Güncelleme Tarihi:
İşte 5 soruda Hersh’ün London Review of Books’ta çıkan yazısı.
1- Bu iddia ilk ne zaman gündeme geldi?
Seymour Hersh, Suriye’deki 21 Ağustos saldırısını rejimin değil, muhaliflerin yaptığını ilk kez 19 Aralık 2013’te yazdı. “Kimin sarini” başlıklı makale, yine London Review of Books’ta çıktı. Hersh, o yazısında saldırıdan aylar önce hazırlanan Amerikan istihbarat raporlarına göre ABD’nin Aralık 2012’de terör örgütü kabul ettiği rejim muhalifi El Nusra Cephesi’nin kimyasal silah üretme kapasitesine sahip olduğunun anlaşıldığını ama Amerikan Yönetimi’nin 21 Ağustos saldırısını incelerken bunu göz ardı ettiğini iddia ediyordu. İşi Türklere uzandırması ise 6 Nisan 2014 tarihli makalesinde oldu. “Kırmızı Hat ve Gizli Hat (kaçakçılık hattı)” başlıklı yazısında, ABD’yi Suriye’de savaşa çekmek, böylece Esad’ın devrilmesini hızlandırmak isteyen Türkiye’nin bir “false flag” (başkası yapmış süsü verilen eylem) operasyonu tasarladığını iddia etti. Buna göre Türk istihbaratı önce kendisine yakın El Nusra mensuplarına kimyasal silah sağladı. Sonra da El Nusra’nın düzenlediği saldırıya, bunu rejim yapmış süsü verdi. Böylece Obama’nın Suriye’de belirlediği kırmızı çizginin aşılmasını sağlayıp Amerikalıları savaşa çekmeye çalıştı.
2- İddianın temeli ne?
Somut bilgilere dayanmıyor. Hersh, Amerikalıların 21 Ağustos saldırısından sonra Suriye’yi vurmaya karar verdiklerini ama saldırıyı Türklerin yaptığını “telefon dinlemeler ve diğer verilerle” tespit ettiklerini savunuyor. Hersh’e bu konuda bilgi veren “eski yetkililer” de isimlerini açıklamıyor. Bunun dışında 27 Mart’ta internete sızan Türk Dışişleri’ndeki gizli Suriye toplantısına ilişkin bilgiler de var. Sızan kasette Hakan Fidan’ın Başbakan’la konuştuğu yazılmış. Maddi hatalar var yani.
Ancak yine de yazıyı yazan kişi Amerikalıların Vietnam’da yaptıkları My Lai (1969) katlimanını ve Irak’taki Ebu Garip Cezaevi’nde (2004) işledikleri işkence suçlarını ortaya çıkaran gazeteci.
3- ABD’nin yazıya ilk tepkisi ne oldu?
Beyaz Saray Sözcüsü Caitlin Hayden soru üzerine Hürriyet’e yolladığı açıklamada haberi yalanladı: “Sayın Hersh’ün, sadece adı açıklanmayan kaynaklara dayanan ve Suriye’deki 21 Ağustos kimyasal silah saldırısıyla ilgili tamamen asılsız sonuçlara varan son hikâyesini gördük. Bu konuda Sayın Hersh’ün veri doğrulayıcısına da Ulusal İstihbarat Direktörü Sözcüsü Shawn Turner ve Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Caitlin Hayden tarafından on-the-record olarak verileri çürüten açıklamalar gönderilmişti.” Shawn Turner da, Libya’dan gönderilen silahlar ve kimyasal silah saldırısından başkalarının sorumlu olabileceği iddialarıyla ilgili şunları söyledi: “21 Ağustos’ta meydana gelen kimyasal silah saldırısından sadece ve sadece Esad Rejimi sorumlu olabilirdi. İstihbaratın saklanması ya da değiştirilmesi çabaları olduğu yönündeki iddia tek kelimeyle yanlıştır. ABD’nin Libya üzerinden başkalarına silah sağladığı fikri de aynı şekilde.”
4- ABD’nin, Suriye’yi vurmaya karar vermişken olayda Türklerin parmağı olduğunu görüp son anda vazgeçtiği iddiası?
Beyaz Saray adına Caitlin Hayden şöyle cevap verdi: “Başkan’ın Suriye’de bir harekâta girişmek için 2 Eylül 2013’ü ordumuza son tarih olarak emrettiği tamamen uydurmadır. Başkan’ın 31 Ağustos 2013’te halka seslenişinde söylediği gibi askeri saldırı emri verme yetkisine sahip olsa bile ulusal güvenliğimize doğrudan ve acil bir tehdit bulunmadığından tartışmayı Kongre’ye taşımak, doğru olduğuna inandığı şeydi. Yaptığı da bu oldu ve 10 Eylül’de Kongre liderlerlerinden güç kullanma yetkisine ilişkin oylamayı ertelemelerini istedi. Böylece Suriye’nin kimyasal silahlarının ortadan kaldırılmasıyla sonuçlanacak diplomatik yolu takip edebilecektik.”
5- Ya Türkiye ve ABD arasında Suriye konusunda uzun süredir var olan farklılıklar?
Hersh’ün eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Tom Donilon’ın Washington’daki bir Türkiye uzmanına anlattıklarına dayanarak aktardığına göre 16 Mayıs 2013’te Obama ile Beyaz Saray’daki Kırmızı Oda’da yedikleri yemekte Erdoğan, ABD’nin kırmızı çizgisinin aşıldığını anlatması için o gün odaya Suriye’deki kimyasal silah dosyasıyla gelen Hakan Fidan’a söz veriyor. Obama “Biliyoruz” deyip Fidan’ın sözünü kesiyor. Erdoğan Fidan’a bir kez daha söz veriyor. Obama bir kez daha “Biliyoruz” deyip kesiyor. Erdoğan bunun üzerine parmağını Obama’ya sallayarak “Ama kırmızı çizginiz aşıldı” deyince de, Obama Fidan’ı gösterip “Suriye’de radikallerle neler yaptığınızı biliyoruz” diyor. Hersh’ün bahsettiği farklılıklardan en önemlisi işte özellikle dünyanın her yerinden Türkiye’yi kullanarak Suriye’ye giden cihatçılar meselesiydi. Ve Türkiye ile ABD arasında, bu konu yakın zamana kadar uzun süre tartışma konusu olmuştu. Ama Yönetim’den üst düzey bir yetkili, Hürriyet’e Türkiye’nin bu konuda da geçen Eylül’den beri olumlu adımlar attığını teyit etti.