Güncelleme Tarihi:
DOKUZ ay önce yapılan referandumla Avrupa Birliği üyeliğinden çıkma (Brexit) kararı alan İngiltere, Lizbon Antlaşması’nın ayrılmayı düzenleyen 50’nci maddesini işletti. Brexit süreci, Birleşik Krallık (İngiltere) Başbakanı Theresa May’in ıslak imzasını taşıyan altı sayfalık mektubun AB Konseyi Başkanı Donald Tusk’a iletilmesiyle resmen başladı. İngiltere’nin 44 yıllık üyeliğine son verecek, iki yıl sürmesi öngörülen zorlu bir müzakere sürecine start verilirken Brexit’in orta ve uzun vadeli olumsuz etkilerinin yanı sıra Brüksel’in Londra’ya 60 milyar Euro’ya (235 milyar tl) kadar çıkabilecek bir fatura kesmesi kuvvetle muhtemel.
İngiltere’nin AB Daimi Temsilcisi Tim Barrow’dan Brexit mektubunu aldıktan sonra bir açıklama yapan Tusk, ne Brüksel ne de Londra için mutlu bir günmüş gibi davranmaya neden olmadığını belirterek, “Brexit’in tek olumlu yanının, 27 AB ülkesini daha kararlı ve birleşmiş hale getirmesi” olduğunu söyledi. Tusk açıklamalarını, “Başka ne söyleyebilirim ki, sizi şimdiden özledik” diyerek tamamladı.
İngiltere Büyükelçisi Tim Barrow (solda), AB’den ayrılma mektubunu AB Konseyi Başkanı Donald Tusk’a iletti.
ÖDÜL DEĞİL BEDEL YAKLAŞIMI
Brexit’in Avrupa karşıtı eğilimlerin yükselme eğiliminde olduğu diğer ülkelere örnek olmasından çekinen AB, İngiltere ile müzakerelerde oldukça sert ve taviz vermeyen, süreci ‘ödüllendirme değil bedel ödetme’ haline getirme odaklı bir tavır izleme niyetinde. AB tarihinde bir ilk olan süreçte her iki taraf için de büyük ölçüde hasarı en az düzeyde tutma çabasının öne çıktığı bir tablo oluşması öngörülüyor.
İKİ YIL SÜRECEK
Müzakerelerin sonucunu şimdiden kestirmek oldukça zor. İki yılın sonunda tarafların masadan anlaşarak kalkacağının bir garantisi yok. Önemli siyasi tavizlerin kaçınılmaz olacağı sürecin, anlaşmasız boşanmayla sonuçlanma riski oldukça yüksek. Brüksel’de, ‘anlaşma olmaması halinde trajedinin uzayacağı’ yönünde yorumlar yapılırken AB’nin tercihi bir şekilde kontrollü boşanmayı sağlamak. AB’nin izleyeceği strateji 29 Nisan’da yapılacak AB zirvesinde belirlenecek.
ÖZEL ORTAKLIK İSTEDİLER
Birleşik Krallık Başbakanı Theresa May, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk’a gönderdiği ‘boşanma’ mektubunda, alınan kararın AB’yle paylaşılan değerlerin reddi anlamına gelmediği, birliğe ya da üyelerine zarar verme amaçlı olmadığı, AB’nin başarılı olmasının arzulandığı belirtilerek İngiltere’nin, güçlü bir AB ile derin ve özel bir ortaklık’ istediği vurgulandı.
TÜRKİYE’YE MODEL OLUR MU
Birleşik Krallık, derin ve özel ortaklık beklentisinde ekonomi ve güvenlik alanlarındaki işbirliğini öne çıkardı. Londra’nın yaklaşımı, Türkiye’nin tam üye olmasını engelleme amacıyla başta Almanya olmak üzere bazı ülkelerin önerdiği, ekonomi ve güvenlik boyutu ön planda olan ‘imtiyazlı ortaklık’ söylemlerini akla getirdi.