Centilmen misiniz?

Güncelleme Tarihi:

Centilmen misiniz
Oluşturulma Tarihi: Kasım 09, 2000 00:00

Süleyman ALASYA‘‘CENTİLMENLİĞİN sürekliliği için 10 yol’’ başlıklı yazıyı okuduktan sonra, kendimi centilmenlik sınavından geçirdim. Sorulara verdiğim yanıtlar, orta halli bir centilmen olduğumu ortaya koydu. Haydi gelin, o yazıdaki centilmenlik kurallarını birlikte tek tek irdeleyelim: 1- Sportmenlik ilkelerini kulüp yönetimi, antrenörler, futbolcular, amigolar ve taraftarlarla gözden geçirmek. Yapan var mı? Yoksa hep kendimizi haklı çıkarıp, karşımızdakini mi suçluyoruz? 2- Kulüp yayınlarında bir sportmenlik köşesi kurup, grup ya da bireysel olarak sportmence davrananların tanıtılacağı bir (Sportmenlik şöhretler salonu) oluşturmak. Kendi sporcusuna centilmenlik ödülü veren kulüp yok. Takımının yararı için kırmızı kart görene ceza verilmez. Gole giden rakibini ceza alanı dışında tekmeleyip indirdin mi, gördüğün kırmızı karta ceza yok. Neden? Takımını kurtardın. Yani ödül. 3- Misafir takım yöneticilerine, antrenör ve amigolara birer, (Hoş geldiniz) mektubu göndermek. Pek yeterli olmasa bile, Göztepe Amigosu İsmail Kocaoğlu ve Altay Amigosu Murat Polatkıran ufak ufak başladı. Ama devamı gelir mi, tartışılır. 4- Taraftarlara üzerinde, (Kulübümüz sizleri sportmence davranışlarımıza yardımcı olmaya davet eder) yazılı birer metin vermek. Vali Alaattin Yüksel, Gençlik Spor İl Müdürü Necati Demir ve Atatürk Spor Salonu Müdürü Güven Görgül bu uygulamayı başlattı. Kulüp yöneticilerimiz. Haydi, buyurun siz de sürdürün. 5- Kulüp amigolarının rakipleri onere edecek bir tezahürat hazırlamasını sağlamak. Aşağılamak, küfür etmek, saldırmak falan varken, ne demek onere etmek? ‘‘Ben o anda rakibi yenmeyi düşünürüm’’ düşüncesi hakim. (Tabii ki bu söylem bana ait değil) 6- Her takmımın soyunma odasına, (Hoş geldiniz) yazıları yerleştirmek. Bilmem ahırdan bozma soyunma odalarının, ilaçlanarak nefes almayı bile engelleyen koridorlarında maça nasıl konsantre olunur. Ya da tuvaleti bozarak, futbolcuların altına kaçırmasını planlamak nasıl bir centilmenlik olur? 7- Sahadaki anonsçunun misafirlere (Hoş geldiniz) anonsu yapması ve bütün seyircilerden rakip takım sahaya çıkarken ayakta alkışlamasını istemesi. Önce, ‘‘Cehenneme hoş geldiniz!’’ pankartıyla korku salmak ve rakip takımın moralini, ‘‘Yuuuuuh’’ çekerek bozmak varken. Mikrofondaki vatandaş, kendi takımı gol atınca, ‘‘Gooooooool’’ diye bağırırken, rakibin golünde sus pus olmak centilmenlik midir? 8- Kulüpler arasında, sportmenliğin ve iyi ilişkilerin geliştirilmesini sağlamak üzere birer (Sportmenlik Komitesi) oluşturulması. Kulüplerimiz vakıf kurar, para bulmak için örgütlenir, şirketleşmek için komite oluşturur, kriz masaları, asgari müşterek yönetimleri kurulur, ama ‘‘Haydi gelin, Sportmenlik Komitesi kuralım’’ dediniz mi, gülerler... Vallahi de, billahi de gülerler. 9- Yarışma boyunca sportmenliği teşvik edecek çağrıların yapılması. Bırakın onu, hakemlerin yaptığı uyarı anonslarından sonra edilen küfürlerden yüzünüz kızarır. Bir saygı duruşunda bile sıçratılan çamurları önlemek için hakemin bir dakikadan önce düdük çaldığını çok gördüm. Şimdi sorun bakalım kendinize, centilmen misiniz? Yoksa, savaş tamtamları çalan, içinizdeki aşağılık kompleksine yenik bir spor cücesi misiniz? Yenilgi sizin için kıyamet, galibiyet zafer ise, bilimselliğe göre siz centilmen değilsiniz. Ben anlamam, yukarıdakileri okuyup, siz karar verin...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!