Güncelleme Tarihi:
Avrupa Konseyi’ne üye hiçbir ülke idam cezasını geri getiremez
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland
Türkiye, 50 yıldan uzun süredir Avrupa Konseyi’nin tam üyesi ve bu durumun değişmesi için hiç bir sebep göremiyorum. Bu süreçte, özellikle son haftalarda birtakım gelgit’ler oldu, ancak biz Türk yetkililerle diyaloğumuzu sürekli canlı tutuyoruz. Türk yetkililerin de aynı yaklaşımı benimseyeceğini ve yapıcı işbirliğinin devam edeceğini umuyorum.
İdam cezası, Avrupa Konseyi’ne üye olan 47 ülkenin hepsinde kaldırılmış durumda. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararına göre idam cezası, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesi olan yaşam hakkıyla tezat içeriyor. Bu yüzden de yıllar boyunca Avrupa Konseyi’ne katılmak isteyen tüm ülkeler, üye olarak kabul edilmeden önce idam cezasını kaldırmak zorunda kaldılar. Avrupa Konseyi’ne üye 47 ülkeden hiçbiri idam cezasını geri getirmez. Konsey üyesi olmakla idam cezası bağdaştırılamaz.
Ben, Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden ayrılacağına dair hiçbir işaret görmüyorum. Türkiye’nin ve vatandaşlarının Avrupa (İnsan Hakları) Konvansiyonu şemsiyesi altında korunmalarının çok önemli olduğunu düşünüyorum. AB’ye üye olmak isteyen her ülkenin öncelikle Avrupa Konseyi üyesi olması ve bu sözleşmeyi kabul etmesi gerekiyor. AB üyeliğine karar verecek olan Türk halkıdır ancak Türkiye’nin AB üyelik sürecinden bağımsız bir şekilde hukuk devleti olması ve vatandaşlarına sunduğu hayat standardı açısından tahmin edilebilir olması bakımından Avrupa Konseyi’nin üyesi olarak kalması çok önemli.
Demokratik bir Türkiye’nin yeri Avrupa’dır
Almanya Parlamentosu Başkan Yardımcısı Claudia Roth
Ben, Türk Hükümeti tarafından demokrasi ve hukuk devletine keskin bir U dönüşü olduğu takdirde üyelik sürecinin devam ettirilmesi taraftarıyım. Öte yandan, Türk halkı birçok açıdan Avrupa toplumunun bir parçasıdır.
İlişkilerin bundan sonra nasıl olacağı önümüzdeki aylara bağlı. Anayasada yapılması öngörülen değişiklikler ve idam cezasının getirilmesi söz konusu olduğunda ortak bir yol bulmak zor olacak.
Küresel terörizm, göçmen krizi gibi küresel zorlukların yaşandığı bir dönemde, Avrupa Konseyi gibi güçlere katılmak dünyadan izole olmayı engeller. O yüzden de demokratik bir Türkiye’nin yeri her zaman Avrupa’dır.
Türkiye’nin AB üyeliği çıkmaz sokağa girdi
AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Başkan Yardımcısı Takis Hadjigeorgiou
Şu anda Hem Avrupalılar hem de Türkler arasındaki izlenim, Türkiye’nin AB üyeliğinin bir süredir komaya değilse bile çıkmaz sokağa girdiği yönünde. Ancak her şeye rağmen, farklı sebeplerden dolayı Türkiye ile Batı arasındaki ilişkinin bitmekten çok uzak olduğunu düşünüyorum. Bu ilişkinin bir ayağı da her iki tarafa da ekonomik ve ticari açıdan çok önemli faydalar sağlayacak olan Gümrük Birliği Anlaşması’nın yenilenmesi olacaktır.
Ancak Türkiye idam cezasını geri getirmekte ısrar ederse, bu süreç kolaylıkla sekteye uğrayabilir. İdam cezasının geri getirilmesi sadece Gümrük Birliği ilişkilerine zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda AB-Türkiye ilişkilerinin de tümden askıya alınmasına yol açar. Türkiye’nin AB’ye ihtiyacı var ve umarım Türk liderler de kendi vatandaşlarının çıkarları açısından bunu dikkate alacaktır.
AB yolunda kalmanın kesinlikle Türkiye’nin çıkarına olduğuna inanıyorum. En çok da ekonomik sebeplerden dolayı. Örneğin Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’yle müzakere sürecinin dondurulmasına ilişkin kararının, Türkiye’deki Avrupalı yatırımcı üzerinde çok negatif etkisi oldu. Türkiye, şu anda olduğu gibi yüzünü sadece Doğu’ya dönmemeli, Doğu ve Batı arasında bir köprü olma rolünü tekrar üstlenmeli.
Türkiye’yle tüm kanallar açık kalmalı
AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Başkan Yardımcısı Miltiadis Kyrkos
Siyasetçilerin söylemlerine bakacak olursanız Türkiye’nin AB’ye üyelik talebi sona gelmiş gibi gözüküyor. Ancak daha derine indiğiniz zaman aslında bir işbirliğinin uygulanabilir olduğunu ve AB’nin Türkiye’yle Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesini konuştuğunu görüyorsunuz. Bana göre (Türkiye’yle) tüm kanallar açık kalmalı, özellikle de Türkiye’nin AB’ye geçiş süreci...
İster AB tarafından yapılsın, ister Türkiye tarafından, fevri kararlarla AB ile Türkiye arasındaki bağların koparılması ya da ilişkilerin dondurulması gibi sorumsuz bir hareket yapılmamalı.
İlişkileri ilerletme yollarını bulmak için çalışmamız gerekiyor. Peki bunu başarabilir miyiz? Büyük engelleri aşmak için işbirliği içinde olmak siyasetçilere ve sivil topluma düşüyor. Ama başarabiliriz.
Türkiye-AB ilişkileri bugüne kadarki en düşük seviyede
Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri
Eğer anayasadaki söz konusu değişiklikler uygulanırsa, o zaman Türkiye’nin AB’ye üyelik süreci askıya alınmak zorunda kalacak. m Bana göre Türkiye’nin nüfusu her zaman AB için potansiyel aday olacaktır. AB’nin Türkiye halkına asla kapılarını kapatmaması gerekir. Ancak müzakereler hükümetle yürütülüyor. Ve her ne kadar biz (Türk yetkililerden) sürekli AB üyeliğinin (Türkiye’nin) stratejik hedefi olduğunu duysak da, son üç yılda Türkiye’yi AB’ye yaklaştıran herhangi bir politika görmedik.
İdam cezasının yeniden yürürlüğe konulduğu an, Türkiye için AB’ye üyelik sürecinin bittiği an olur. İdam cezası geri gelirse, Türkiye’nin AB’ye üyelik süreci sadece tarih derslerinde okutulan bir konu olarak kalır. m Şu anda AB-Türkiye ilişkileri bugüne kadarki en düşük seviyede. Geçmişte AB tarafından da çok hata yapıldı, örneğin müzakere sürecinde bazı fasıllar açılmadı. Ayrıca Türk vatandaşlarına vizesiz seyahatin 10 yıl önce tanınması gerekiyordu.
AB ile Türkiye arasında çok fazla ortak çıkar da bulunuyor; dolayısıyla anlaşmazlıklarımıza rağmen diyalog tesis etmeliyiz.
İlişkiler ticaret, güvenlik ve göçmen krizine odaklandı
Avrupa Parlamentosu Liberal Demokrat Grup Üyesi Marietje Schaake
AB, Türk Hükümeti’ne referandumda kanuna aykırı uygulamalar olduğuna ilişkin iddiaları araştırma çağrısı yaptı. Ancak “AGİT kendi işine baksın” gibi açıklamalar devam ettikçe ortada herhangi bir iyi niyetin kalacağını düşünmek zor.
Hollandalıların ‘Naziler’ olarak suçlanması gibi olaylar nedeniyle Türkiye ve AB ilişkileri bir yandan daha fazla zıtlaşmaya doğru giderken diğer yandan da daha pragmatik hale geldi. İlişkiler ticaret, güvenlik ve göçmen konularına odaklandı.
AB yolunda kalmak Türkiye’nin çıkarınadır, çünkü Kopenhag kriterleri her ne kadar ulaşması zor kriterler olsa da AB reformları Türkiye’deki hukuk devletinin yapısını çok daha demokratik bir seviyeye getirecektir.
TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ KRONOLOJİSİ
1959 - Türkiye, Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AET) ortaklık için başvurdu.
1963 - Türkiye ile AET arasında ortaklık ilişkisi yaratan Ankara Anlaşması imzalandı.
1970 - Gümrük Birliği’ne ilişkin kuralları içeren ‘Katma Protokol’ imzalandı.
1974 - Tamamlayıcı Protokol’le ilgili ‘Geçici Anlaşma’ yürürlüğe girdi.
1987 - Türkiye, Avrupa Toplulukları’na (AT) tam üye olmak üzere müracaat etti.
1995 - ‘Gümrük Birliği’nin Son Döneminin Uygulanmaya Konmasına ilişkin 1/95 Sayılı Türkiye-AB Ortaklık Konseyi Kararı’, Avrupa Parlamentosu tarafından onaylandı.
1996 - Türkiye, AB ile entegrasyonunda, 22 yıl süren ‘geçiş dönemi’ni ve Gümrük Birliği sürecini tamamlayarak ‘son dönem’e girdi.
1999 - Helsinki Zirvesi sonrası Türkiye adaylık statüsü kazandı ve yeni bir dönem başlamış oldu.
2001 - Türkiye’nin AB üyeliği açısından kaderini çizecek ‘Katılım Ortaklığı Belgesi’ açıklandı.
2004 - 17 Aralık’ta Brüksel’de yapılan Avrupa Konseyi Zirve Toplantısı’nda, Türkiye’nin siyasi kriterleri yeterli ölçüde yerine getirdiği belirtildi ve katılım müzakerelerine 3 Ekim 2005 tarihinde başlanması kararlaştırıldı.
2005 - AB, Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini başlattı.
2007 - Türkiye’nin AB Müktesebatı’na Uyum Programı açıklandı.
2014 - Türkiye’nin AB’ye katılımı için Ulusal Eylem Planı’nın I. ve II. aşaması açıklandı.
2016 - Avrupa Parlamentosu, Türkiye’nin AB ile sürdürdüğü müzakerelerin geçici olarak dondurulmasını tavsiye eden tasarıyı kabul etti.
Avrupa Parlamentosu’nda 2004 yılında yapılan oylamada, milletvekilleri, Türkiye’yle AB arasında üyelik müzakerelerinin başlaması yönünde ‘evet’ oyu kullanmıştı (Üstte). 24 Kasım 2016’da yapılan oylamadaysa AP, AB’nin Türkiye’yle müzakereleri geçici olarak dondurmasına ilişkin tavsiye kararını kabul etti (Altta).