Güncelleme Tarihi:
Dünyanın en tanınmış, en ikonik tablolarından biridir Edvard Munch imzalı 'Çığlık'. Popüler kültürde de yeri çok büyüktür. Kimi zaman bir bez çantanın üzerine basılmış halde çıkar karşımıza, kimi zaman bir yapboz olarak. Telefonlarımızdaki emojilere bile kaynaklık etmiştir. Bu kadar göz önünde olmasına karşın 'Çığlık' 117 yıldır bir sır saklıyordu. Bir köşesine kurşun kalemle yazılmış minik notun sahibi çok uzun zamandır aranıyordu. Bilim insanları nihayet bu sırrı çözmeyi başardılar.
Birden fazla versiyonu olan tablonun kopyalarının birinin üst tarafında, ellerini yüzüne götürmüş hayalet adamın kafası hizasına gelen kırmızı gökyüzünün içinde bir yerlerde "Ancak bir deli tarafından yapılmış olabilirdi" diye bir cümle bulunuyor. Sanat tarihçileri 117 yıldır bu cümleyi yazan kişiyi arıyordu. Günümüz teknolojisi sayesinde bu kişinin kim olduğu anlaşıldı.
BİR VANDAL OLMASINDAN ŞÜPHELENİLİYORDU
Norveçli ressam Munch, 'Çığlık'ı ilk kez 1893 yılında sergiledi. Munch, iki arkadaşıyla gün batımında yaptığı bir yürüyüşten esinlenen tablonun ilhamı hakkında günlüğüne yazdığı yazıda, yorulup dinlenmek için bir çite yaslandığında aşağıdaki karanlık fiyorttan "kan ve ateş dilleri" dilleri yükseldiğini gördüğünü belirtmiş ve eklemişti: "Arkadaşlarım yürümeye devam ettiler, ben ise kaygıdan titreyerek orada kalakaldım ve sonsuz bir çığlığın doğadan geçtiğini hissettim."
Kurşun kalemle yazılmış cümle ise tablo ortaya çıktıktan 10 yıl kadar sonra keşfedildi. O dönemde Danimarkalı bir küratör bunu yapanın esere zarar vermek isteyen bir vandal olduğu fikrini ortaya attı. 2008 yılında ise küratör Gerd Woll bu teoriyi benimseyip yaygınlaştırdı ve sanat camiasında bu cümlenin sahibinin kim olduğuna dair tartışma kısmen sönümlendi.
YAZIYI YAZAN MUNCH ÇIKTI
Norveç Ulusal Müzesi'nden küratörlerin bu hafta başında yaptıkları açıklama ise herkesi şaşırttı. Bu Ekspresyonist şaheser 2022'de açılacak bir sergi için hazırlanırken bir kez daha incelendi ve yazan kişinin kimliği ortaya çıktı: Edvard Munch'ün ta kendisi...
Peki bu gerçek nasıl keşfedildi? Küratörler bir kızılötesi kamera yardımıyla tablonun fotoğraflarını çektiler. Bu sayede yazının daha net bir görüntüsünü elde ettiler. Ardından bu yazıları Munch'ün geride bıraktığı binlerce sayfalık notlarla ve mektuplarla kıyasladılar. Sonuç ortadaydı! El yazıları eşleşiyordu, vandal Munch'tü...
Müzenin modern sanatın eski üstatları konusunda uzman küratörlerinden Mai Britt Guleng'e göre, bu sonuca varılabilmesi için bir asırdan fazla zaman geçti zira çok uzun bir süre boyunca sanat tarihçileri Munch'ün biyografisini araştırmaktan yorulmuşlardı. Hatta eski moda bir Norveççeyle yazılmış olan cümleyi araştırma çabasına bile girmemişlerdi.
BAZI İŞARETLER VARDI AMA KANIT YOKTU
Halbuki cümleyi yazan kişinin Munch olabileceğine dair bazı açık ipuçları bulunuyordu. Örneğin birileri bunu gerçekten tabloya zarar vermek için yapsa çok daha büyük harflerle yazardı. Diğer yandan Munch hayattayken bu yazının üzerini boyayıp tabloyu düzeltmeye çalışmadı, bu da yazının orada olmasını sorun etmediğinin bir işaretiydi.
Nitekim yazıyı yazanın Munch olduğunu iddia edenler çıksa da bu fikri destekleyecek kanıtlar bulmakta zorlandılar. Dahası Guleng'e göre hiç kimse Munch'e doğrudan "Bunu sen mi yazdın?" diye sormadı ki sorsa bile yanıt alması mümkün olmayabilirdi. Guleng, "Bunu yaptığında sarhoş olabilir ya da bir duygusal sıkıntı anında olabilir. Sonradan yazdığını hatırlayamamış olabilir" diye konuştu.
Guleng'in Munch'ün yazıyı tabloya ne zaman yazdığına dair de bir teorisi var. 'Çığlık' 1895 yılında o zamanki adı Kristania olan Oslo'da ilk kez sergilendiğinde, bir tıp fakültesi öğrencisi bu resmin Munch'ün aklını kaçırmış olduğunun işareti olduğuna dair bir yorum yapmıştı. Genç öğrenci Munch'ün anormal olduğunu, halüsinasyon eğilimli olduğunu, hastaneye kaldırılıp sanat üretmesine engel olması gerektiğini de savunmuştu. Guleng, bu yorumların Munch'ü eserinin üzerine "Ancak bir deli tarafından yapılmış olabilirdi" cümlesini yazmaya itmiş olacağına inanıyor.
'DELİLİK' MUNCH'UN HASSAS NOKTASI
Munch ve 20'nci yüzyıl sanatı üzerine uzman bir yazar ve küratör olan Jill Lloyd da Munch'ün eserlerini insanlara anlatmak için çok çabaladığını, dolayısıyla bu eleştiriyi çok daha derinden algılamış olabileceğini düşünüyor. Washington Post'a konuşan Lloyd, "Eğer insanlar onun vizyonunu görebilselerdi tablolarını daha kolay anlaşılır bulabilirlerdi. Bu nedenle insanlar deli olduğunu söylediklerinde şoke oluyor ve yaralanıyordu" ifadelerini kullandı.
Araştırmacılar Munch'ün aile geçmişinde zihinsel hastalıklar olmasından dolayı kendisinde de olabileceğinden korktuğunu ve bu nedenle fazlasıyla hassas olduğunu belirtiyor. (Annesi ve ablası Munch 14 yaşına gelmeden ölmüş, babası ve kız kardeşi ise depresyon tedavisi görmüş olan Munch de 1908'de yaşadığı bir sinir krizi nedeniyle hastaneye kaldırılmıştı.)
O kadar ki Munch 40 yıl sonra yazdığı mektuplarda bile söz konusu tıp fakültesi öğrencisinin yanlış varsayımlarla konuştuğunu yazacak kadar bu olaya takılmıştı. Tablolarında hastalık, ölüm ve kaygı gibi konulara değinmenin hastalığın değil sağlığın işareti olduğunu söylüyordu. Bununla birlikte 19'uncu yüzyıl sanat çevrelerinde oldukça yaygın olan başkalarının göremediğini gören "deli dahi sanatçı" konseptini de fazlasıyla benimsemişti.
Guleng'e göre 'Çığlık'ın üzerine yazdığı o cümle de bunun bir sonucu olarak "kimsenin kurallarıyla oynamıyorum" diye yorumlanması gereken ironik bir tavırdı. Guleng, "Aynı zamanda ne kadar kırılgan olduğunu, ne kadar yaralandığını ve kaygılı olduğunu gösteriyordu. Bir şekilde hayatını kendi ellerine alıyor, durumun üzerinde kontrol sağlıyordu" diye konuştu.