Güncelleme Tarihi:
TikTok son yılların en popüler sosyal medya mecralarının başında geliyor. Bu popülerlik sayesinde yakın zamanda TikTok kaynaklı birçok ilginç de haber dünya basınında gündem oldu. Ancak bu haberlerin hiçbiri birazdan okuyacaklarınız kadar tüyler ürpertici değildi.
Her şey Ekim 2000'de başladı. Bir cinayet soruşturması yürüten Pakistanlı yetkililer, Karaçi şehrinde bir mumyanın karaborsada 11 milyon dolara satışa çıkarıldığını öğrendi. Mumyayı satan kişi Ali Ekber isimli bir İranlıydı.
BBC'nin 5 Ağustos 2005 tarihli haberine göre, adı Ali Ekber olan bu kişi, sorgusu sırasında asıl sahibi bir Pakistanlı olan mumyanın Belucistan eyaletinin Ketta şehrinde bir evde olduğunu söyledi.
Polis eve baskın yaptı ve mumyayı alarak Karaçi'ye getirdi. Burada mumya incelenmek üzere bulunan Ulusal Müze'ye götürülerek ülkenin en önemli arkeologlarından Profesör Ahmed Hasan Dani'ye teslim edildi.
PERS PRENSESİ RODUGUN'UN MUMYASI MI?
İlk izlenim çok ilgi çekiciydi: Mumya Mısır'dakine benzer ahşap bir lahitte yatıyordu. Lahdin üzerinde çivi yazısı ifadeler, antik Perslerin yazıları ve Zerdüştlük inancının tanrılarından Ahura Mazda'nın ("bilge efendi") oymaları bulunuyordu. Kafasında altından bir taç, yüzünde bir maske, göğsünde ise üzerinde "Ben büyük Kral Kserkses'in kızıyım. Mazereka beni koruyor. Ben Rodugun'um" yazan bir plaka bulunuyordu. Atlas Obscura'nın aktardığına göre, eğer bu yazılanlar doğruysa mumya bir Pers prensesine aitti ve tam 2600 yaşındaydı.
@IntoThePortal1 @AstonshngLegnds a potential fun topic for your investigation in a future show; The Persian Princess Mummy Case. A woman is mummified and possibly murdered! pic.twitter.com/cZYpDZWgxP
— Matt Drew (@MattDrew86) October 30, 2018
Bu oldukça ilginç bir durumdu zira o güne kadar Perslerden kalan böyle tarihi eserlere hiç rastlanmadığı gibi İran ve çevresinde Mısır benzeri mumyalama işlemlerinin yapıldığına dair de hiç kanıt yoktu.
Bu arada mumya İran'la Pakistan'ın arasının açılmasına neden oldu. İran Kültür Mirası Kurumu mumyayı kendi kraliyet miraslarının bir parçası olarak ilan edip hak iddia etti. Hatta Pakistan iade etmezse, İnterpol'ü devreye sokma tehdidinde bulundu. Afganistan'da o dönemde iktidarda olan Taliban rejimi de "Mumya Afganistan'da bulunmuş olabilir" şüphesini ortaya atarak olaydan pay elde etmeye çalıştı.
BASKINDAN 7 AY ÖNCE ABD'YE GÖNDERİLDİ
Bu esnada Amerikan Archeology dergisi mumyayla ilgili bir detayı daha ortaya çıkardı. Derginin Ocak/Şubat 2001 sayısındaki "Özel Rapor: Pers Prensesi'nin Destanı" başlıklı yazıda, mumyanın sahte olabileceği ihtimali ilk kez ortaya atıldı. Bu makale bile tek başına oldukça ilginç detaylar içeriyordu. Anlatıldığına göre, bir başka iş için derginin ofisini ziyaret eden ünlü arkeolog Oscar White Muscarella, Karaçi'deki baskından 7 ay önce mumyanın fotoğraflarını görmüş ve gerçek olamayacağına karar vermişti.
Makaleye göre; kimliğini açıklamayan New Jersey'deki bir temsilci, Metropolitan Sanat Müzesi'nde görevli olan Muscarella'ya mumyanın dört adet fotoğrafını göndermişti. Fotoğrafları inceleyen Muscarella, mumyanın göğsündeki plakada yazılı metin için, önemli bir üniversitede çivi yazısı uzmanı olarak görev yapan bir meslektaşından yardım istemişti.
Söz konusu uzmanın yaptığı inceleme de Muscarella'nın şüphelerinin haklılığını ortaya koymuştu. Zira bu metin İran'ın batısında Behistun'da bulunan ünlü Kral Darius yazıtından bir parçaydı. MÖ 522-486 yılları arasında hüküm süren Darius'un başarılarından bahseden bu yazıt MÖ 520-519 yıllarında tamamlanmıştı. Bir başka deyişle MÖ 600'den kalma olduğu iddia edilen bir mumyanın göğsünde buradaki yazının yer alması imkansızdı.
Yazıdaki gramer hatalarını da göz önünde bulunduran uzman "1930'lardan daha eski olamaz" sonucuna varmıştı. Bu rapordan memnun olmayan New Jersey'deki temsilci, ahşap lahitten bir parçayı karbon tarihleme testine göndererek aşağı yukarı 250 yıllık olduğu sonucunu elde etmişti.
ASIL KORKUNÇ GERÇEK DAHA SONRA ORTAYA ÇIKTI
Derginin makalesi "Pers Prensesi belki sahte, belki de üzerine sahte Pers detayları eklenmiş gerçek bir Mısır mumyası..." satırlarıyla biterken Pakistan'da da çalışmalar sürüyordu. Bilgisayarlı tomografi taramaları, kimyasal testler ve karbon tarihlemesi ile mumyanın gerçek mi sahte mi olduğu araştırılıyordu.
Bu süreçte bilim insanları, bedenin öldüğünde 21 yaşından daha büyük olması gereken bir kadına ait olduğunu tespit etti. Kadın öldükten sonra iç organları alınmış, karın boşluğu toz gibi bir maddeyle doldurulmuştu. Bu maddelerin modern çağda kullanılan karbonat ve sodyum klorür (sofra tuzu) olduğu anlaşıldı.
Ocak 2001'de İranlı uzmanlar Karaçi'yi ziyaret ederek ve mumyanın üzerinde İran'da kullanılan deterjanların ve petrokimyasalların izlerini keşfettiler. Ayrıca göğüs plakasındaki yazıyı da inceleyerek "yazan kişinin İran dili ve yazısı konusunda çok bilgili olmadığı" sonucuna vardılar. Lahitteki kurşun kalem izlerini de hesaba katarak mumyanın sahte olduğunu ilan ettiler.
Son sözü Nisan 2001'de Pakistan Ulusal Müzesi Küratörü Esma İbrahim söyledi. 11 sayfalık bir rapor hazırlayan İbrahim, mumyanın sahte olduğunu dünyaya duyurdu.
Ancak daha da korkunç olan bir şey vardı: Söz konusu kadın bedeni 1996'da ölmüş muhtemelen İranlı birine aitti ve bir cinayetten şüpheleniliyordu. Uzmanlar, kadının küt bir objeyle vurulma sonucu boyun kırılmasından öldüğünü tespit etmişler ancak bunun kazara mı kasti mi olduğu konusunda kesin bir sonuca varamamışlardı. Ama yine de İbrahim'in raporu cinayet ihtimalini yok saymıyor hatta yüksek görüyordu.
Her ne kadar mükemmel olmasa da kadını bu şekilde mumyalamak çok zor bir işti ve birçok alanda uzmanlık gerektiriyordu. Bu nedenle sahte mumya operasyonunun çok büyük olduğu tahmin ediliyordu.
KİM BU KADIN?
Peki kadın kimdi? Sahte mumyayı büyük bir operasyonla hazırlayan kişi ya da kişiler, kadını sırf bu nedenle mi öldürmüşlerdi yoksa bir mezar hırsızlığı da mı söz konusuydu?
Pakistan polisi kadının boynunun ve çenesinin kırılmış olmasından hareketle bir soruşturma başlattı. Karaborsada tarihi eser kaçakçılığı yapan birçok kişi sorgulandı ancak bir sonuç elde edilemedi.
Diğer yandan kısa bir süre önce İran, Pakistan ve Taliban arasında paylaşılamayan mumya, sahte olduğu anlaşılınca ortada kaldı ve 2002’de Pakistan'da faaliyet gösteren Edhi Vakfı’na gönderildi.
Kimsesizlerin ve kimliği belirsiz kişilerin, Müslüman adetlerine uygun biçimde toprağa verilmesi gibi hayır işleriyle uğraşan vakfın sözcüsü Rizvan Edhi, 2005’te BBC'ye yaptığı açıklamada, "Artık kimse bu konuyla ilgilenmiyor" derken, kadının cenaze törenini ve toprağa verilmesini kendilerinin üstlendiğini açıkladı. Edhi, "Bu mumyayı 3 yıldır morgumuzda saklamak bize yüz binlerce rupiye mal oldu" dedi ve cenazenin bir ay içinde toprağa verilmiş olacağını söyledi.
Diğer yandan İnterpol mumyanın ilk sahibi olduğu iddia edilen İranlıyla ilgili soruşturmayı sürdürürken, bölgede iki kadın mumyasının daha aynı şekilde karaborsada satıldığı ve 3-4 milyon dolar civarında bedellerle alıcı bulduğu öğrenildi. O mumyaların akıbeti bugün halen bilinmiyor.
NEDEN YENİDEN GÜNDEM OLDU?
Peki 20 yılı aşkın bir zaman önce yaşanan bu olaylar neden yeniden gündem oldu? O sorunun cevabı da en başta bahsettiğimiz TikTok meselesinde yatıyor. TikTok'un sevilen hesaplarından Mystery Team Inc. geçtiğimiz pazar günü bu mumyadan bahsedince inanılmaz ilgi topladı.
Maggie Stabile ve Kayla Van de Bunt'ın hazırlayıp sunduğu suç ve komedi temalarını birleştiren Mystery Team Inc'in "Pers Prensesi" bölümü bir günden daha az sürede 1,4 milyon görüntülenmeye ulaştı ve 361 bin beğeni aldı. Beğeni sayıları haber yazıldığı sırada 500 bine ulaşmış görüntülenme ise 2 milyonu bulmuştu. Sayılar sürekli artmaya devam ediyor.
Görünen o ki dergi makalelerinden belgesellere oradan da sosyal medyaya uzanan bu hikayede kurbanın adını asla öğrenemeyeceğiz. Ama hikayesi daha uzun yıllar dilden dile yayılacak.