Ömer BİLGE
Oluşturulma Tarihi: Nisan 15, 2010 00:00
KKTC’de bu pazar yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinin favori adayı Başbakan Derviş Eroğlu, Ada’da Hürriyet’in sorularını yanıtladı. Eroğlu sloganlarının, “Yüzde 60 yeter, bu iş ilk turda biter” olduğunu hatırlatarak, kamuoyu yoklamalarına göre yüzde 60 oyu bulunduğunu söyledi. “Türkiye’den talimat aldım diye gezen kralcılar var ama Ankara seçimlere karışmıyor” diyen Eroğlu’na sorularımız ve yanıtları şöyle:
Benden yazılı kağıt istedi
Seçim sonuçlarıyla ilgili tahmininiz nedir?Kamuoyu araştırmalarına göre bizim oyumuz yüzde 60 civarında. Sloganımız, “Yüzde 60 yeter, bu iş ilk turda biter.”
Türkiye seçim kampanyalarına müdahil oldu mu? Türkiye’yi illa bu seçimlere sokmaya çalışmak bana göre çok yanlıştır. Ben öyle bir eğilim görmedim. Kraldan fazla kralcı olanlar vardır ama merkezden böyle bir eğilim yoktur.
Peki sizin partiniz UBP’den Tahsin Ertuğruloğlu’nun size rakip çıkarak aday olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Onun ayrılışı seçimi etkilemez, bilakis partilileri daha da kenetledi. Ancak hoş olmadı, çünkü benim adaylığıma imza koyan kişiydi. Bir Ankara’ya gidişinden önce geldi, bana ‘başbakan olmak istediğini’ söyledi. Bu arada Sayın Talat ile görüştüğünü de biliyorum. ‘Şimdi cumhurbaşkanlığı sürecine konsantre olalım, sonra bakarız şimdi bu tartışmayı açamayız’ deyince ısrar etti ve ekledi “Yalnız istemekle kalmam, bana yazılı kağıt da vereceksin.” Kusura bakmayın ama bunun pazarlığı olmaz. “Eğer başbakanlığı bana vermezsen seçimi kaybedeceksin” dedi. Peki kim kaybettirecek? “Burası değil” dedi, Kıbrıs’ın dışını kastediyor yani. Sonra gitti Cumhurbaşkanı Abdulah Gül ile görüştü dönüşünde yine randevu istedi. Ben de ilçe başkanlarını çağırdım onların yanında konuşsun ne diyecekse. Kararını açıkladı. Şimdi
seçim kampanyası için masraf yapıyor. Alacağı oy yüzde 2, kazanamayacağını bilir. Ama burada bizim oyları bölmek istedi, Talat’a hizmet ediyor.
Ankara istismar ediliyor
Bu anlattıklarınız Ankara hükümetinin bir işareti olarak yorumlanmaz mı? Bu gibi arkadaşlar Ankara’ya gidip geldikten sonra Ankara’dan talimat aldık derler. Gerçek şu ki Ankara istismar ediliyor. Ankara’yı kullanmaya başladılar. Tahsin Bey sağda solda diyor ki, “Tayyip Bey, Eroğlu’na aday olma dedi.” Bir ülkenin başbakanı bir başka ülkenin parti başkanına aday olma der mi? Benim aklım almaz bunu, kaldı ki Sayın Tayyip Erdoğan’ın da aklı almaz bunu. Şimdi beni Türkiye’ye karşı göstermeye çalışırlar. Benim yıllarca bütün Türk hükümetleri ile iyi ilişkilerim oldu ama benim bir huyum var muhalefete düştüğüm zaman bu ilişkileri biraz gevşetirim. Benim Türkiye ile hiçbir hesabım yoktur olamaz da.
Avrupa inandırıcı değil
Avrupa Birliği’nden bir müdahale var mı? Avrupa’dan gelen telkinlerin ise halkın üzerinde etkisi olacağına inanmıyorum. Avrupa geçmişte verdiği sözleri yerine getirmeyerek o şansı kaybetmiştir, artık inandırıcılığı zafiyete uğramıştır. Dolayısıyla Talat’tan yana olsa da bir etkisi olmaz. Geçenlerde sayın Talat’ın bir şikayeti vardı. Hristofyas’ın kendisine desteğiyle ilgili. Halbuki Hristofyas’ın kendisine destek vermesini bizzat istemişti, demek ki Hristofyas’ın desteği geri tepmeye başladı. Kıbrıs Türk halkı vermiş olduğu kararı uygulama niyetinde. 18 Nisan’ı bekliyor.
Sandıktan galip çıkacağıma eminimSamimi bir atmosferde gerçekleşen görüşmede Başyazar Oktay Ekşi ile el sıkışan KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu, “Seçimlerin ilk turundan sandıktan galibiyetle çıkacağımızdan eminim” dedi.
Lefkoşa hatırasıUlusal Birlik Partisi’nden 18 Nisan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’a rakip olan KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu, Lefkoşa’da Hürriyet ekibinin sorularını yanıtladı. Röportaj hatırasında yer alanlar soldan sağa şöyle: KKTC Maliye Bakanı Ersin Tatar, Hürriyet Yazarı Ferai Tınç, KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu, Hürriyet Başyazarı Oktay Ekşi, Diplomasi muhabiri Cansu Çamlıbel, Yazıişleri Müdürü ve Yazar Tufan Türenç, Dış
Haberler Müdürü Nilgün Tekfidan Gümüş, KKTC Temsilcisi Ömer Bilge.
Talat ekibinden gizli görüşüyor
Peki siz görüşmeci olursanız müzakere heyeti ne olacak? Bir uzman heyetimiz var. Ben sadece liderlik yapacağım. Gelen önerileri sarayda uzman ekibimizle değerlendireceğiz. Müzakere masasında sayın Talat gibi Hristofyas ile kapanıp saatlerce görüşecek değilim. Hristofyas ile biz ekip başıysak uzman arkadaşlarımızın da masada karşılıklı oturması lazım. Ancak bu şekilde müzakereler başarılı olur. Sayın Talat ekibinden de gizli görüşme yapıyor.
Gizli kapılar ardında ne söz verdi bilmeyiz
Sayın Talat görüşmelerin her aşamasında sizi bilgilendirdiğini söylüyor. Doğru değil mi? Bize verdikleri bilgi tutanaklarda okuduklarımızdır. Meclise geldiği zaman da tutanakları okuyor Sayın Cumhurbaşkanı. Baş başa görüşmeler oluyor. 15 dakika ile başladılar, 5-6 çıkardılar. İki lider tutanak olmadan görüşmeleri sürdürdüler. Sonra dönüyor sekreterine yazdırıyor. 5 saatlik konuşmayı biz 15 dakikada okur hale geldik. Dolayısıyla gizli kapılar arkasında ne sözler verdi bilemiyoruz.
Serdar’ın evine 3 kez gitti, destek istedi
Serdar Denktaş neden sizi destekliyor? Başbakan olduğum sürece Rauf Denktaş ile görüşmedim. Serdar Bey bizi destekledi ama nasıl? Önce Talat ziyaret etti bütün partileri, sonra ben. Serdar Bey’in partisi DP üçüncü bir aday arayışındaydı, bulamayınca bizi destekleme kararı aldılar. Talat 3 kere Serdar’ın evine gitti. Kendisini destekleseydi Talat, Serdar’ı göklere çıkartacaktı. En geç karar veren Demokrat Parti’dir, zaten bizden kopanlardır. Tabanın sesine kulak vererek bizi destekleme kararı almışlardır. Enteresan olanı Serdar Bey “ben sizi desteklerim ama seçimden sonra koalisyon yapalım” gibi bir istekte bulunmadı. Böyle bir pazarlığı olmamıştır, hakkını vermek lazım. Ama bir koalisyon gerekecek herhalde. Çünkü ben seçilirsem, meclisteki çoğunlumuz bitecek. 50 sandalyeli mecliste sayımız 24’e düşecek.
Parayı verenin şartı olur, biliriz bu işleri
AB Kıbrıs konusunu kaç yıl daha Türkiye’nin önüne koyacak? Şu anda AB Türkiye’yi alma niyetinde değil hala ama niyetlendiği zaman buna da bir kılıf uydurabilir. Neticede Türkiye anlaşma olsun diye Annan Planı’na bile destek vermiştir. Türkiye’nin uzlaşma arzusu ortaya çıkmıştır. AB Yunanistan’ın krizden çıkması için para verecekse, parayı verenlerin bazı şartları da olur. Öyledir. Biz biliriz bu işleri. Niyet varsa o şartları koyabilir. Kıbrıs Rum kesiminde de kriz başlayacak, öyle konuşuluyor. Yüzde 10 maaş kesintileri başlayacak, kamu görevlilerinin sayısının azaltılması gündemde.
Masadan kalkmam
Siz cumhurbaşkanı olursanız müzakereler konusundaki tavrınız ne olacak? Görüşmeler Talat’ın bıraktığı yerden devam eder mi?Biz görüşme masasından kaçarsak Türkler uzlaşmazdır damgasını bize vuracaklar. Dolayısıyla biz bir uzlaşma umuduyla masada olacağız. Ama sadece bizim uzlaşma niyetimizle anlaşma olsaydı çoktan olurdu. Karşı tarafın da aynı niyeti sergilemesi gerekir. Ambargolar kalkmış olsa Rumlar müzakere masasında uzlaşmaya daha yakın olacak. Eski BM Genel Sekreteri Annan’ın raporu Güvenlik Konseyi’nde raftan inse Rumların tavrı değişebilir. KKTC kurulduğunda Güvenlik Konseyi’nde alınan iki karar 541 ve 550 sayılı karalar (tanınmama için) kalkmasa bile kalkabileceği mesajı verilse Rumlar farklı tavır takınabilir. Ama bu cephelerde hiçbir hareket yok bize “görüşün” diyorlar. Mühim olan müzakerelerdeki yuvarlak cümlelerin altının doldurulması. İki toplumlu, iki bölgeli, siyasal eşitliğe dayalı federasyon deniyor. Bunun altı nasıl dolacak? İki bölgelilik, iki halklılık sulandırılacak mı? Halkların egemenliği devam edecek mi, halkımız göçmen olacak mı? Bütün bu sorulara yanıt vermek lazım. Sayın Hristofyas’ın bile ‘parametreleri konuşmayacağız diye bir kural olamaz’ şeklinde sözleri var. Onun için tabii ki parametreler de tartışılacak.
Farklı parametreler derken neyi kastediyorsunuz? İlk yapılacak iş müzakere masasında bir anlaşma arayışına girmektir. Benim idealim de odur. Tabiî ki Türkiye ile işbirliği içinde anlaşmanın yollarını ararız ama bu anlaşma arayışı kaç yıl devam eder. Biz geldik gidiyoruz daha görüşmeler devam eder. Tahmin ediyorum ki Hristofyas’ın da bir müddet sonra sabrı taşacak, dünyanın da sabrı taşacak. Eğer o zamana kadar anlaşma olmazsa tabii ki tanıma gündeme gelir ama bugün için müzakereler devam ederken tanımayı gündeme getirmek bizi dünyanın yanlış anlamasına ve yine suçlanan taraf haline gelmemize neden olur.