Değişimin sonsuz gücü

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Dünyanın tek gerçeği, kesintisiz bir biçimde devam eden değişimdir. Ve meydana gelen her değişim esnasında büyük bir enerji açığa çıkar.

Maddenin yapısı sürekli bir değişim içindedir. Bu değişim kimi zaman gözle görülecek kadar belirgin olduğu gibi çoğunlukla farkına varılamayacak kadar yavaş meydana gelir. Canlı ya da cansız madde olmasının hiç önemi yoktur. Taş, su, toprak benzeri aklınıza gelebilen ve değişmez gibi görünen hemen her şey hem biçimsel hem de özellikleri açısından değişim sürecinin bir parçasıdır. Canlıların tümü bu değişim yasasının etkisi altındadır.

Örneğin, suyun üç halini düşünün. Sıvı halden buharlaşıp gaz haline dönüşürken bir enerjinin açığa çıktığını hepimiz biliyoruz. Ya, yanma olayı. Çeşitli yanma biçimleri vardır ve tamamı büyük bir enerji oluşturur. Bilinen yanma olayının yani bir odunun, kömürün ya da benzeri nesnelerin düpedüz yanmasının dışında bitkilerin karbondioksidi oksijene dönüştürürken bir çeşit yanma olayı meydana gelir. Ve bunun benzeri kimyasal dönüşümler esnasında çok çeşitli enerjiler açığa çıkar.

Evet, varlığın devamlılığı bu değişimlere bağlıdır, denebilir. Değişimin kesintisiz devam etmesiyle birlikte dünyanın varlığı da devam eder.

İnsanın hayatı bu değişimlere bağlı olduğu halde varlığını sürdürebilmesi için bütünlüğe ihtiyacı vardır. Düzen ve bütünlük içinde bulunabilmek insanın hem sağlığı hem de başarısını ciddi boyutlarda etkileyen en önemli unsurdur.

Hem düzen ve bütünlük içinde bulunup hem de değişimin içinde bulunmak olmayacak bir durum gibi gözüküyorsa da insan pratik hayatının içinde düzenliliğinin ne kadar farkındaysa değişimin de o derece farkında değildir. Ve farkında olmadan değişimin süreci içinde ilerler.

Değişim bazen farkında olmadan kişinin hem bütünlüğünü hem de düzenini alt üst edebilir. Çünkü, az önce belirttiğim gibi değişim büyük bir güçtür ve ani değişimlerin açığa çıkardığı enerji kişinin net biçimde farkına varabileceği boyutlardadır.

Tabii bunun sonucunda kişinin hayatı da alt üst olabilir. Çünkü, o güne kadar farkına varmadığı değişimle yüz yüze gelmiştir.

Kişinin bütünlüğünü koruyabilmesi ve düzenliliğini sürdürebilmesi için değişimin farkına varması, anlaması gereklidir. Tabii bunun pek kolay olduğu söylenemez. Fakat kişi dikkatini kendine yöneltmeyi başaracak olursa ve değişimleri gözlemeyi öğrenirse, o zaman değişimin akışını görebilir ve kendi bütünlüğü içinde değişimleri gerçekleştirebilir.

İşte böyle bir anlayış ve kavrayış içine girildiği zaman, değişimler kişinin hayatını tehdit eden bir oluşum olmaktan çıkıp geliştiren ve güçlendiren bir süreç halini alır.

Bütün bunları anlayabilmenin ilk adımı sistemi anlamaya yönelik bir düşünce içinde bulunmaktır. Yani, doğanın doğal sistemini kavramaya yönelik bir düşünce içinde bulunmak.

İnsan, düşünceleriyle çevresini ve kendisini algılar. Doğanın temel prensibinin değişimler yasası olduğunu anladığı zaman değişimleri de kavramaya başlayacak ve bu doğrultuda düşünceleri değişecektir. Böylece hem bütünlüğünü ve düzenini korumayı başaracak hem de değişimin farkına vardığı için yönünü anlayacak ve kendisini var etmeyi başaracaktır, diyorum, Yasemin'ce...






 








Yazarın Tüm Yazıları