İklimstar Gore’a bir Oscar bir Nobel2000’de başkan seçilemeyen Al Gore, küresel ısınmaya karşı kampanyasıyla Oscar’ın ardından bir de Nobel kazanarak siyaset üstü bir mertebeye yerleşti.
DÜNYADA bu yıl "Gore’sel Isınma" vardı. 1993 yılından 2001’e kadar ABD Başkan Yardımcılığı yapan Al Gore, 2000’deki başkanlık seçimlerinde George W. Bush’a yenilince, küresel ısınmanın bayraktarlığına soyunarak kendisini yeniden keşfetme yoluna gitmişti.
Altı yıl boyunca pek umursanmadı. Komedi dizilerinde, hatta çizgi filmlerde bile Al Gore’a deli muamelesi yapıldı. Amerikan sokaklarında "Kıyamet yaklaşıyor" diye ortalığı velveleye veren evsiz meczuplara benzettiler onu. Tá ki sinemanın gücü kendisini gösterene dek. Kendi deyişiyle "iklim krizine" dikkat çekmeye çalıştığı "An Inconvenient Truth" (Uygunsuz Gerçek) filmiyle En İyi Belgesel Oscar’ını etkileyici bir nutukla kabul etti.
İstanbul da dahil, Avrupa’dan Güneydoğu Asya’ya geniş bir coğrafyada küresel ısınma konferansları veren Gore artık "Sera Gazı Teolojisinin Papası" diye anılıyordu. Ama en büyük ödülü olan Barış Nobel’ini de kazanınca, artık siyaset üstü, tartışılmaz bir konuma oturdu. Bernard Shaw’un ardından, hem Nobel, hem Oscar alan ikinci insan oldu.
Gore, Nobel’i, BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli ile paylaştı. Yıl sonuna doğru, Gore’un ABD Başkanlık yarışına son anda gireceği tartışıldı durdu. Fakat artık ulusal siyaseti aştığının farkında olan İklimstar, Beyaz Saray’ı elinin tersiyle itti. En azından şimdilik.
Tek adam PutinRusya lideri Putin, Moskova’yı yeniden dünya gücü haline getirdi, 2008’de muhtemelen veliahdını Kremlin’e seçtirip yoluna başbakan olarak devam edecek.
RUSYA Devlet Başkanı Vladimir Putin, 1999’un son gününde başladığı görevindeki son yılında iktidarının zirvesini yaşadı. İç politikada Sovyet tipi otoriter bir tarz benimseyip, seçilmiş bir devlet başkanı olarak yetkisini en uç sınırlara kadar genişletti. Muhalif liderler veya Batı ajanı olduğu öne sürülen isimler, yurtdışında bile olsalar ya öldürülerek, ya da akıl hastanelerine kapatılarak etkisiz hale getirildiler.
Putin, bu baskıcı siyasete rağmen karizması sayesinde halkı üzerinde öyle bir büyülenme yarattı ki, doğal kaynaklar sayesinde ekonominin serpilmesinden zaten memnun olan Ruslar, istikrarı, demokrasiye tercih ettiler.
Putin, dış politikada "Soğuk Savaş retoriğini" geri getirdi. Şubat ayındaki Münih konuşmasıyla başlayan ABD’ye meydan okuma eğilimi, uzun menzilli nükleer bombardıman uçaklarının Avrupa sınırlarında gezdirilmesine kadar vardı. ABD, Doğu Avrupa’ya füze savunma sistemi yerleştirmeyi planladığını açıklayınca, Putin, Avrupa Konvansiyonel Silahlar Kısıtlama Antlaşması’ndan (AKKA) çıkarak tepkisini gösterdi; İran’dan Kosova’ya bütün uluslararası meselelerde tavrını Batı’ya zıt bir şekilde koydu.
Görev süresi 2 Mart’ta dolacak olan Putin, yerine Dimitri Medvedev’i halef gösterdi. Rus liderin 2008’de bu kez başbakan olarak Rusya’yı yönetmesi bekleniyor. Putin’i yılın adamı seçen Time’ın yazdığı gibi, "Putin, dünyayı şekillendiren insanlardan biri. Ama iyi, ama kötü yönde..."
Chavez’in kızıl-yeşil ittifakıVenezüella’nın sosyalist dönüşümcü lideri Chavez, İran lideri Ahmedinejad ile antiemperyalist eksen oluşturdu, hasta Castro’nun başucundan ayrılmadı.
VENEZÜELLA Devlet Başkanı Hugo Chavez için 2007 yılı, ülkesini sosyalist bir devlete dönüştürmek yolunda hem zafer, hem de bozgunlarla doluydu. Ancak Chavez’in dünya siyasetinde ABD karşıtı söylemiyle sivrilişi özellikle dikkat çekti. Öyle ki ülkesinin zaman dilimini bile "antiemperyalist" olacak şekilde ayarlayıp saatleri yarım saat geri aldırdı.
Chavez’in bu yılki yükselişi, şüphesiz petrol fiyatlarının ani artışı sayesinde oldu. Eski bir paraşütçü olan asker Chavez, petrol üreticisi ülkesinin kasasına akan bu fazladan parayı eğitim ve sağlık gibi alanlardaki sosyal programlara yatırdı. Petrol sektörü ve medyayı devlet tekeline aldı.
Chavez, kendisini iktidara getiren yoksul kitlenin oyuna güveniyordu. Ancak devlet başkanlarının görev süresine yönelik kısıtlamayı kaldıran ve kamu mülkiyetini genişleten anayasa reformu önerisi kılpayı farkla reddedilince şok yaşadı.
Hasta yatağındaki Küba lideri Fidel Castro’nun baş ucundan ayrılmayan "kızıl gömlekli" Venezüela lideri, Mahmud Ahmedinejad’ın İran’ının başı çektiği ABD karşıtı bir eksen oluşturmaya çalıştı. Petrol fiyatlarının yüksek kalacağı tahmin edilen 2008’de de Chavez’in sosyalist dönüşümü sürdürmesi bekleniyor.
Amerikan Çarkozy ABD hayranlığı yüzünden "Bush’un yeni finosu" diye anılan Sarkozy, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı Akdeniz Birliği’ni 2008’de hayata geçirmeye çalışacak.
NICOLAS Sarkozy, Fransa İçişleri Bakanlığı’ndan Elysee Sarayı’na bir çıktı, pir çıktı. Sosyalist rakibi Segolene Royal’i mayıs ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde eze eze yenen Sarkozy, haziranda da meclisi ele geçirdi. Tüm yetkileri elinde toplayınca, "Çarkozy" diye anılır oldu.
Sosyal devlet politikalarının getirdiği ekonomik yükten halkı kurtaracağını vaat ediyordu. Serseri diye tanımlandığı işsiz göçmen gençlerine karşı sert tutumu, sonbaharda birçok Fransız şehrinde banliyö ayaklanmalarına neden oldu. Çok kültürlü kabinesiyle bunları bastırdığı gibi, zıtlaştığı sendikaları da dize getirmeyi bildi.
Cumhurbaşkanı olunca, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı tutumunu yumuşatması bekleniyordu, ama artık imtiyazlı ortaklıktan bile bahsetmemeye, Akdeniz Birliği’ni dayatmaya başladı. Libya diktatörü Muammer Kaddafi’ye Paris’in ortasında çadır kurdurması eleştirildi, eski sömürge Cezayir’e yaptığı gezi sorgulandı.
Özel hayatındaki tarzı, sportif yaşamı ve iletişim üslubuyla Washington’daki mevkidaşlarını andırdığından "Amerikan Sarko" lakabını da aldı. ABD’ye yakınlığı yüzünden "Bush’un yeni finosu" diye bile anıldı. Karısı Cecilia’dan ayrılıp kendisini eski süper model Carla Bruni’nin kollarında buldu. Üstelik Bruni’yi "first girlfriend" olarak ön plana çıkaracağını da yıl sonundaki Mısır gezisinde gösterdi.