Güncelleme Tarihi:
CİNAYET NEDEN İŞLENDİ?
Davanın uzun bir geçmişi bulunuyor. Kıbrıslı Türk iş insanı Elmas Güzelyurtlu, 2000 yılında KKTC’deki bankacılık krizinde, sahibi olduğu Everest Bank’ın batması üzerine yanına eşi ve kızını da alarak Kıbrıs Rum yönetimine kaçtı. Kumarhane işleten ve yer altı dünyasıyla da ilişkisi olduğu iddia edilen Elmas Güzelyurtlu, KKTC’de banka batırması nedeniyle yargılanmaktan kurtuldu. 15 Ocak 1005 tarihinde Rum polisi, Elmas Güzelyurtlu, eşi Zerrin ve 14 yaşındaki kızı Eylül’ü, Lefkoşa-Larnaka anayolu üzerinde başlarından vurulmuş olarak buldu.
KKTC POLİSİ SANIKLARI HEMEN YAKALADI
Mafya usulü aile boyu cinayet KKTC’de şok etkisi yaptı. Rum yönetimi ve KKTC’de eş zamanlı soruşturma başladı. KKTC polisi kısa sürede cinayete karışan aralarında Elmas Güzelyurtlu’nun korumalarının da olduğu 8 kişiyi tutukladı. KKTC BM aracılığıyla Rumlardan cinayetle ilgili bilgi ve delilleri istedi. Ancak Rumlar, “Cinayet dosyasını paylaşırsak, KKTC’yi tanımış oluruz” gerekçesiyle adli işbirliğini reddetti. KKTC mahkemesi, 8 zanlıyı delil yetersizliğinden serbest bıraktı.
AİLE TÜRKİYE VE RUMLARA DAVA AÇTI
Elmas Güzelyurtlu’nun ailesi, 2007 yılında hem Türkiye, hem de Kıbrıs Rum yönetimini işbirliği yapmamakla suçlayarak AİHM’e gitti. AİHM, KKTC’nin uluslararası alanda tanınmaması nedeniyle Kuzey Kıbrıs’la ilgili davalarda Türkiye’yi muhatap alıyor.
TÜRKİYE VE RUMLARA ORTAK CEZA
10 yıl süren dava geçen yıl sona erdi. AİHM, Türkiye ile Rum yönetimini insan hakları sözleşmesini ihlal ettikleri gerekçesiyle suçlu buldu ve 8 davacıya ayrı ayrı olmak üzere 8.500 Euro tazminat ödemelerine karar verdi. Taraflar karara itiraz etti.
Dava, AİHM Yüksek Dairesi’ne sevkedildi ve karar duruşması dün gerçekleşti.
KKTC’Yİ TANIMA KAVGASI
Strasbourg’daki davada Güzelyurtlu ailesinin avukatı Alper Alirıza, Rum polisinin, adli bir olayda Türk polisi ile işbirliği yapmasına Kıbrıs sorununun engel olamayacağını belirterek, “KKTC’yi tanımadan da bu işbirliğini yapabilirlerdi, suçlular serbest dolaşıyor” dedi.
Türk hükümetini temsil eden Strasbourg’daki daimi temsilcisi Büyükelçi Erdoğan İşcan ise, Türkiye’nin davayla ilgisi olmadığını belirtti.
Kalabalık bir ekibiyle davaya gelen Kıbrıs Rum yönetiminin avukatı Clare Montgomery ise, Kuzey Kıbrıs’ın Türkiye’nin işgali altında olduğunu, KKTC’yi tanımadıklarını ve Türkiye ile işbirliği yapmak zorunda olmadıklarını savundu. Söz alan Kıbrıslı Türklerin avukatı, Alper Alirıza, Rumların tezlerinin Kıbrıs sorununun bizzat kendisi olduğunu, ancak adli ve insan haklarını ilgilendiren bir davanın, KKTC’nin tanınması ile ilişkilendirilemeyeceğini söyledi. Alirıza Türkiye’nin de geçmişte Titina Loizidu adlı bir Rum kadının mülk davasında sorumluluğunu kabul ettiğini ve benzer örnekler nedeniyle taraf olduğunu ileri sürdü.
AİHM mahkeme heyeti, davadan daha fazla Kıbrıs sorunu ve siyasetin tartışıldığı duruşmayı karar vermek üzere kapattı. Kararın bir ay sonra açıklanması bekleniyor.