10’uncu kurşunu ağzına sıkmış

FRANSA’nın başkenti Paris’in göbeğinde 9 Ocak 2013’te PKK’lı Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in öldürülmesinin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, esrar perdesi hâlâ kaldırılamadı. Pek çok kaynaktan yürütülen bilgi kirliliği kurban ailelerinin de tepkisini çekiyor. Sakine Cansız’ın kardeşi Metin Cansız, Hürriyet’in sorularını yanıtladı.

Cinayetle ilgili balistik raporları size gösterdiler mi? Cinayet tam olarak nasıl gerçekleşiyor?
Evet gösterdiler. Balistik raporları ve olay yeri tespitine göre, Sakine, Leyla ve Fidan aynı silahtan çıkan 10 kurşun ile vuruluyor. Katil önce ablamın kafasına 3 kurşun sıkıyor. Yan cepheden aldığı kurşunlarla yüzü tanınmaz hale geliyor. Sakine o gün aldığı alışveriş çantasını boşaltırken öldürülüyor. Ardından silah hemen yanında oturan Rojbin’e (Fidan Doğan) çevriliyor. O da başından aldığı 3 kurşunla Sakine’nin üzerine devriliyor. Ama Rojbin ‘yapma’ der gibi elini kaldırmış, çünkü yüzük parmağı kopmuş. Yüzünü hafif dönmüş. Ardından Leyla’ya ateş edilmiş. Çünkü Leyla’nın ayağa kalkmaya zamanı olmuş. Yüzükoyun düşmesi de ayakta olduğunu gösteriyor. Anlaşılan o ki katil çok hızlı bir şekilde önce Sakine’yi vurmuş. Ardından hemen yanındaki Fidan’ı, ardından da Leyla’yı vuruyor. Leyla’ya da 3 kurşun sıkıyor. Toplam 9 kurşun. Ama 10’uncu kurşun çok ilginç. Balistik raporları açıkça gösteriyor ki, katil dönüyor ve Fidan’ın ağzına öldükten sonra bir kurşun daha sıkıyor. Bunu yapması çok ilginç. Ve nedenini sanırım katilden başka kimse açıklayamaz. Üç ayrı balistik raporunun ortaya çıkardığı gerçek bu.

Balistik açıdan bütün bu cinayetlerin tek kişi tarafından bu kadar hızlı işlenmesi olanaklı mı?
Evet teknik olarak mümkün. Her şey bir iki saniyede olup bitmiş.

Sakine Cansız neden Kürdistan Enformasyon Bürosu’nda?
Sakine her sabah erken kalkan, sporunu yapan birisiydi. Sabah 05.00’te kalkar koşardı. Enformasyon merkezinde kalması olanaksızdı. Sanırım Fidan’ın isteği üzerine orada kalıyor. Fidan son zamanlarda korktuğunu söylüyor sık sık etrafına.

Soruşturmada sizi rahatsız eden noktalar neler?
Mesela, Sakine’nin çantası yok. Kayıp. Pasaportunun, kimliğinin olduğu çanta yok. Fransız polisi DNA testiyle, parmak izi ile ablamın kimliğini tespit etti. Çantasında bir de sürekli ajandası, günlüğü olurdu. Silah da yok... Bütün bunlar garip şeyler... Cinayetin ardından olay yerine gelen polisler ilk belirlemelerin ardından kapıyı mühürlüyor. Ama 24 saat sonra birisi içeri giriyor ve mührü bozuyor. İnsanın aklına, buranın servisler tarafından mutlaka dinlenmiş olabileceği, birilerinin bu dinleme cihazlarını almış olabileceği geliyor.

Bu soruşturmada Hollanda’daki PKK Gençlik Konferansı (2011) buluşması önemli bir olay. Belki de bütün cinayeti de aydınlığa kavuşturabilir. PKK Hollanda'da Gençlik Eğitim Kongresi'ni toplama kararı alıyor. Kongre öncesi Hollanda polisi operasyon yapıyor. Bu toplantıya Paris’ten Leyla ve Ömer Güney birlikte gidiyor. İkisi de gözaltına alınıyor. Ama daha sonra serbest bırakılıyor. Ben Hollanda’da yaşıyorum. Hollanda yasalarını bilirim. Eğer Hollanda’da kraliçeye bağlı özel timler karadan ve havadan operasyon yapıyorsa bu son derece vahim bir durum demektir. Üstelik istihbaratın Belçika, İtalya ve Alman istihbaratlarından geldiği iddiası var. Bu üç Avrupa istihbaratı Hollanda polisini neden uyardı. Operasyon niçin yapıldı ve hemen arkasından neden serbest bırakıldı. Ömer Güney’in buradaki polis ifadelerinde, “PKK benim düşmanımdır. Apo benim düşmanımdır” diye ifade verdiğini de biliyoruz. Orada bir saldırı istihbaratı mı aldılar? Niçin bu operasyonu yaptılar? Bu operasyon talimatı ya da 3 ülke istihbaratından gelen bilgiler mutlaka resmi kanallarla gelmiştir. Bu resmi yazışmalar açıklanırsa bu gerçek de ortaya çıkar. Ama bu ana kadar bu yapılmadı.

Öyle birine asla güvenmezdi

Gönül ilişkisi deniyor. Para için deniyor. Böyle bir ipucu var mı?
Aşk hikayesi vs... bunlar bu cinayetin boyutu karşısında küçük kalır. Paraya gelince, Sakine hiçbir zaman para ilişkilerine giren bir isim olmadı. Ömer Güney’in ajan olduğundan soruşturmayı yürütenler neredeyse emin. Zira son olarak, cinayetten bir gün önce, Villiers le Bel derneğindeki 300 küsur kişinin üyelik formlarının fotoğrafını çektiği ortaya çıktı. Kendisi de bunu kabul etti. Ömer Güney iddia ettiği gibi masum biri değil. Bu giderek daha da netleşiyor. Ben Sakine’yi iyi biliyorum. Ve eğer çok güvendiği birisi Ömer Güney ile resmi işlemlerini yap demeseydi, Sakine asla böyle bir tipe güvenip onunla gitmezdi.

O zaman?
Yüzlerce insanla görüştüm, yüzlerce iddia ortaya atıldı. Bence bu paralel devlet denen güçlerle istihbarat birimleri ile ilgili. Birden çok ülke ve istihbarat servisi bile bu işin içinde olabilir. Barış sürecini de hedef alan bir eylem olabilir. Abdullah Öcalan ile görüşmelerin yoğunlaştığı, barışın ilan edileceği bir dönemde bu yapılıyor. Bana göre, Öcalan bu cinayetin Türkiye ayağıyla ilgili açıkladığından daha fazla bilgi sahibi. Eğer Öcalan’a bunun mevcut devletin yapmadığı yolunda belge gösterilmese görüşmelere devam kararı almazdı. Ablama, Fidan’a ve Leyla’ya sıkılan kurşunlar Türk ve Kürt halkının kardeşliğine sıkılan kurşunlardır. Ölümleri barışı engellemek isteyenlerin işi bana göre. Ama bu 3 kadın barışın sembolü olacaklar.

Türkiye hayli zor bir dönemden geçiyor. Hükümetin barış sürecini yürütebileceğine inanıyor musunuz?
Bence Erdoğan barış sürecini hâlâ götürecek güce sahip. Dağdakiler de umutlu. Sadece temkinli gitmek istiyorlar. Bence barış hâlâ mümkün.