Güncelleme Tarihi:
"ABD tarihinin en tartışmalı olayı nedir?" diye sorulsa, herkesin aklına ilk gelecek şeylerden biri Kennedy suikastı olacaktır herhalde. ABD'nin 35'inci başkanı olan John Fitzgerald Kennedy'nin, 22 Kasım 1963 günü Teksas'ın Dallas şehrinde uğradığı silahlı saldırıya dair defter halen tamamen kapanmış değil.
Saldırıyla ilgili olarak Deniz Piyadesi Lee Harvey Oswald gözaltına alındı. Suikastı tek başına işlediğini söyleyen Oswald gözaltına alındıktan iki gün sonra Dallas'ta Jack Ruby isimli kişi tarafından vurularak öldürüldü ve birçok yanıtlanmamış soruyu mezarına götürdü.
Kennedy suikastının hemen ardından soruşturma amaçlı olarak kurulan Warren Komisyonu, 1964 yılında Oswald'ın tek başına hareket ettiğini karara bağlamıştı. 1979 yılında ABD Kongresi tarafından gerçekleştirilen bir diğer soruşturmada, CIA'in Kennedy suikastında parmağı olduğuna dair teoriyi destekleyecek herhangi bir kanıt bulunamadığı bildirilmişti.
Ancak kamuoyu, Amerikan tarihini değiştiren bir suikastın, hem de Soğuk Savaş'ın en sıcak günleri yaşanırken, elinde postayla siparişi ettiği bir tüfekle tek başına hareket eden sorunlu bir genç adam tarafından işlendiğine inanmakta halen zorlanıyor. Amerikalılar yıllardır kitaplarla, filmlerle, belgesellerle "O gün ne oldu?" sorusunun yanıtını bulmaya çalışıyor. Hal böyle olunca JFK suikastı yaklaşık 60 yıldır hem saygın tarihçilerin hem de komplo teorisyenlerinin gündeminden düşmüyor.
ABD Ulusal Arşivler ve Kayıtlar İdaresi, geçtiğimiz hafta içi, konuyla ilgili 1500 adet gizli belgeyi yayımlayarak, suikastın üzerindeki sır perdesinin aralanması yönünde bir adım attı. Arşiv belgelerinde kamuoyunun suikasta yönelik fikrini kökünden değiştirebilecek yeni bilgiler olduğunu söylemek mümkün değil ama hem tarihçilerin hem de komplo teorisyenlerinin tarihin bu tozlanmış sayfalarını heyecanla karşıladıklarını söyleyebiliriz.
Aslına bakılırsa belgelerin yaklaşık 1 yıl kadar önce yayımlanması planlanıyordu. Ancak Başkan Joe Biden, koronavirüs pandemisini gerekçe göstererek, bu adımı geciktirdi. Bir ay kadar önce bir erteleme daha geldi ve nihayet 15 Aralık günü, belgeler kamuoyuyla paylaşıldı.
Belgelerle ilgili dikkat çekici detaylardan biri, daha önce açıklanacağı bildirilen bazı dokümanların gizliliğinin Aralık 2022'ye kadar korunacak olması. Belgelerin üzerindeki gizliliğin uzaması komplo teorisyenlerinin ekmeğine de yağ sürüyor.
ABD Kongresi, 1992 yılında aldığı bir kararla suikastı soruşturan Warren Komisyonu'nun tüm belgelerinin 2017 itibarıyla kamuya açılmasına da karar vermişti. Ancak Trump yönetimi FBI'ın ve CIA'in kaygılı mesajlarının ardından "geri döndürülemez bir zarar" ihtimalinin altını çizerek yüzlerce belgenin kamuoyuyla paylaşılmasını engelledi. Buna rağmen o dönemde 2800 belge daha gün ışığına çıkmıştı.
Ulusal Arşivler'den yapılan açıklamada, suikastla ilgili kayıtların yüzde 90'ından fazlasının şu an herkes tarafından erişilebilir hale getirildiği belirtildi.
Son yayımlanan belgelerin Amerikan kamuoyunun Kennedy suikastına dair fikrini değiştirip değiştiremeyeceği soru işareti. Ancak belgelerin içeriğinde oldukça çarpıcı bazı detaylar ilk günden öne çıktı. Biz de bu detayları sizin için derledik...
LEE HARVEY OSWALD, SUİKASTTAN ÖNCE KGB AJANLARIYLA GÖRÜŞTÜ
CIA'in bir belgesine göre, JFK'in suikastçısı Oswald, Başkan'ı öldürmeden birkaç ay önce Meksika'nın başkenti Mexico City'de Sovyetler Birliği'nin istihbarat kurumu KGB'den bir ajanla görüştü.
Daily Beast'in aktardığı belgede, "Mexico City'de dinlenen bir telefon görüşmesine göre, Lee Oswald, 23 Eylül tarihinde oradaki Sovyetler Birliği Büyükelçiliği'ni ziyaret etti ve Konsolos Valeri Vladimiroviç ile görüştü" ifadeleri yer alıyor.
Dönemin CIA Direktörü Tennent Bagley'in imzasını taşıyan belgede, Oswald'ın 1 Ekim günü aynı büyükelçiliği bir kez daha aradığını ve kırık dökük bir Rusçayla kendini tanıttığı da belirtiliyor.
Belgeye göre, telefona çıkan SSCB diplomatına "Merhaba, ben Lee Oswald" diyen suikastçı şöyle devam etti: "Geçen cumartesi sizin oraya geldim ve bir konsolosla konuştum. Washington'a bir telgraf çekeceklerini söylemişlerdi. Ben de yeni bir şey olup olmadığını merak ettim. Ama o konsolosun adını hatırlamıyorum."
Konuşmanın transkriptine göre, KGB ajanı Valeri Vladimiroviç Kostikof, Oswald'a, "Henüz ellerine bir şey geçmediğini söylüyorlar" diye yanıt verdi.
Oswald, "Herhangi bir şey yapmışlar mı?" diye sordu.
Kostikof da "Evet bir talep gönderildiğini söylüyorlar ama henüz herhangi bir cevap gelmedi" dedikten sonra telefonu kapattı. (CIA belgelerinde Kostikof, sabotajlardan ve suikastlardan sorumlu 13'üncü Bölüm'ün bir üyesi olarak geçiyor.)
Bu konuşmadan birkaç gün sonra 3 Ekim tarihinde Oswald, Teksas-Meksika sınırını bir otomobille geçerek ABD'ye döndü. Bagley'nin bu mesajı gönderdiği tarih ise 23 Kasım 1963'tü. Bir gün öncesinde Oswald hakkındaki iddianame açıklanmıştı.
SUİKASTTAN BİR YIL ÖNCE GELEN İSİMSİZ TELEFON SOVYETLERİN KENNEDY'NİN ÖLDÜRÜLMESİNİ FİNANSE EDECEĞİNİ SÖYLEDİ
Kennedy suikastından bir yıl önce, kimliği belirsiz bir kişi, Avustralya'daki ABD Büyükelçiliği'ni arayarak Sovyetler Birliği'nin, Başkan'ı öldürecek kişiye 100.000 dolar vereceğine dair bir uyarıda bulundu. Ancak New York Post'un aktardığına göre, bu uyarının haberi CIA'e hiç ulaşmadı.
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 1964 tarihli bir yazışmasında şu satırlar yer alıyor:
"Canberra'ya ulaşıldı, 23 Kasım tarihindeki telefon görüşmesinin ve 15 Ekim 1962'deki aramanın tüm detayları istendi. CIA'in 1962'teki telefon görüşmesine dair geçmişe bir bilgisi olmadığı da unutulmamalı."
CIA belgelerine göre, suikasttan iki gün sonra başka bir kişi arayıp Kennedy suikastını Sovyetler'in finanse etmiş olma olasılığını bildirdi. Bu kez aranan kişi ABD Donanması'nda görevli bir ataşeydi.
22 Mayıs tarihli belgede, "Bu birey, istihbaratla ilgili çok sayıda konudan konuşurken, Sovyet hükümetinin Başkan Kennedy suikastını finanse etme olasılığına da değindi" deniyor.
Belgeye göre arayan kişi Polonyalı olduğunu söyledi, Canberra'daki Sovyetler Birliği Büyükelçiliği'nde şoförlük yaptığını belirtti. CIA ajanları bu kişinin bir yıl önceki ihbarı yapan kişi olduğuna inanıyordu.
Ancak CIA yetkilileri önemli bir detayın altını çiziyordu: "Avustralyalı yetkililer, bunun bir telefon şakası olduğunu düşünüyordu." Dahası Avustralya istihbaratı, Rus Büyükelçiliği'nde çalışmakta olan bir Polonyalı bulamamıştı.
FIDEL CASTRO CIA'İN SORUŞTURMASINDA ÇOK GENİŞ BİR YERE SAHİPTİ
ABD'li istihbarat yetkilileri, Oswald'ın Mexico City'de bulunan Küba Büyükelçiliği'ni ziyaret etmesi nedeniyle suikastta Küba'nın parmağı olup olmadığına dair kapsamlı bir soruşturma yürüttü. Elçiliğin Meksikalı çalışanlarından biri Meksika makamlarında gözaltına alındı ve sorgusunda, "Oswald'ın kendisini bir Komünist ve bir Castro hayranı ilan ettiğini" söyledi.
Ancak bu teori daha sonra geçerliliğini kaybetti. Çünkü, ABD Dışişleri Bakanı'na gönderilen bir yazıya göre, Nikaragualı bir adam Oswald'ı büyükelçilikte gördüğüne dair yalan söylediğini itiraf etmişti. Adam amacının "ABD'nin Castro'nun devrilmesini sağlayacak şekilde olaya müdahil olmasını sağlamak" olduğunu söylemişti.
CIA ayrıca Associated Press'te yayımlanan bir röportajın da Oswald'ı etkilemiş olabileceği ihtimali üzerinde duruyordu. Oswald'ın New Orleans'ta yaşadığı dönemde, yerel bir gazetede Fidel Castro'yla yapılmış bir röportaj yayımlanmıştı. Röportajda Castro, ABD'nin Küba'ya saldırması ve üst düzey isimlerine suikastlar düzenlemesi halinde karşılığını alacağını belirtiyordu.
"Sadece Gizli Kişiler İçin" olarak sınıflandırılmış bir başka CIA belgesinde ise, kurumun Fidel Castro'ya yönelik suikast planları ana hatlarıyla anlatılıyordu. CIA bu iş için Küba'da bağlantıları bulunan yeraltı suç örgülerinin kullanılabileceğini öne sürüyordu.
Belgelerde ayrıca FBI'ın mafyanın tanınmış isimlerinden Santo Trafficante Jr. ve Sam Giancana gibi isimleri izleme ve soruşturma çabalarına dair raporlar da bulunuyor. Bu mafya babalarının isimleri sık sık Kennedy suikastıyla ilgili komplolarla birlikte anılıyordu.
Yayımlanan 1500 adet belge arasında Kennedy suikastı dışındaki konularda da dokümanlar var. Bunların en başında da 1960'ların karşı istihbarat çalışmalarıyla ilgili olanlar geliyor. Soğuk Savaş tarihiyle ilgili olanların dikkatini çekecek bu dokümanlar kapsamında, Mexico City'deki Küba ve Sovyetler Birliği büyükelçiliklerini izlemek için kullanılan, ekipmanlar ve personele dair sıkıcı denebilecek kadar çok ayrıntı yer alıyor.
2017'DE YAYIMLANAN BELGELERDEN DETAYLAR
Dallas Polisi, Oswald'ı koruyamadı
FBI Direktörü J. Edgar Hoover tarafından kaleme alınan bir belgeye göre, büro Dallas Polisini Oswald'a yönelik bir ölüm tehdidi konusunda uyardı ancak polis koruma konusunda başarısız oldu.
Hoover, 24 Kasım 1963'te, "Dün gece Dallas'taki ofisimizi arayan sakin sesli bir adam, Oswald'ı öldürmek üzere kurulmuş bir organizasyonun parçası olduğunu söyledi. Derhal Emniyet Müdürü'ne haber verdik, o da bize Oswald'ın dikkatle korunacağına dair güvence verdi. Bu sabah Emniyet Müdürü'nü tekrar aradık ve yine aynı güvenceyi aldık ama söylenen yapılmadı" ifadelerini kullanmıştı.
SSCB "sorumsuz" ABD'nin füze fırlatmasından korkuyordu
FBI belgelerine göre, Sovyetler Birliği, Oswald'ı "kendi ülkesine ve başka hiçbir şeye sadakati olmayan nevrotik manyak" olarak görüyordu. Sovyet yetkililer Kennedy suikastının sağcı bir darbe ya da JFK'nin halefi Lyndon Johnson tarafından kurulmuş bir komplo olabileceğini düşünüyor, lidersiz kalan ABD'de sorumsuz bir generalin SSCB'ye füze atabileceği endişesini yaşıyordu.
Küba'da mutluluk hakimdi
ABD Temsilciler Meclisi üeyeri 1978'de incelemeler için Havana'ya gittiklerine Castro, Amerikalı milletvekillerine ülkesinin suikastla bir ilgisi olmadığını söyledi. Ama CIA belgelerine göre, 1963'te Küba'nın ABD Büyükelçisi, ölüm haberini memnuniyetle karşılamıştı.
Oswald suikasttan önce aranıyordu
FBI'ın Dallas birimi Ekim 1963'te Oswald'ın izini bulmaya çalışıyordu. Küba'daki kaynaklardan gelen bilgiler sonucu Oswald dikkati çekmiş, Dallas ekibi bilgilendirilmişti. Suikastın gerçekleşmesinden önceki günlerde FBI Oswald'ın yerini tespit etmek için çalışmalar yürütüyordu.
Ruby'nin Dallas polisiyle arası iyiydi
Jack Ruby, Oswald'ı öldürdükten birkaç gün sonra FBI'ın muhbirlerinden birinin yazdığı raporda, Ruby'nin konsomatrislerin çalıştığı bir gece kulübünü işlettiği, Dallas polisinin bu mekâna kesinlikle karışmadığı söyleniyordu. Ama muhbir Ruby'nin Oswald'ı öldürmesine şaşırmıştı. Daha ziyade ".22 kalibrelik bir silahla bacağından vurup dikkat çekmesini beklediğini" belirtiyordu.
FBI ilk andan itibaren komplo teorilerinden kaygılıydı
Hoover, 24 Kasım tarihli mesajında, "Oswald'ın gerçek suikastçı olduğuna dair kamuoyunu ikna edebilmemiz için bir şeyler ortaya koyma konusunda endişelerim var" diyordu.
CIA'in çok sayıda suikast planı vardı
CIA birçok ülke liderine, özellikle de Castro'ya karşı suikast planları yapıyordu. Diğer suikast adayları Kongo lideri Patrice Lumumba ile Endonezya Devlet Başkanı Sukarno'ydu. Küba, Dominik Cumhuriyeti, Kongo, Kuzey ve Güney Vietnam gibi birçok yerde Komünizm karşıtı faaliyetlerin yürütülmesi için gönderilen binlerce dolarlık nakit, malzeme ve silah desteğinin faturaları da belgeler arasında yer alıyordu.
Bir İngiliz gazetesine suikast önceden haber verilmişti
Cambridge Evening News isimli bir yerel gazetenin muhabirine JFK suikastından bir süre önce gelen isimsiz bir aramada "Büyük haberi duymak istiyorsan ABD Büyükelçiliği'ni ara" denmişti. Başkan'ın ölüm haberi duyulduktan sonra muhabir polisi, polis de MI5'ı arayarak bilgi verdi. MI5'ın yaptığı incelemede, isimsiz arama ile JFK'in vurulması arasında 25 dakikalık bir fark olduğu tespit edildi.