Demokrasi Türkiye’den başladı

ABD Başkanı ne demişti? ‘‘Irak operasyonu ile birlikte Ortadoğu'ya demokrasiyi getireceğiz.’’

İşte geliyor. Demokrasi Türkiye'den geliyor. Hem de ABD yöntemiyle ‘‘tepeden inme’’ değil tabandan.

Türkiye Millet Meclisi'nin kararı tam da ABD'nin istediği gibi, halk iradesinin demokratik tecellisi.

Eminim AKP'li milletvekillerinin dün en çok istedikleri şey muhalefet sıralarında olmaktı.

Çünkü tezkereyi savunanların bile, inanmadıkları bir şeyi savunmak zorunda oldukları belliydi.

* * *

MECLİS kararı AKP'yi zor durumda bıraktı. Bu, takiye kültürünün derin izlerinden kaynaklanıyor.

Savaşa karşı görünüp savaş kararı almak zordur. Amerika'dan korkmuyoruz derken yarın maaşlarınızı alamadığınızda ne olacak sorusunu milletvekillerinin önüne atmak yakışıksızdır.

Uluslararası meşruiyet koşulunu öne sürüp BM kararı gecikince bu kez meşruiyeti MGK'da aramak tuhaftır.

O da olmayınca uluslararası meşruiyetin var olup olmadığına Meclis'in karar verebileceğini savunmak kurnazlıktır.

AKP'nin en aklı başında milletvekillerinden dün Meclis'te yaptığı meşruiyet savunması çok tehlikeli bir anlayışa yol açacak nitelikteydi. Kapusuz'a göre, uluslar arası meşruiyete fazla önem vermek başımızı ağrıtabilirdi. Çünkü biz bazı işerimizde Kıbrıs gibi, askerin Kuzey Irak'ta sıcak takibi gibi konularda uluslararası meşruiyete kıstaslarına pek uymuyorduk.

Bu yüzden, Amerkikan askerlerinin Türk topraklarına girmesini gerektirecek koşulların oluşup oluşmadığına BM değil Meclis karar verebilirdi.

Sanki tezkerenin esas amacı BM kararlarının uygulanmasının sağlanması değildi.

Özeleştiri desem, özeleştiri değil. İhbar desem tabii ki o da değil. Olsa olsa bir çaresizlikti. İnanmadığını savunma zorunluluğundan gelen çaresizlik.

Üstelik de, tek taraflı harekete geçeceğini uzun zamandır tekrarlamasına rağmen ABD Başkanı Bush bile Güvenlik Konseyi'ni bir türlü baypas edemezken.

* * *

ULUSLARARASI meşruiyete şimdi, her zamankinden daha çok ihtiyaç var. ABD Başkanı Bush ‘‘savaşın engellenmesi için Irak'ın silahsızlanması yetmez. Saddam Hüseyin rejiminin de değişmesi lazım’’ demeye başladı.

Oysa, 21 Ekim'de ‘‘Saddam'ın BM kararlarını tam olarak yerine getirmesi Irak'ta rejimin değiştiği anlamına da gelecektir’’ diyordu.

Dünden beri dünya bunu konuşuyor. Washington'un hedefleri ile BM kararlarının hedefleri farklılaşıyor. Bu o kadar tehlikeli bir gidişat ki, Washington ile birlikte hareket eden Kanada Başbakanı Cretien bile karşı çıktı. ‘‘Rejimleri değiştirmeye başlarsak, nerede duracağız? Buna kim karar verecek? Bugün Saddam, yarın kim? Önceliği kim belirleyecek?’’ dedi.

Bu soruyu bizim de sorma hakkımız yok mu? Washington bu askerleri neden buraya göndermek istiyor? BM kararlarının uygulanmasını sağlamak için mi yoksa Saddam rejimini devirip, sonra Ortadoğu'nun çehresini değiştirmek için mi?

Şimdi uluslararası meşruiyet aranmayacaksa ne zaman aranacak?

Ama Meclis kararının mimarı aslında Washington'dur. Siz bakmayın hükümet liderlik gösterseydi de kendi başına topraklarını askere açma kararını alabilseydi diyenlere. Tek adamlı Arap ülkeleri bile kolay kolay Amerika'nın her istediğini yerine getiremiyorlar.

Meclis'in kararı, tüm halklar gibi Türk halkının da tehdit ve ültimatomlardan hoşlanmadığının göstergesidir.
Yazarın Tüm Yazıları