Güncelleme Tarihi:
Daha yılını doldurmadan belirli bir kitleye kendini kabul ettirmiş bir lokanta Pera. Ofis binalarıyla çevrilmiş olmasına rağmen akşamları da kalabalık. Türk sahiplerinin lokal ve dekorasyon için iki milyon dolar yatırım yaptığı söyleniyor. Modern dekorasyonu, çapraz mini barları dikkati çekiyor. Meze olarak börek, çoban salatası ve çiğ köfte ısmarladıktan sonra mönüdeki 'günün balığı'ının ne olduğunı soruyorum: ''Garson Kevin'' Levrek, porsiyonu 42 dolar.'' yanıtını veriyor. New York standartlarına göre pahalı bir fiyat bu. ''Türkiye'den geliyor.'' diyor Kevin. Pahalı ama kalkıp gidecek değiliz, içkimizi yudumlarken. Az sonra 'uçan balık' masamıza geliyor. Lezzeti New York balıkçılarında satılan benzerlerinin tadında. Pasaport sormak mümkün olmadığı için yemeğe başlıyoruz.
Pera'yı eleştirmeye niyetimiz yok. Hele Serendipity restoranında hazırlanan bir tatlının Guinness Rekorlar Kitabı'na geçtiğini duyduktan sonra. Pırlanta takılı altın kasede 14 ülkeden gelen kakoalarla yapılan çikolata tatlısının fiyatı 25 bin dolar. Tatlı üstüne 5 gramlık altın tozu serpiştirilmiş. Altın kaşıkla servis yapılıyor. Müşteri tatlıyı bitirdiğinde kaseyi de kaşığını da eve götürme hakkına sahip. Sevgilisine gösteri yapacak hovardalara müjde.
New York giderek yerkürenin en pahalı kenti unvanını pekiştirmeye devam ediyor. Fiyat artışı yalnızca Pera gibi yeni lokantalarda değil, giyim-kuşamdan, alışveriş ve emlak sektörüne kadar hemen her yerde. Amerika sathında yüzbinlerce ev son altı ay içinde faiz artışları nedeniyle haraç-mezat satılıyor, New York bu gelişmenin dışında kalan tek kent. Diğer ilçelerde apartman satışları düşerken Manhattan'da emlak fiyatları geçen yıla kıyasla yüzde 25 artışa ulaşmış. Şehrin zengin kesimi paranın modası geçiyor gibi gözü kapalı para harcıyor.
Bir dergide yakın geçmişin çocuk yıldızı ikiz Mary-Kate Olson'ın taşıdığı siyah derili çantanın fiyatını görünce ''Bu kadarı da olmaz.'' diyorum. Fendi markalı krokodil çanta 50 bin dolar. Kelle koltukta İspanyol Harlem'de kokain satıcılarının peşine düşen bir polisin veya ilkokul öğretmeninin yıllık maaşından fazla. Fendi'ye telefon edip ayrıntılı bilgi istediğimde ''O model kalmadı, daha ufak olanı 37 bin dolar. Elimizde bir kaç tane var.'' cevabını alıyorum.
Ama en büyük paraların el değiştirdiği alan gayrimenkul sektörü. Kimyasal maddeler, medya ve iletişim holdingi ''Access Industries''in sahibi Leonard Blavatnik Manhatta'ın göbeğindeki The Mark Oteli'nde üç katlı (tripleks) bir apartmana 150 milyon dolar ödemiş. Bina tepesinde restorasyon planı yapılan üç katta halen 25 banyo, 23 yatak odası bulunuyor. Forbes dergisine göre 7.2 milyar dolar servetin sahibi Blavatnik Rus kökenli bir Amerika'lı. Tripleks alışıyla bir New York rekoru kıran milyarder sanayici en garantili yatırımı emlak sektöründe görüyor. Son 10 yılda arka arkaya satın aldıkları arasında geçen yıldan bu yana Manhattan'ın 64'üncü sokağında 50 milyon dolara ev, Fifth Avenue'de 27 milyon dolara bir daireyi de bina portföyüne dahil etti. Sanayicinin Londra'nın Kensington semtindeki evinin değeri ise 120 milyon dolar.
Farklı sektörlerde servet yapanların emlaka yönelik merakı New York'un ileri gelen otellerinde apartman satışlarını da hızlandırdı. Bu piyasada rakamlar akıl durduran yükselme içinde. Hollywood filmlerinin çekimine sahne olan popüler The Plaza oteli 500'e yakın suite ve odasını daireye çevirip satışa sürdükten sonra The Mark gibi ünlü The Pierre Oteli'de aynı yolu tuttu. Pierre'de Central Park'a bakan en yüksek fiyatlı dairenin fiyatı 70 milyon dolar.
Manhattan adasında yaşayan zenginlerin astronomik harcamalarına göz attığımızda 25 bin dolarlık tatlı, 50 bin dolarlık çantanın fiyatı pek yüksek görünmüyor. Gene de 42 dolarlık levrek benim bütçem için fazla.