Güncelleme Tarihi:
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, oldukça kapsamlı reformlar gerektiren gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı faslını açarak AB üyelik yolunda Türkiye'nin "her türlü teknik engeli aşabileceğini ispatladıklarını, sorunun siyasi engeller olduğunu" ifade ederek şöyle dedi:
"Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin AB sürecine bağlılığı en güçlü şekilde devam etmektedir. Eğer açılacak fasıl teknik bir fasılsa, dönem başkanı ve komisyon başta olmak üzere muhataplarımızın samimi gayretleriyle her türlü teknik engel aşılıyor. Bizim AB sürecinde aşamadığımız engel, siyasi engellerdir. Türk hükümeti ve toplumu, önüne teknik ne konursa konsun gecesini gündüzüne katıp yapıyor, yetiştiriyor. Ama önüne hiçbir objektif kritere dayalı olmayan siyasi engeller konduğunda tabii ki Türkiye'nin tek taraflı iradesiyle bunu aşmak mümkün olmuyor."
İSRAİL'İN YARDIM GEMİLERİNE SALDIRISI
Davutoğlu, İsrail'in Gazze'ye insani yardım götüren gemilere saldırısının ardından yaşananların Avrupa Parlamentosu'nda (AP) Türkiye'ye dönük tepki yarattığını savunan bir gazeteciye, “Türkiye-AB ilişkileriyle Türkiye-İsrail ilişkileri arasında bir bağlantı görmüyorum ama böyle bir ilişki söz konusu olacaksa, AP'nin İsrail saldırısıyla ilgili çok net bir kararı var. Eğer bir bağlantı söz konusuysa şöyle olmalı: Farklı Avrupa ülkelerinden parlamenterler de o gemilerdeydi. Bu Türkiye'ye ya da Türk vatandaşlarına karşı bir saldırı değildi, içinde Avrupa vatandaşlarının da, Avrupalı parlamenterlerin de bulunduğu bir gruptu. İsrail ile Türkiye değil, İsrail ile pek çok Avrupa ülkesi arasında bir mesele olarak ele alınmalı. Avrupalı pek çok meslektaşım bana telefon açıp onların vatandaşlarını İsrail'in elinden kurtardığımız için teşekkür etti. Dolayısıyla bu sorunu hiç kimse bir Türk-İsrail meselesi olarak görmemeli. Sorun İsrail ile uluslararası toplum arasındadır. Özellikle de yardım konvoyunda bulunanların milliyetlerine bakacak olursanız İsrail ile AB arasında bir sorundur" yanıtını verdi.
Davutoğlu, İran ile nükleer müzakereler için Türkiye'nin yeniden devreye girip girmeyeceğinin sorulması üzerine, BM Güvenlik Konseyi'nin yaptırımlar kararına rağmen İran tarafının müzakerelere hazır olduğunu duyurduğunu hatırlattı. Davutoğlu,"Devreye girmemiz noktasında iki tarafın çok net ve açık iradeyi ortaya koymaları lazım. İran daha önceki ve bugünkü açıklamasıyla Türkiye ve Brezilya'nın devrede olmasını istediğini vurguladı. Biz Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'ndan ve 5 artı 1 tarafından da (ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere ve Almanya) bu güçlü irade bizim tarafımıza intikal ettiğinde üzerimize düşen görevi yapmaya hazırız. Ama nihai kertede bu taraflar arasında yürütülecek müzakeredir. Türkiye'nin bütün çabası nükleer tehdidin yaygınlaşmasını engellemek, bölgemizde yeni gerilimlerin önüne geçmek, bölgesel ve küresel barışı koruyacak adımlar atmaktır" dedi.
"GIDA GÜVENLİĞİNİN SON FASIL OLDUĞU YÖNÜNDE BİR KORKUMUZ YOK”
Hiçbir AB üyesinin Kıbrıs sorununun çözümü noktasında Türkiye'nin üzerine düşeni yapmadığını iddia edemeyeceğini belirten Davutoğlu, buna karşın AB'nin ise son 6 yıldır adeta Kıbrıs'ta Annan Planı referandumu hiç yapılmamış gibi ve Türk tarafında kabul edilmemiş gibi davranmaya devam ettiğini, bir taraftan KKTC üzerindeki izolasyonları korurken diğer yandan Türkiye'nin AB üyelik sürecinin yavaşlatıldığını ifade etti. Kıbrıs sorununun BM önderliğindeki müzakerelerde, muhtemelen bu yıl içinde çözülmesiyle Türkiye'nin önüne çıkarılan bu engelin de kalkmış olacağını kaydeden Davutoğlu, isim vermeksizin Fransa tarafından çıkarılan diğer siyasi engellerin de "AB ilkeleri açısından geçerli olmadığını, ahde vefa ilkesiyle bağdaşmadığını" vurguladı. Davutoğlu, "Gıda güvenliğinin son fasıl olduğu yönünde bir korkumuz yok. Ama eğer bir kaygımız varsa bu hepimizin ortak kaygısı olması lazım" diye konuştu.
GERİ KABUL ANLAŞMASI VE VİZE SERBESTİSİ
Gıda güvenliği faslını kısa bir sürede olağanüstü çabayla açılışa hazır hale getiren Türkiye ve AB'nin "birlikte çalıştıklarında aşamayacakları konu olmadığını" da gösterdiğini vurgulayan Davutoğlu, Dönem Başkanı İspanya'nın sadece fasıl açılışıyla değil, aynı zamanda anayasa reformu başta olmak üzere Türkiye'deki siyasi reformlara güçlü destek vererek ve Geri Kabul Anlaşması ve bununla birlikte yürümesi gereken Vize Serbestisi sürecinde ilerleme için çok çalıştığını ifade etti. İspanya dönem başkanlığının da desteğiyle Türkiye'de "çok sayıda fasıla denk bir şekilde Türkiye'de anayasa reformu gerçekleştirildiğini" bildiren Davutoğlu, "Siyasi reformlara kararlıyız. Türkiye belki de Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı anayasa reformunu sivil bir inisiyatifle parlamentonun iradesiyle bu dönemde gerçekleştirdi. İnşallah Belçika döneminde de bu anayasanın referandumu gerçekleşecek ve Türkiye'nin AB standartlarına uygun bir demokrasi ve soysal hayata kavuşması konusunda ciddi atılımlar yapılmış olacak" diye konuştu.
Davutoğlu, gelecek dönem başkanı Belçika ile birlikte, Geri Kabul Anlaşmasını imzalamak ve bunun ardından AB'nin alacağı kararla vize serbestisini başlatmak istediklerini söyledi. Davutoğlu, "Özellikle Balkanlarda ortak toplantılar yaptık. Orta Doğu ve Balkanlar konusunda birlikte çalıştık. İspanya Dışişleri Bakanı Miguel Angel Moratinos'un bu konulardaki yoğun ilgisi, AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton'ın yoğun çabası ve AB Genişleme Komiseri Stefan Füle'nin Balkanlara yönelik ilgisi sayesinde hep birlikte aslında bu dönemde Balkanlarda Türkiye ile AB işbirliği yaptığında nelerin gerçekleşebileceğini göstermiş olduk" şeklinde konuştu.
BAŞMÜZAKERECİ BAĞIŞ: ALMAMANIN MALİYETİNİ DE DÜŞÜNSÜNLER
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış de, Türkiye'yi AB üyeliğine almanın maliyetini hesap edenlerin, Türkiye'yi dışarıda bırakmanın AB'ye maliyetini de düşünmeye başlaması gerektiğini söyledi. Bağış, Kıbrıs sorunu nedeniyle artık müzakerelerin duracağı endişesi taşımadığını vurgulayarak, “Kıbrıs'ta garantör ülkelerden biri olan ve adada askeri üssü ve askerleri bulunan İngiltere AB'ye üye olurken Kıbrıs sorunu vardı. Diğer bir garantör ülke olan Yunanistan üye olurken de Kıbrıs sorunu vardı. Kıbrıs'ın kendisi üye olurken de bu soru vardı. Bunların üyeliği için bir engel teşkil etmeyen Kıbrıs sorununu, Türkiye'nin AB üyeliği için engelmiş gibi göstermeyi hiçbir vicdan kabul etmez" ifadelerini kullandı.
Bağış, "Kendi askeri anayasasını sivilleştirmiş bir ülkenin dönem başkanlığında, Türkiye'nin de bir darbe anayasasıyla AB üyesi olamayacağı konusundaki düşüncelerimize ve Türkiye'de gerçekten bütün toplumun kucaklayacağı ve bütün toplumu kucaklayacak bir anayasaya kavuşması için İspanya dönem başkanlığının ve AB Komisyonu'nun verdiği desteği hiçbir zaman unutmayacağız" dedi. Bağış, İspanya'nın açılması için büyük çaba sarf ettiği ve epey mesafe aldığı eğitim ve kültürle enerji fasıllarının, Belçika dönem başkanlığında açılmasını talep etti.
TARIM BAKANI EKER: "BU FASLIN AÇILMASIYLA BİRLİKTE AB'NİN EKSENİ GENİŞLEMİŞ OLDU"
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker ise; açılan gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı faslıyla birlikte AB'nin bu alanlardaki standartlarının 72 milyonluk Türkiye'yi de içine alacak şekilde genişlediğine dikkati çekerek "AB'nin bu manadaki standartları, biraz daha Doğu'ya, Orta Doğu'ya kaymış oldu. Dolayısıyla AB'de yaşayan yüz milyonlarca tüketicinin gıda sağlığı alanı genişlemiş oldu. Türkiye de artık AB standartlarını kendisinde uygulayabilecek bir altyapıya ve donanıma sahip olduğunu ortaya koydu" dedi. Eker, "Son günlerde ülkemizde bir tartışma var. 'Acaba Türkiye'nin eksenimi kayıyor' diyorlar. Aslında bu faslın açılmasıyla birlikte AB'nin ekseni genişlemiş oldu. Dolayısıyla Türkiye de o eksenin bir parçası. AB ile birlikte Türkiye'nin de ekseni genişlemiş oluyor" diye konuştu. Mehdi Eker, kültürel çeşitlilik yanında biyo çeşitliliğe de önem veren AB'nin mutlaka Türkiye'yi üye kabul etmesi gerektiğini vurguladı.