Güncelleme Tarihi:
AB tarihinde ilk kez görülen bu duruma haftalardır attığı adımlarla hedefte olan Macaristan Başbakanı Orban'ın politik hamleleri ve söyledikleri sebep oldu.
AB içindeki son yılların en büyük çatlağına sebep olan Başbakan Viktor Orban tartışmaların ve eleştirilerin hedefindeki isim. Ancak birlik içindeki politika kulislerinden çıkmaya başlayan sesler Orban’ın eleştirilen fikirlerinin aslında giderek taraftar toplamaya başladığını da gösteriyor…
AB'YE YOLLADIĞI MEKTUP ORTALIĞI KARIŞTIRDI
Viktor Orban, AB'nin üst düzey bir organına gönderdiği ve Macar başbakanının diplomatik serbestliğiyle ilgili gerilimleri alevlendirmesi muhtemel mektubunda Donald Trump'ın Rusya ve Ukrayna arasında barış için “ayrıntılı ve sağlam temellere dayanan” planları olduğunu iddia etti.
Geçtiğimiz hafta Trump'la Palm Beach'teki konutunda bir araya gelen Orban, bloğun 27 ulusal liderinin toplantılarını düzenleyen Avrupa Konseyi'nin başkanına yazdığı mektupta, Cumhuriyetçi başkan adayının seçilmesinin ardından “hemen” barış arabuluculuğu yapmaya hazır olduğunu söyledi.
Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ve Macaristan’ın dönem başkanlığının başlamasının ardından AP içinde kendi kurduğu bir aşırı sağcı blokla çalışmaya başlayan ve bunu da bir “barış misyonu” olarak adlandıran Orban AB’nin kağıt üstünde en çetin düşmanlarından sayılan Moskova ve Pekin’e peş peşe ziyaretler gerçekleştirdi.
MACARİSTAN VE BRÜKSEL KARŞI KARŞIYA GELDİ
Brüksel yönetimiyle, Rusya ile ilişkiler ve Ukrayna’ya destek başta olmak üzere birçok konuda görüş ayrılığı içinde olan Macaristan, AB Dönem Başkanlığı’nın ikinci haftasında birlik yönetimiyle karşı karşıya geldi.
Buna da Viktor Orban’ın politik duruşu ve açıklamaları yol açtı.
Macaristan Başbakanı, AB yönetimine yöenlik mektubunda Trump'ın zaferinin “muhtemel sonucunun” AB'nin Moskova ile diplomatik görüşmeleri yeniden başlatması gerektiği anlamına geldiğini söyledi.
Orban, konsey başkanı Charles Michel'e hitaben yazdığı ve ilk olarak Financial Times tarafından haberleştirilen mektubunda, Trump zaferinin “muhtemel sonucunun” AB'nin Rusya ile “doğrudan diplomatik iletişim hatlarını” ve Çin ile “üst düzey siyasi görüşmeleri” yeniden açması gerektiği anlamına geldiğini yazdı.
TRUMP'IN ZAFERİ UKRAYNA'YI KURTARACAK
Macaristan başbakanı, Trump'ın beklenen zaferinin Ukrayna'nın savaş çabalarını desteklemenin mali yükünün AB'ye kayacağı anlamına da geleceğini söyledi ve “Başkan Trump'ın olası zaferinin sonucunda, ABD ve AB arasındaki mali yük oranının, Ukrayna'ya mali destek söz konusu olduğunda AB'nin dezavantajına olacak şekilde önemli ölçüde değişeceğine ikna olmuş durumdayım” diye yazdı.
Orban ayrıca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile yaptığı son görüşmelerin ardından “genel gözlemin” “askeri çatışmanın yoğunluğunun yakın gelecekte radikal bir şekilde artacağı” yönünde olduğunu söyledi.
Macaristan Başbakanı, Avrupa stratejisinin “ABD'nin savaş yanlısı politikasını kopyaladığını” yazdı ve bu politikanın gelecekte de sürdürülmesinin rasyonel olup olmadığının tartışılması çağrısında bulundu.
CHARLES MICHEL, ORBAN'I AZARLADI!
Politika kulislerinden gelen bilgilere göre bunun üzerine konsey başkanı Charles Michel, Orban'ı azarlayarak AB adına uluslararası görüşmelere katılma yetkisi olmadığını söyledi. Michel, AB'nin en üst düzey diplomatına atıfta bulunarak, “Moskova ziyaretinizden önce de bunu açıkça belirttim ve bu daha sonra Yüksek Temsilci Josep Borrell tarafından da tekrarlandı” diye sert bir cevap verdi.
Michel, Orban'ın AB'nin “savaş yanlısı bir politikası” olduğu iddiasını reddetti ve ekledi: “Rusya saldırgan, Ukrayna ise meşru müdafaa hakkını kullanan bir mağdurdur. Ukrayna ile ilgili hiçbir tartışma Ukrayna olmadan yapılamaz” diye ekleyerek AB'nin yaygın tutumunu tekrarladı.
Bu mektup tartışması, Avrupa Komisyonu'nun Macaristan'ın AB dönem başkanlığı kapsamında Budapeşte tarafından düzenlenen toplantıları boykot etme yönünde benzeri görülmemiş bir karar almasının ardından ortaya çıktı.
ADINA "BARIŞ MİSYONU" DİYOR.. PEŞ PEŞE KİEV, MOSKOVA, PEKİN VE ABD'YE GİTTİ
Macaristan'ın 1 Temmuz'da AB Bakanlar Konseyi dönem başkanlığını devralmasından kısa bir süre sonra Orban, “barış misyonu” olarak tanımladığı ve diğer AB liderleri arasında derin öfkeye yol açan bir tur kapsamında Kiev, Moskova, Pekin, Azerbaycan ve ABD'yi ziyaret etmişti.
Önce Kiev’de Zelenski’yle görüşen Orban’ın oradan direkt olarak Moskova’ya gitmesi ve Putin’le gerçekleştirdiği görüşme Avrupa Birliği’nde adeta deprem etkisi yaratmıştı.
Krizi yaratan ilk ve en büyük açıklama Putin’den gelmiş, Orban ile Moskova'da görüşmekten memnuniyet duyduğunu dile getiren Rus lider "Buraya yalnızca uzun dönemli ortak olarak değil, aynı zamanda Avrupa Birliği (AB) Konseyi dönem başkanı olarak geldiniz." demişti.
AB dönem başkanlığını yürüten Macaristan'ın, Rusya'da birliği temsil etme yetkisi olmadığını söyleyen AB liderleri ise ziyareti çok sert bir dille eleştirdi. Kiev Dışişleri de bu ziyaretin kendilerine bildirilmediğinin altını çizerek "Ukrayna olmadan anlaşma yapılamaz" dedi.
Kremlin'deki toplantıda Putin, Orban'a "Ukrayna krizi konusunda görüş alışverişinde bulunacağımızı umuyorum. Barış önerilerimi biliyorsunuz" demiş, Orban ise Putin'e, "Avrupa ı̇çı̇n önemlı̇ olan bazı konularda görüşlerı̇nı̇zı̇ öğrenmek ı̇stı̇yorum" diyerek, "Macarı̇stan yavaş yavaş hem Rusya hem de Ukrayna ı̇le konuşabı̇len son Avrupa ülkesı̇ olacak ve ben bu fırsatı kullanmak ı̇stı̇yorum" ifadelerini kullanmıştı.
Orban toplantı sonrası ilk açıklamasında, Putin ile Avrupa'da barışın en önemli olduğu dönemde bir araya geldiklerini söyledi ve ülkesinin, AB dönem başkanlığını yürüteceği önümüzdeki altı ayı "barış misyonu" olarak gördüğünü ifade etti.
"BU İŞİ BEN DEVAM ETTİRECEĞİM"
Orban, "Moskova ve Kiev'in bakış açıları birbirinden uzak. Savaşı bitirmek için atılması gereken çok adım var ancak biz diyalogu yeniden inşa etmek için ilk adımı attık. Bu işi devam ettireceğim" diye konuştu.
Viktor Orban, Ukrayna'ya savaş açmasının ardından Rusya’ya karşı sert tavrın ve ambargoların hafifletilmesini isteyen tek lider olmasıyla dikkat çekiyor. Ancak savaşın uzamasıyla birlikte AB içinde bu trajedinin bir şekilde sona erdirilmesinden yana olanların sayısı da artıyor.
Orban’ın önerilerini ciddiye alan birlik üyesi ülkelerdeki ülkeler siyasetçilerinin sayısında da artış olduğu tespit edilebiliyor. Bunun en somut örneği Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ardından Avrupa Parlamentosu'nda Viktor Orban’ın kuruluşuna öncü olduğu Avrupa Yurtseverleri adındaki yeni parlamento grubunun, 84 üyesiyle AP’deki 3. büyük parlamenter grubu haline gelmesi.
"AB DÖNEM BAŞKANI" SIFATI PUTİN'İN ELİNE KOZ VERDİ
Ancak AB, Orban’ın bu tartışmalı ziyaretlerini “AB dönem başkanı” sıfatıyla yapmasını reddediyor ve bu görüşmelerin Avrupa Birliği’ni değil sadece Macaristan’ı temsil edebileceğinde ısrarcı.
Orban da Macar basınına yaptığı açıklamalarda bu ziyaretleri “AB Dönem Başkanı” sıfatıyla gerçekleştirmediğini özel olarak vurguladı. Yine de Ukrayna, Moskova Çin ziyaretlerinde, Avrupa Birliği Dönem Başkanı olarak anıldı.
Üstelik Putin de ziyaret sonrası konuşmasının bir yerinde Orban’dan bahsederken “AB dönem başkanı” dedi. Yani, Rus lider Orban’ın ziyaretini "bu görüşmeler AB adına yapılıyor" izlenimiyle sundu, bu da Putin’in elinin AB karşısında istenmeden de olsa güçlendiği algısına sebep oldu…