları arasında yer aldığı ifade edildi.
Görüşmede, ‘özellikle yargı alanında atılacak adımların daha iyi anlaşılmasını sağlama ve yanlış anlamaları minimuma indirme amaçlı’ teknik bir mekanizma oluşturulması üzerinde durulduğu öğrenildi.
ENDİŞE VERİCİ DURUM
İlerleme Raporu’nda, Türkiye’de son dönemde bu alanda yaşanan gelişmelerin de etkisiyle üzerinde en fazla durulan konu başlıkları arasında ‘yargı’ yer alıyor. AB Komisyonu’nun metne yansıttığı eleştirilerden yargı alanındaki düzenlemelerin Brüksel’in beklentileri doğrultusunda olmadığı net şekilde anlaşılıyor.
Taslak belgede özellikle yolsuzluk suçlamaları sonrasında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Yasası’nda yapılan değişikliklere atıf yapılıyor. HSYK’ya ait önemli güçlerin Adalet Bakanı yetkisine transfer edilmesinin yargının bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı konusunda ciddi endişe yarattığı görüşünde olan AB, kurul bünyesinde yüzde 66 oranında personel değişikliğine gidildiğinin de altını çiziyor.
YÜRÜTMENİN ROLÜ AZALTILMALI
Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddeleri Anayasa’ya aykırı bulup değişiklik talep etmesine karşın bunun geriye dönük etkisi olmadığı da AB’nin tespitleri arasında yer alıyor. Yasal düzenlemeyle getirilen oy sisteminin Türk adalet sisteminin tamamını temsil eden çoğulcu bir HSYK oluşmasını engellediğinin belirtildiği belgede, “Yürütmenin HSYK’daki katılımı ve rolü azaltılmalı” denildi.
25 Aralık operasyonlarında polisin, savcıların verdiği gözaltı emirlerini uygulamadığının, yolsuzluk soruşturmasına katılan savcıların yerlerinin değiştirildiğinin, çok sayıda polisin görevden alındığının belirtildiği belgede, yürütmenin Adalet Akademisi’nde artan gücüne dikkat çekilerek, “HSYK’nın bir üyesi Akademi tarafından belirlendiğinden bu durum yürütmenin HSYK üzerindeki kontrolünü de artırdı” ifadeleri kullanıldı.
AB STANDARTLARINA UYMUYOR
Yargının tarafsızlığı alanında iyileşme sağlanmadığını belirten AB, yargılama öncesi tutukluluk süresinin 10 yıldan 5 yıla düşürüldüğüne dikkat çekmekle birlikte bu sürenin AB üyelerindeki uygulamalarla kıyaslandığında ‘aşırı’ olduğu tespitinde bulundu. Savunmanın dava belgelerine erişiminin sınırlı olması, çapraz sorgu uygulamasının zayıf olması, iddianamelerdeki kanıtların zayıflığı ya da eksikliği AB tarafından, ‘hâlâ ciddi endişe kaynağı’ vurgusuyla değerlendirildi. AB’nin Türkiye’de yargı alanında atılan gelişmelere bakışının özeti ise metne “Kabul edilen yasal düzenleme, yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı, kuvvetler ayrımı ve hukukun üstünlüğü konusunda ciddi endişeler oluşmasına neden oldu” ifadeleriyle yansıdı. AB, Türkiye’ye ilgili tüm paydaşların katılımıyla yargının bağımsızlığını, tarafsızlığını ve etkinliğini güçlendirme amaçlı bir reform stratejisini devreye sokma çağrısı yaptı.
AİHM’YE BAŞVURUDA NET DÜŞÜŞ
İlerleme Raporu taslağındaki veriler Türkiye’den Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılan başvurularda net düşüş olduğunu ortaya koyuyor. Eylül 2013’ten bu yana yapılan başvuru sayısı 1950 olarak belirlendi. Bu sayı Eylül 2012-Eylül 2013 dönemi için ise 5 bin 919. Başvuruların büyük bölümünü adil yargılanma ve mülkiyet hakları oluşturuyor. AİHM önünde karar bekleyen dava sayısı 10 bin 280. Bu sayı Eylül 2013’te 13 bin 900 olarak belirlenmişti.