Bu pazar, Dünya Barış Günü’nde Boğaz’ın iki kıyısında beyazlar içinde el ele!

İTİRAF ediyorum, ben heyecanlandım.

Haberin Devamı

Karnımda kuşlar uçuşmaya başladı.
Birden hayal ettim, pazar günü Boğaz’ın iki kıyısında binlerce beyaz giymiş insan el ele tutuşmuş...
Kimi dans ediyor, kimi şarkı söylüyor, kimi dua ediyor...
Ama birbirinin elini hiç bırakmıyor. Bu, bütün farklılıklarımızla bir arada, bu topraklarda barış içinde yaşamak isteğimizi olağanüstü güzel ifade ediyor. Yapar mıyız?
Eskiden olsa, “Zor!” derdim.
Ama Gezi’den sonra benim için zor diye bir şey kalmadı.
Umudum var... Biz ailecek orada olacağız. Yanımızdakilerin kim olduğuna bakmadan el ele tutuşacağız ve barış isteğimizi bütün dünyaya haykıracağız...

Bu pazar, Dünya Barış Günü’nde Boğaz’ın iki kıyısında beyazlar içinde el ele

-Siz kimsiniz?
Aslı: Barış İçin El Ele Çalışma Grubu’nun 2 sözcüsüyüz.
Funda: 20-30 kişilik bir ekibiz. Abbasağa, Bebek, Cihangir, Etiler, 4. Levent Sporcular, Ortak Nokta, Üsküdar Doğancılar, Yeniköy, Yoğurtçu, Zekariyaköy gibi birçok park forumlarının gönüllerinin oluşturduğu bir ekibiz. Hep birlikte barış için canla başla çalışan, çok tartışan, güçlü taraflarımızla birbirlerimizin açığını kapatan bir grubuz. Bakırköy, İcadiye, Kuzguncuk, Yeşilköy, Küçükçekmece, Esenyurt, Bodrum, Ankara ve Antalya’dan da bir sürü forum bu projeye katıldı, her gün büyüyoruz açıkçası...
Aslı: Gezi’de birçok görüş yan yana yer aldı. Biz de burada, Gezi’nin temel kavramlarından biri olan “Barış” için asgari müşterekte bir araya geldik.

Haberin Devamı

KILAVUZUMUZ VİCDAN

Bu pazar, Dünya Barış Günü’nde Boğaz’ın iki kıyısında beyazlar içinde el ele

-Sizi, Aslı ve Funda olarak tanıyalım. Nerelerde okudunuz? Ne işler yaptınız?
Aslı: Ben Üsküdar Amerikan ve Boğaziçi Sosyoloji mezunuyum. Geçen kasım işten güçten daralıp uzun bir seyahate çıktım ve ruhumu zenginleştiren birçok anıyla geri döndüm. Güney Afrika’da paraşütle atladım. Köpekbalıklarıyla kafes dalışı yaptım. Zambiya’da yoksul çocuklara gönüllü öğretmenlik yaptım. Hindistan’dan aşram’larda ve Sri Lanka’da yaşadım. Sonra İstanbul’a geldim ve kuruluşundan bu yana yöneticiliğini yaptığım Habitat’taki işime geri döndüm. Tam o sırada Gezi olayları başladı...
Funda: Ben de Viyana’da işletme ardından Stanford’da Rusya ve Doğu Avrupa Çalışmaları yüksek lisansı. Strateji, iletişim, organizasyon konularında danışmanlık ve yöneticilik yaptım. İşten bunaldığımda aylarca sırt çantamla dünyayı dolaştım. Benim için de Gezi bir dönüm noktasıydı...
-Hayatta en çok neye inanıyorsunuz?
Aslı: Vicdana. Benim kılavuzum vicdanımdır.
Funda: Vicdan ve iyi niyet. Bir de bireysel özgürlüklere.
-Siz Y kuşağı mısınız?
Aslı:
Yaşımız tutmuyor ama ruhumuz Y. Gıptayla izlediğimiz bir kuşak oldular. Çok şey öğrendik, teşekkür ediyoruz kendilerine. Bir de oy vermenin önemini anlasalar tam olacak, “Budur” diyeceğiz!
-Gezi’den süzdüğünüz bir tek cümle söyleyin...
Aslı:
“Diren iPhone şarjı!” Bence hareketin ruhunu çok güzel yansıtıyor. Samimi, gerçek, komik ve önceden düşünülmemiş. “Kahrolsun bağzı şeyler!” de harikaydı.
Funda: “Anneler çocuklarınızı gelip buradan alın!” çağrısına verilen karşılığa bayıldım: “Anamı da alıp geldim!” Bu nasıl akılcı, muzip, dayanışmacı ve beklenmedik bir manevradır, ağladım.
-Forumlardaki göreviniz neydi?
Aslı:
Biz ikimiz de Bebek Parkı Forumu’na katıldık. Son iki aydır her akşam gittik. Sonra kendimizi sekreteryasında bulduk.

Haberin Devamı

Diğer şehirler de organize oluyor

-Tüm Türkiye için nasıl organize oldunuz?
Funda: Diğer şehirlerin forumlarına bilgi verdik. Kendi içlerinde organize oluyorlar. Güzel bir enerji var şu anda, inşallah birçok şehirde insanlar el ele tutuşacak.

İSTANBUL'U BARIŞLA ÖRÜYORUZ

-Boğaz’ın iki yakasında insanlar el ele tutuşunca, ortaya nasıl bir görüntü çıkacak?
Aslı: Söylediğimiz rotaların etrafına bir daire çizerseniz, barış işaretinin oluştuğunu görürsünüz. Bu da çok güzel bir tesadüf. İstanbul’u barışla öreceğiz, buradan tüm Türkiye’ye uzanacağız. Sadece el ele tutuşmayacağız, gitar çalmayı bilen gitarıyla, şiir okumak isteyen şiiriyle gelsin, panayır gibi bir saat geçirelim hep beraber.
-Bu etkinliğin temelinde Gezi ruhu mu var?
Funda: Elbette. Gezi’yi yaşamamış olsaydık
böyle bir proje çıkmazdı. İsteğimiz Gezi’ye katılan, katılmayan herkesin bizimle olması. Sadece Türkiye için değil Suriye için, Mısır için de gelmeli insanlar. Herkesin vicdanı yaralı, herkesin güzel bir şeylere ihtiyacı var. El ele tutuşmak bize iyi gelecek.

Haberin Devamı

Sen, sen olarak gel!

-Şimdi hedef ne? Ne yapmak istiyorsunuz?
Aslı: Barış için, bu pazar el ele veriyoruz. Herkesi, hepinizi bekliyoruz. Saat 13.00’te Boğaz’ın iki yakasında. Sarıyer’den Eminönü’ne. Bir kol Taksim’e uzanacak, Gümüşsuyu’ndan tekrar sahile bağlanacak. Karşıda ise, Üsküdar’dan başlayacak Karacaahmet’i geçerek yine sahile uzanacak. Kadıköy’den Kartal’a gidecek. Bir kol da Bağdat Caddesi’ne bağlanacak. Ve herkes bembeyaz giyinecek, el ele tutuşacak.

FİKİR, GEZİ FORUMLARINDAN ÇIKTI

-Neden böyle bir etkinlik düzenliyorsunuz?
Aslı: Bu fikir, Gezi forumlardan çıktı. Ama istediğimiz, sadece kendi aramızda el ele tutuşmak değil. Aksine bu süreçte farklılaştırıldığımız herkesle bir araya gelmek. Gezi’nin toplumsal vicdanı da simgelediğini, sadece bir grubu kapsamadığını göstermek istiyoruz...
Funda: Antikapitalistlerin yer yüzü sofraları inanılmaz bir deneyimdi. Bu pazar da buna benzer bir şey gerçekleştirmek istiyoruz.
Aslı: Hem bizde, hem yakın coğrafyada ortalık çok gerildi. Genellikle güzellik yarışmalarında edilen basmakalıp, “Dünya barışı istiyorum” lafı işte şimdi gerçek oldu. Bir anlam kazandı. Ayrımcılık arttıkça, barışın da değeri arttı. Bizim gibi daha önce politikayla minimum ilgilenenler, Alevilik-Sünnilik, laik-antilaik, muhafazakâr-liberal gibi tartışmaların içinde buldu kendilerini. Biz, bir arada, huzurla, neşeyle yaşayan bir toplum istiyoruz. Bunun için sembolik de olsa bir şey yapmak, harekete geçmek gerekiyor. O yüzden bu pazar barış için el ele veriyoruz.
-Sloganınız, “Sen, sen olarak gel...” Bu ne demek?
Aslı: Hepimiz farklıyız. “Barıştan” da farklı şeyler anlıyoruz ve bunun da farkındayız. Farklılığımız, en büyük zenginliğimiz. Herkes nasılsa öyle gelsin, saklanmasın ama bağırmasın da. Olduğu gibi gelsin, el ele verelim. Bu topraklarda, farklı olduğumuzu bilerek ama hoşgörüyle, huzurla yaşayalım...,

Haberin Devamı

BARIŞ İÇİN ELELE

Yazarın Tüm Yazıları