Güncelleme Tarihi:
Esad rejimi ve müttefiklerinin 3 Şubat’ta kuşatma altındaki Nubbul ve Zehra köyleriyle bağlantı kurmasıyla Halep şehri ile kuzeyde Türkiye sınırı arasındaki kritik ikmal hattı kesilmişti. Bu olayı izleyen günlerde Afrin’den harekete geçen SDG güçleri, muhaliflerin elindeki Miniğ Hava Üssü, Tel Rıfat ve Şeyh İsa ilçelerini ele geçirmiş, Azez ve güneydoğusundaki Mare kasabasına yaklaşmıştı. 10 soruda Azez krizinde son durum şöyle:
1- Azez’in düşmesi Türkiye için niye önemli?
Azez civarında 110 bin sivil nüfus ve Türkiye’nin de çoğuna destek verdiği 7 bin savaşçı var. Kürtler Azez’e girerse bu insanlar Türkiye’ye akın edecekler. Ankara ilave mülteci yükü yüzünden bunu istenmiyor. Ama bundan daha önemlisi, Esad rejimine karşı savaşan grupların bölgeden silinmesini, ayrıca Suriye’nin doğusundaki Sünni bölgelere erişiminin kapanmasını istemiyor.
2- ABD, YPG’ye verdiği desteği kesme tehdidiyle Kürtlerin ilerleyişini durduramaz mı?
Orası biraz karışık. Azez koridorunda ilerleyenler Afrin Kürtleri. YPG çatısı altındalar. Diğer Kürt kantonları Kobani ve Cezire’ye erişimi olmayan, yaklaşık beş senedir kuşatma altındaki bölgede diğerlerinden farklı bir yapıdalar. Suriye’nin Washington’daki eski diplomatlarından, şimdi ABD yönetimine danışmanlık yapan “Halk Değişim İstiyor” örgütünün kurucusu Bassam Barabandi, bunu “Batıdaki Afrin Kürtleri, doğudaki Kamışlı Kürtlerine göre daha eğitimli, daha zengin, ve Arap kültürüne daha yakındırlar” diye açıkladı.
3- Afrin Kürtlerinin Esad rejimiyle ilişkileri nasıl?
Yine Barabandi’ye göre Esad rejimi, geçmişte Kamışlı Kürtlerine kimlik kartı vermezken, Afrin Kürtlerine kimliklerini dağıtmıştı.
4- YPG bölünür mü?
Hayır öyle bir ihtimal pek yok. Farklılıklara rağmen Kamışlı’dakiler de Afrin’dekiler de aynı ideolojik altyapıya sahip.
5- Koalisyon ile nasıl bir işbirliği?
IŞİD’e karşı ABD öncülüğündeki koalisyonun yürüttüğü Doğal Kararlılık Operasyonu’nun Sözcüsü Amerikalı Albay Steve Warren, Mare’nin hemen güneyinde IŞİD’in tuttuğu bölgeye ulaşan Afrin Kürtlerine geçen hafta “hava desteği vermeyi düşündüklerini” söyledi. Warren’ın Kürtlerin ilerlemesiyle ilgili yaptığı, “Afrin Kürtleri batıdan doğuya ilerleyerek rejim güçlerinin kuzeye daha fazla yürümelerini engellediler” yönündeki sözleri de, önemli bir ayrıntı. Zira bu açıklama Obama’nın YPG’ye ilerlememe çağrısı yaparak sergilediği retoriğin ötesinde Washington’ın taktik anlamda Kürtlerin ilerleyişine çok soğuk bakmadığını da gösteriyor. Çünkü ABD’yi asıl endişelendiren Esad rejiminin ilerleyişi.
6- Rejimle Kürtler arasında bu konuda bir ihtilaf mı var?
İhtilaf yok. Bu noktadan sonra rejimin Kürtlere rağmen yukarı çıkmalarının yolu kalmadı. Çünkü o bölgenin Kürtlere bırakılması kararını aslında rejimi de ayakta tutan, tüm dengeleri değiştiren Ruslar verdi.
7- Kürtler bunun karşılığında Ruslara ne verdi?
8- Türkiye’nin bu yaşananlar karşısında yapabileceği bir şey var mı?
Konuşulan, Kürtlerin Azez’e girmelerinden sonra Türkiye’nin bölgeden kaçmaya çalışacak 110 bin kişiyi Suriye’de bekletebileceği ihtimali. Ankara’nın bunu uluslararası toplumu Azez üzerinde bir güvenli bölge yaratılması konusunda harekete geçirmek için deneyebileceği düşünülüyor.
9- ABD bu tehlikenin farkında mı?
Azez’de tahmin edilen gelişmeler gerçekleşirse kriz Obama’yı da içeride çok sıkıştıracak. Özellikle de İsrail’le son dönemki yakınlaşmasının Türkiye’ye Kongre’de büyük bir destek sağladığı dikkate alınırsa. Tel Aviv-Ankara diyaloğu başladığından beri, İsrail lobisinin güçlü olduğu Kongre’den bunun işaretleri gelmeye başladı. Türkiye’yi öne çıkaran, Suriye’de İran’a yakın bir pozisyonda bulunan Kürtlere tepki içeren yeni bir dil oluşuyor.
10- Somut örnek var mı?
Washington’daki İsrail lobisinin en büyük destekçilerinden, South Carolina Senatörü Lindsey Graham’in cumartesi günü Hürriyet’e yaptığı açıklamalar bunu kanıtlıyor: “Mevcut strateji işlemiyor. Hiçbir zaman işlemedi. IŞİD’i bu şekilde yok edemeyiz. Suriye Demokratik Güçleri Rakka’yı özgürleştiremeyecek. Bence sahadaki başarıları fazla büyütülüyor. Ben bölgesel bir yaklaşım, IŞİD’i yok etmek için aynı bayrak altında ABD liderliğinde çalışan bölgesel bir güç görmek isterim. Türk ortaklarımızın üzerine fazla gitmememiz lazım ama bana kalırsa YPG güçlerine fazla güvenerek Türkiye’nin üzerine fazla sert gidiyoruz. Türk hükümeti umarım seçim yılında olduğumuzu aklında tutar. Belki yeni yönetim yeni bir stratejiyle gelir. Şam’ı İran’a bırakamayız. IŞİD’i kara gücü olmadan yenemeyiz.”