Güncelleme Tarihi:
Türkiye’yi insan hakları, yargı, medya özgürlüğü alanlarında çalıştırmak için 23 (yargı ve temel haklar) ve 24 (adalet, özgürlük ve güvenlik) numaralı başlıkları açmanın devasa bir fırsat olacağını düşündüğünü ifade eden Timmermans, “Angaje olmalı mıyız, olmamalı mıyız? Angaje olmadığımız geçmiş yıllar bize ne getirdi? Sırtımızı döndüğümüz, birbirimizle konuşmadığımız bu yıllar Türkiye’deki insan haklarına, basının durumuna ne sağladı? Hiçbir şey. Angaje olmaya ihtiyacımız var” diye konuştu.
TÜRKİYE AB'YE YAKLAŞMAK İSTİYORSA...
Türkiye, AB’ye yakınlaşmak istiyorsa bunu yapabileceğini kanıtlamasına izin verilmesi gerektiğini savunan Timmermans şunları söyledi: “Çok açık konuşmama izin verin. Türkiye ile aramızdaki mesafe insan hakları, medya ve sivil toplumda olanlar nedeniyle azalmıyor, artıyor. AB’yle yakınlaşmak istiyorlarsa, ki bunu söylüyorlar, medyanın, insan haklarının ve sivil toplumun durumunu iyileştirmeliler. Onları görmezden geldiğimiz, angaje olmadığımız için kendimizi bir şekilde rahat hissettiğimiz o yıllar Türkiye’deki durumu iyileştirme konusunda bir şeye yaramadı, tam tersine.”
Vize muafiyeti konusuna da değinen Timmermans, yapılanın zaten var olan bir sürecin hızlandırılması olduğunu belirterek, “Türkiye, 72 kriteri karşılamak durumunda. Yapabiliriz diyor. Göreceğiz ve ona göre sonuç çıkaracağız” dedi.
FREN MEKANİZMASI
Vize muafiyetine ilişkin tartışmalarda son dönemde en sık gündeme getirilen unsurlar arasında Türkiye için fren mekanizması oluşturulması yer alıyor. AP’deki en büyük grup olan Avrupa Halk Partisi (EPP) Başkanı Manfred Weber de bu konuya açıklık getirerek, “Vize konusunda zaten acil durum mekanizmaları var. Kuralların sulandırılması söz konusu olmayacak. Bu sadece Türkiye için değil diğer ülkeler için de geçerli. Eğer bir ülke kurallara uymazsa vize muafiyeti askıya alınır ve tekrar vize uygulanır” diye konuştu.
TÜRKİYE SON DERECE ÖNEMLİ BİR ORTAK
Sosyalistler ve Demokratlar (S&D) Grubu Başkanı Gianni Pittella da Türkiye’nin son derece önemli bir ortak olduğunu ancak insan hakları gibi vize muafiyeti konusunun da pazarlık unsuru yapılmaması gerektiğini söyledi. Grubunun ilke olarak vize muafiyetine karşı olmadığını söyleyen Liberal Grup Başkan Yardımcısı Sophia in ’t Veld ise, “Gazetecilerin üzerine gidilmesi vize muafiyetini yakınlaştırmıyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf bir ülke olarak Türkiye’nin ifade özgürlüğüne saygı göstermesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
AB’nin Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sağlaması için AP’nin de onayı gerekiyor. Kurum içinde vize muafiyetine ilişkin mevcut hava ise oldukça olumsuz. AP’nin vize serbestisine yeşil ışık yakıp yakmayacağı son ana kadar sıkıntılı bir konu olmayı sürdürecek. Olası bir olumlu sonucu ise AP içindeki dengeler ve büyük grupların yaklaşımı belirleyecek.