Denktaş ve Klerides hangi konuda anlaştılar

AYNI günde aynı kentin, ayrı iki mahallesinde iki ayrı devletin iki cumhurbaşkanı ile görüştük.

BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın sunduğu planın hiçbir maddesinde anlaşamadıkları söylenen liderler bir konuda anlaşmışlar.

Üstelik anlaşmanın püf noktası bu konu. Masrafları kim karşılayacak?

Mesele şu. Diyelim ki anlaşma sağlandı. Anlaşmadan doğacak sorunları gidermek ve hukuki düzenlemeyi hayata geçirmek için para gerekiyor.

Bu parayı kim verecek?

Mülkiyet sorunlarının çözümü için gerekli tazminatların bulunması, toprak düzenlemeleri nedeniyle yerlerinden edilecek olan insanlar için yeni yerleşim ve iş olanaklarının sağlanması, rehabilitasyon programlarının hayata geçirilmesi için milyonlarca dolar gerekli.

Denktaş, görüşmeler sırasında, bu paranın nereden bulunacağını sormuş. Çünkü Annan planında bir netlik yok.

BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Alvaro De Soto bu soruya ‘‘Biz Rumların vereceğini tahmin etmiştik’’ yanıtı verince Klerides atılmış, ‘‘Ne münasebet!’’

Bunu Denktaş anlattı. Ama daha önce görüştüğümüz Klerides de aynı şeyi söyledi.‘‘Anlaşmada öngörülen tazminatlar için gerekli para dışarıdan sağlanmalı. Rauf ile bu konuda aynı görüşteyiz. Biz ödeyemeyiz. Bu ekonomimize çok ağır yük getirir.’’

* * *

ASLINA bakarsanız, anlaşmazlık noktalarında da tam bir anlaşma mevcut. İki liderin tavrı da yıllardan beri aynı. Statüko korunsun.

Klerides, statükoyu koruyarak Avrupa Birliği yolunda rahat adımlarla ilerliyor. Kuzey'in ‘‘Doğu Almanya’’ modeli temelinde ‘‘iltihak’’ edebileceği hesapları yapılıyor.

Denktaş ise, günün birinde Avrupa'nın kendisine gelip ‘‘Ne istiyorsun?’’ diye sormak zorunda kalacağını hesaplıyor.

‘‘AB, ekonomimizi Rumların seviyesine çıkartmak için bizimle temas kurarsa, ilişki güçlenir. Anlaşmaları bizimle yapmış olur. O zamana kadar da Türkiye'nin üyeliği yoluna girmiş olur’’ diyor Denktaş.

Klerides'i dinlerken bir şey dikkatimi çekiyor. Her şey onun aklına Denktaş'ı getiriyor. ‘‘Zayıflamışsınız’’ diyorum, ‘‘Rauf da çok zayıfladı’’ diye yanıt veriyor mesela.

* * *

KIBRISLI Türkler de Rumlar da çözüm istiyor. Ama beklentiler çok farklı.

Rumların bilincinde kuzey Kıbrıs bir ütopya ülkesine dönüşmüş. Terk edilen topraklara ait anılar ve öykülerle büyümüş çocuklar. Ellerinden alınan bir masal ülkesi yaratılmış. ‘‘Orası o kadar güzelmiş ki. Evimiz, bahçelerimiz çok güzelmiş. Buradan da güzel. Dönüp yerleşmek istiyorum. Çözüm istiyorum ama dönüş özgürlüğümü kısıtlayan Annan planını beğenmiyorum’’ diyor Lefkoşa sokaklarında karşılaştığımız genç kız.

Kıbrıslı Türkler ise ‘‘Ankara'dan gelen direktiflere uymak zorunda olan bir kalabalık’’ muamelesine isyan ediyor. ‘‘Satılmış vatan hainleri’’ formatına kırılıyorlar. Sorunlarının ciddiye alınmasını istiyorlar. Geleceklerini görebilmek için çözüm kapısının aralanmasını bekliyorlar.

Türkler yarınlarını arıyorlar.
Yazarın Tüm Yazıları