Bugün bir kurultay varmış

BİR zamanlar İspanyol Başbakanı Gonzales ve bir zamanlar İngiltere Başbakanı Blair.

90’lardan bu yana Avrupa solunun iki önemli ideolojik çıkışı var. İki sosyal demokrat liderin imzasını taşıyan iki çıkış. Avrupa’da solun kendini yenileyen iki çıkışı. İdeolojik anlamda, kişi anlamında.

Gonzales yıllardır ülkesinde süren ETA terörüne karşı dudak ısırtan bir çıkış yapıyor. ETA’nın askeri kanadı hükümetle masaya oturuyor.

ETA’nın siyasal kanadı, İspanyol Parlamentosunda temsil edilen partilerin temsilcileriyle masaya oturuyor. Bizim açımızdan hayal bile edilemeyecek bir ideolojik çıkış.

YOLDAŞTAN ARKADAŞA

Avrupa sosyal demokrat partilerinde klasik bir söylem var. Liderler kürsüye çıkınca, karşıdaki topluluğa "yoldaşlar" diye sesleniyor. Geleneksel bir hitap, klasik bir üslup.

İngiliz İşçi Partisi’nin o kongresinde, 80’lerin sonu, 90’ların başında Blair’i izliyorum. Blair kürsüye çıkıyor ve daha ilk hitabında, "arkadaşlarım" diyor. Gözlerimin önünde, salon şöyle bir gidip geliyor. İlk kez bir sosyal demokrat lider, "yoldaşlarım" demiyor, söylemini değiştiriyor, "arkadaşlarım"...

Blair daha sonra izlediği sosyal piyasa ekonomisi ile Avrupa soluna ideolojik katkısını sürdürüyor.

Alman ve Fransız solunu bir yana bırakıyorum. Bu iki lider, bu iki ideolojik çıkış Avrupa’da sola yeni bir açılım sağlıyor.

SAĞDA YENİLENME

Türkiye’de ise, kendini yenileyen hep sağ. Sol kendini yenilemekte çok geri.

Türkiye’de sağ kendini kişi ve ideolojik olarak sürekli yeniliyor. Demirel, Özal, Mesut Yılmaz, Çiller ve bugün Tayyip Erdoğan.

İdeolojik olarak en büyük yenilemede imza Demirel’e ait. Serbest piyasa ekonomisine geçişin Başbakanı Demirel, o geçiş yani 24 Ocak kararları, mimarı Özal. Devamı yine ve ille de Özal.

İdeolojiden başlayarak halkla ilişkilere, propaganda sanatına, ekonomik politikalara kadar, sağ hep ilerde. Pragmatik, aynı zamanda ekip ruhuyla bezenmiş.

SOLDA BİR İLK VE SON

Türkiye’de sol kendini bir kez yeniliyor. Kişi ve ideolojik anlamda bir kez ve son kez. Bülent Ecevit’le.

Arkasında koca Kurtuluş Savaşı bulunan, Cumhuriyeti kuran kadronun ikinci adamı İsmet Paşa’yı ortanın soluyla deviriyor. Ecevit, ne ezilen, ne ezen, insanca hakça düzen ve toprak işleyenin su kullananın ve bu düzen değişmeli gibi unutulmaz sloganlarla halka ulaşıyor. Oy oranı solda rekor kırıyor, yüzde 42’yi vuruyor.

Arada Erdal İnönü var, Murat Karayalçın var, Aydın Güven Gürkan var. Ama, onların ideolojik çıkışı, sağa meydan okumaları yok.

Ve bugün karşımızda Deniz Baykal.

CHP otuz yıldır böyle bir karanlıktan geçiyor. CHP’de bugün ideoloji bile yok, nerede kalmış yenileme.

İdeoloji ve yenileme yerini yıllardır kısır bir döngüye bırakıyor. CHP’de son gelenek delege avından ibaret. Gündelik ayak oyunları.

Delege avı eşittir gününü gün et, koltuğu ne olursa olsun bırakma, gibi bir denklemin topluma acı bir faturası.

Fatura acı, çünkü iktidar hep sağa teslim.

Ara sıra koalisyonlara idare eden, bununla avunan ve halkı kandıran bıktırıcı polemiklerin yıkılmaz kalesi CHP.

Bugün CHP kurultayı varmış. Bir varmış, bir yokmuş, bugün bir kurultay varmış.
Yazarın Tüm Yazıları