Güncelleme Tarihi:
İŞTE SON TASLAK
HÜRRİYET’in geçen hafta yayımladığı ilk taslak çalışmasındaki vurgulardan bazıları son taslakta da korunurken bazı alanlara yeni eklemeler yapıldı. Bu bağlamda belgede ifade ve basın özgürlüğü alanında öne çıkan vurgular şunlar:
İfade özgürlüğü geriliyor: Yıllarca süren ilerlemenin ardından son iki yıldır ciddi gerileme söz konusu. Geçtiğimiz yıllarda bazı hassas ve tartışmalı konuları özgür bir ortamda tartışmak mümkünken gazetecilere, yazarlara ve sosyal medya kullanıcılarına karşı açılan sürmekte olan ve yeni ceza davaları ciddi endişe kaynağı. İnternet yasasında yapılan değişiklikler Avrupa standartlarından belirgin bir geri adım niteliğinde.
Tüm gözdağı durmalı: Gazetecilere yönelik tüm gözdağı verme yöntemlerine karşı eyleme geçilmeli. Özellikle gazetecilere yönelik tüm fiziksel saldırılar ve tehditler soruşturulmalı. Medya organlarına saldırılar aktif şekilde önlenmeli. Medyada ve internette özgür konuşmayı kısıtlayan bir ortam yaratan gergin siyasi iklim yatıştırılmalı.
Yasa baskı unsuru olmamalı: Mahkemelerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadından tam haberdar olması ve uygulaması sağlanarak hakaret yasasının muhaliflere karşı baskı unsuru olarak kullanılmasının engellenmesi güvence altına alınmalı.
Baskı endişe konusu: Hem devlet hem de devlet dışı aktörlerce gazetecilere ve basın kurumlarına yönelik sık tehdit ve çeşitli gözdağı verme türleri ciddi endişe kaynağı olmaya devam ediyor. Hükümet medyaya güçlü baskı uygularken çok sayıda dava açıldı, tutuklama, gözaltı, sansür ve işten çıkarmalar meydana geldi. Sindirme nitelikli iklim artan şekilde otosansüre neden oluyor.
Haber yasağı yaygın: Ankara ve Suruç’taki terör saldırıları gibi hassas olarak kabul edilen olaylara ilişkin medyaya uygulanan haber yasağı sık tekrarlanan bir trend. Devlete kurumlarına, çalışanlarına ve sembollerine saldırıya ilişkin cezai yasa, hükümet ve hükümet yetkililerine eleştirel yaklaşan gazetecilere, hukukçulara ve sosyal medya kullanıcılarına karşı geniş şekilde kullanılıyor. İnternet sitelerinin mahkeme kararıyla ya da karar olmaksızın bloke edilmesi sürüyor. Türkiye, Twitter’a içerik silme ya da hesapların askıya alınması için dünyada en fazla başvuru yapan ülke konumunda.
Kamu yayınlarına eleştiri: Belirgin şekilde AKP’ye meyilli olduğunu gösteren seçim yayınları da dahil olmak üzere kamu televizyonunun editoryal bağımsızlığı konusunda endişe var. Kamu televizyonunun yönetmeliği Avrupa standartları çizgisinde değil. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun bağımsızlığı ve yansızlığı endişe kaynağı olmayı sürdürüyor.
Editoryal bağımsızlık sorunlu: Türkiye’de medya piyasası çeşitli. Bununla birlikte medya sahipliği alanındaki şeffaflık eksikliği editoryal politikaların bağımsızlığı konusunda şüphe yaratıyor. Devlet destekli reklam medya organlarında adil şekilde dağıtılmıyor, pazarı bozuyor ve bazı medya organlarına yönelik ekonomik baskıya ekleniyor.
YARIN: Seçimler, yargı, anayasa, özgürlükler…
YASALAR AVRUPA STANDARDINDA DEĞİL
“Anayasa, yersiz müdahalelere olanak tanıyarak ifade özgürlüğü hakkını tam olarak korumuyor. Bir dizi yasa ifade özgürlüğünü kısıtlıyor ve Avrupa standartlarıyla uyumlu değil. İnternetle ilgili mevzuat hükümetin bir sitenin içeriğini mahkeme kararı olmaksızın ve aşırı düzeyde yaygın temele dayandırarak bloke etme yetkisini artıracak şekilde değiştirildi. Ceza Kanunu’na göre aralarında Cumhurbaşkanı’nın da bulunduğu üst düzey siyasilere hakaret etmekten açılan davalar 1 ile 4 yıl hapis cezasıyla sonuçlanabilir. Bu tür mevzuat AİHM içtihadıyla uyumlu değil. “
Bilgi notu
AVRUPA Birliği Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’in talimatıyla seçimler öncesinde iki, seçimler sonrasında da bir kez olmak üzere toplamda üç kez ertelenen İlerleme Raporu’nun taslağına son halini vermek için çalışmalar pazartesi akşamına kadar sürecek. AB Komisyonu üyelerinin kabine şeflerinin ele alacağı taslakta son dakikaya kadar değişikliğe gitme, ekleme ya da çıkarma yapma imkanı söz konusu.10 Kasım belgenin yayım tarihi olarak hem AB yetkilileri hem de Türk diplomatik kaynaklar tarafından teyit edilse de AB Komisyonu’nun raporu hâlâ resmi takvimine almamış olması dikkat çekiyor.