Güncelleme Tarihi:
Kuzey Denizi'nde minik bir ada olan Helgoland, bugün hem bir turist cenneti hem de rüzgâr türbini endüstrisinin merkezi olarak biliniyor. Ancak adacık, bir zamanlar öyle büyük bir tehdit olarak kabul ediliyordu ki dev bir imparatorluğun hedefi haline gelmişti.
Heligoland olarak da bilinen Helgoland, stratejik olarak önemli bir konumda. Almanya'nın kuzeydoğu kıyısına yaklaşık 30 mil (48 kilometre) uzakta bulunan ada, tarih boyunca Dan kralların ve Alman düklerin gözbebeği oldu.
Adanın adının "kutsal toprak" anlamına geldiği iddia ediliyor. Bu iddianın temelinde antik çağlarda burada Germen bereket tanrıçası Nerthus'a tapınılması yatıyor. Yüzölçümü 2,5 kilometrekareyi bile bulmayan ada, çoğu zaman anakaradan görünmüyor ve Almanya'nın tek açıktaki adası kabul ediliyor. Yaklaşık 1.200 kişinin yaşadığı adanın en yakın komşuları ise çeyrek mil uzaklıktaki daha küçük ve insansız adacıklar.
FRANSIZLARA KARŞI PAZARLIK MALZEMESİ OLARAK KULLANILDI
1807 yılında Napolyon Savaşları sırasında İngiltere, Avrupa'yı denizden abluka altına alıp Helgoland'ı Danimarka'dan koparmayı başardı. İngilizlerin amacı aslında Helgoland'ı savaşta tarafsız bir ülke olan Danimarka'ya karşı bir pazarlık malzemesi olarak kullanmak ve Danları Fransa'ya karşı yanlarına çekmekti. Ancak nihayetinde İngiltere, Helgoland'ın hâkimi haline geldi.
Ne var ki yüzyılın sonlarına gelindiğinde Helgoland, Britanya Amiralliği'nin gözünde önemini kaybetmişti. 1890 yılında yapılan bir anlaşma doğrultusunda, Helgoland, Almanlara verildi. Karşılığında Hint Okyanusu'nda bulunan Zanzibar adasının yönetimi de İngilizlere geçti.
Prusya ve diğer küçük Alman devletlerinin birleşmesiyle 1871'de kurulan Alman İmparatorluğu'nun çiçeği burnunda hükümdarı Kayzer 2'nci Wilhelm, ülkesinin topraklarına katılan bu küçük yerleşimi, kaleler ve silahlarla donattı. Wilhelm'in amacı Kuzey Denizi ile Baltık Denizi'ni birbirine bağlayan ve inşaatı 1895 yılında tamamlanan Kiel Kanalı'nı korumaktı.
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA KIYMETİ ARTTI
Helgoland, İkinci Dünya Savaşı sırasında Müttefik Devletler gözünde bir numaralı tehdit haline geldi. Zira Almanya, Atlantik Savaşı esnasında donanmasını desteklemek için ada üzerinde yeni kaleler ve tesisler inşa etmişti. Ada yer altı tünelleriyle donatılmış, kıyılara ağır silahlar yerleştirilmiş, askeri bir havaalanı inşa edilmiş, Nazilerin denizaltıları için sağlam depolar yapılmıştı.
Ancak Helgoland, 1945 yılına kadar savaşta önemli bir rol oynamadı. O tarihte İngilizler adayı bombalayınca, Almanya, burada yaşayan 2.000 kadar vatandaşını anakaraya tahliye etti.
İngilizler boş kalan adayı işgal etti ve yeraltı tünellerini tehlikeli miktarda artık mühimmatı depolamak için kullandı.
İlerleyen dönemde, Helgoland'ı 20'nci yüzyıldaki Almanya gibi düşmanları için olası bir donanma kalesi olarak görmeye başlayan İngilizler, iki yıl sonra başlarına bela olan bu adadan sonsuza kadar kurtulmaya karar verdi.
7.000 TON MÜHİMMAT PATLATILDI
Bunun için Operation Big Bang yani Büyük Patlama Operasyonu'nun hazırlıkları başladı. 18 Nisan 1947 günü, adada depolanmış olan 7.000 tondan fazla artık mühimmat patlatıldı. Söz konusu mühimmat arasında uçaklardan atılan bombalardan gemilerden ateşlenen güllelere pek çok patlayıcı madde bulunuyordu.
Ancak Büyük Patlama Operasyonu herkesin desteğini almamıştı. Hem İngiltere'de hem de Almanya'da patlama sonucu adanın zeminini oluşturan geçirgen kumtaşının parçalanabileceği ve tamamen yok olabileceği endişesi hâkimdi. Özellikle Almanlar, savaş sonrası dönemde İngilizlerin burayı işgal etmeyi sürdürmesini, bir ulusal hakaret olarak görüyordu.
Londra'da bulunan Birbeck Üniversitesi'nde görev yapan tarihçi Jan Rüger'e göre, İngilizler Helgoland'ın tamamen yıkılacağını düşünmüyordu.
Aynı zamanda "Heligoland: Britain, Germany, and the Struggle for the North Sea" (Helgoland: Britanya, Almanya ve Kuzey Denizi Mücadelesi) kitabının yazarı olan Rüger, "Tam olarak ne olacağından emin olamıyorlardı ama iki niyetleri vardı: Birincisi adada kalan askeri tesislerin tamamını yok etmek. İkincisi de hem içeriye hem de dışarıya (özellikle de Almanya'ya) Alman militarizmi geleneğinin sonunun geldiğini göstermek" dedi.
ADA TAMAMEN YOK OLMADI AMA…
Sonuçta, 3,2 kiloton TNT'ye eşdeğer büyüklükte bir patlama meydana geldi. ABD'nin 1985 yılında yaptığı patlayıcı testlerine kadar, Helgoland dünya tarihindeki en büyük nükleer olmayan yapay patlama olarak kayıtlarda kaldı.
Patlama sonrası adada tek bir bina ayaktaydı: Deniz feneri olarak kullanılan bir Alman uçaksavar kulesi. Bunun dışında Helgoland'daki yer altı tünelleri ve diğer askeri tesisler yerle bir oldu.
Rüger, patlama sonucunda adanın şeklinin büyük oranda değiştiğini belirterek, "Ancak Helgoland yerinde kaldı ve savaştan sonra kendilerini fail değil kurban gibi hisseden Almanlar için bir sembole dönüştü" dedi.
'HELGOLAND'IN MUCİZESİ' AYAKTA KALDI
Bugün hâlâ hayatta olan Helgolandlılardan biri, 35 mil uzaktaki Alman sahil kasabası Cuxhaven'da "gök gürültüsü gibi bir gümbürtü" duyduklarını belirtti. 2017 yılında Der Spiegel'e konuşan tur rehberi Olaf Ohlsen, "O anda hepimiz anladık: Heligoland havaya uçurulmuştu" diye konuştu.
Operation Big Bang sırasında 11 yaşında olan ve İngiltere'nin Helgoland'ı Almanya'ya iade etmesinin ardından 1952 yılında adaya dönen Ohlsen, aile büyüklerinin yattığı mezarlığı arayıp bulamadığını belirtti. Ohlsen, "Kiliseyi bile bulamadım. Korkunç bir görüntü vardı" ifadelerini kullandı.
Patlamadan kurtulmayı başaran bir diğer şey de bugün "Helgoland'ın Mucizesi" olarak bilinen kocaman köklü bir dut ağacıydı. Ohlsen, Der Spiegel'e yaptığı açıklamada, ağacın adanın dirençliliğini simgelediğini belirterek, "Bu bizim hayatta kalma irademizin, yeniden başlama irademizin sembolü" dedi.
National Geographic'in "That time the British tried to blow up an island" başlıklı haberinden derlenmiştir.