Paylaş
Dün bu köşede sekizinci Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal'ın Balmumcu'daki villasına geçen yıl düzenlenen garip soyguna yer verdik.
Özetle, ‘‘Hırsızlar evde belge aramış olmasınlar. Buldularsa devlet sırrı niteliği taşıdığı bilinen bu belgelerin içeriği neydi?’’ sorusuna yanıt aradık.
Bu yazı üzerine çok sayıda ihbar geldi. İsminin gizli tutulmasını isteyen eski bir görevli, çok çarpıcı bir iddiayı dile getirdi.
Madem, Hacettepe Üniversitesi'nin açıkça yalanlamasına karşın merhum Turgut Özal'ın cesedinden alınan kanın peşine düşecek kadar şüpheciyiz, bu iddiayı tartışmanın da kimseye zararı dokunmaz.
***
Eski görevlinin tanıklığına göre, merhum Turgut Özal daha başbakanlığı döneminde önemli bir soruşturma sırasında müfettişleri devletin istihbarat merkezine kadar ulaşacak ölçüde güçlü yetkilerle donattı.
Ve söz konusu müfettişler, soruşturma sırasında elden geçirdikleri kapsamlı dosyaların bir kopyasını Özal'a teslim ettiler.
Bu dosyalar, 1989 yılında Turgut Özal'la birlikte Çankaya Köşkü'ne taşındı. Turgut Özal tarafından kurulan bilgisayar sisteminde depolandı.
Özal'ın vefat ettiği gece bu özel arşiv Köşk'ü terk etti. Nitekim Milliyet'ten Şeref Oğuz'un 12 Nisan 1996 tarihli villa soygunundan sonra yazdığı haberde yer alan, ‘‘Erhan Göksel, Özal'ın öldüğü gün oğlu Efe'nin aralarında çok sayıda video, ses kasedi ve bilgisayar disketinin bulunduğu paketleri Balmumcu'daki eve taşıdığını belirtti’’ ifadesi yalanlanmadı.
Eğer doğruysa, bu bilgi ve belgeler Özal Ailesi'ne herkesi şaşırtan o eşsiz dokunulmazlık zırhını armağan etti.
***
Aktardığımız iddia eski tarihli. Ama iddia sahibinin bir sözü, bu bilgiyi sizlerle paylaşmamıza yol açtı:
- Özal'a bilgi sızdıran müfettişler hâlâ görevde... Hatta yakın tarihin en önemli soruşturmalarından birisini yürütüyorlar.
Tüm ısrarımıza rağmen iddia sahibi suçladığı müfettişlerin ismini vermekten kaçındı. Biz de namusuna inancımız tam olan teftiş camiasını kırmak pahasına bu iddiayı isimsiz yayımlamak zorunda kaldık.
Çünkü devletteki bilgi ve belge kaçağının ne kadar korkutucu boyutta olduğu ortada. En gizli devlet sırrı sayılan MİT raporları on yıl arayla gündem belirliyor, özel yaşam bilgileri işportada dolaşıyor.
Bu yüzden, merhum hâkim Akman Akyürek'in arşivinin kaderi herkesi ilgilendiriyor. Araştırmacı kişiliğiyle tanınan Akyürek, üç kritik komisyonda görev aldı. Faili meçhul cinayetler, hayali ihracat ve Susurluk ilişkileri hakkında bilgi ve belge topladı.
Zamansız ölümü özel arşivini sahipsiz bıraktı. Son günlerde çelişen gazete haberleri bu arşivin akıbetiyle ilgili ciddi kuşkuları gündeme getirdi. Çünkü bazı haberlere göre, Akyürek'in arşivini tuttuğu bilgisayar ‘‘bazı güçler’’ tarafından sabote edildi, tüm bilgiler kayboldu.
Ama diğer bazı yazarlar, bilgisayardaki bilgilerin bu işlemle silinemeyeceği kanısında...
Eğer Akman Akyürek'in arşivi hâlâ duruyorsa, mutlaka yetkili kişilere teslim edilmeli. Yanlış ellere geçmemeli.
Paylaş