Brüksel’den İstanbul’a yol kazası

Güncelleme Tarihi:

Brüksel’den İstanbul’a yol kazası
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 16, 2006 22:56

ZEYNEL Lüle Türkiye’deki en deneyimli dış muhabirlerden biridir. Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ilişkileri diplomatlar kadar iyi bilir. Yıllarını geçirdiği iki Avrupa Birliği merkezinde, Brüksel ve Strasbourg’da politikacılar, bürokratlar ve gazeteciler arasında sayılır ve sevilir.

Lüle, AİHM’nin "Türban Davası", "Refah Davası", "Öcalan Davası", "Ordudan İhraç Edilenler" davası gibi Türkiye için önemli başvuruların sonuçlarına, kararların açıklanmasından ve diğer gazetecilerden önce ulaşmış ve Hürriyet’te yayımlanması ile Türkiye’de gündem oluşturmuş bir gazetecidir. Mahkeme kararları dışında, Türkiye-AB ilişkileri konusunda birçok önemli dönüm noktasını da Türkiye, Zeynel Lüle’nin haberleri ile öğrenmiştir.Bunları yazmamın nedeni birçok benzeri olan şu mektup: "Ben Meryem Sevi Bulut. Aleviyim. Birkaç gündür Hürriyet, Alevilerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki davasıyla ilgili son kararın açıklandığını yazıyor. Bu son karar diye çeşitli kişilerden görüşler alıyor. Ancak Milliyet Gazetesi bugünkü haberinde, mahkemenin henüz karar vermediğini, ama iddiaların araştırılması ve tarafların dinlenmesi için duruşma günü belirlediğini yazdı. Ve işte belgesi diyorlar. Muhabiriniz belgeyi görmeden mi haber yaptı? Nasıl olur da üç gündür doğru olmayan bir haberi manşetinize taşırsınız?" Lüle’nin imzasıyla yayımlanan haberin, "Türkiye’deki iç hukuk yollarından sonuç alamayan Hasan Zengin’in başvurusu üzerine AİHM, Alevilere, Sünni İslam bilgileri içeren zorunlu din dersini din ve vicdan özgürlüğüne aykırı buldu. Sonbaharda açıklanacak kararda, ’Farklı inançların kendi dinlerini öğrenme hakkı ortadan kalkıyor’ denildi" şeklindeki ilk paragrafı gerçekten de davanın karara bağlandığını açık bir şekilde belirtiyor. Ancak, gerçek farklı; karara bağlanan başvurunun kabul edilebilirliği ve bundan yola çıkılarak belirlenen ilk duruşma tarihi.Gelen mektupların bazılarını Zeynel Lüle’ye ilettim. Yanıtı şöyle oldu: "Okuyucularımız çok haklı. Başvurunun kabul edilme nedeni, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ’din ve vicdan özgürlüğünü’ esas alan dokuzuncu maddesinin ihlal edildiğine ilişkin bir uzlaşı olması. Bu çok önemli bir gelişmeydi ve haberleştirilmeliydi. Kararın bir ay önce alındığını öğrendiğimde haberi bir an önce yetiştirme çabası içine girdim ve böyle bir hata oluştu. İlk duruşma 3 Ekim’de yapılacak. Üzgünüm ve özür dilerim. Konuyla ilgili bir not: Duruşmanın daha çok aynı sözleşmenin 1’inci protokolünün ikinci maddesinde ’ihlal olup olmaması’ üzerinde bir cevap aranmak için yapılacağı yönünde bilgilerimiz var. Bu madde, ’Hiç kimse eğitimden yoksun bırakılamaz. Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde ana ve babanın bu eğitim ve öğretimin kendi din ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı gösterir’ diyor."Bu yanlış, çok deneyimli gazetecilerin bile, zaman zaman temel gazetecilik hatalarına düşebildiklerini gösteriyor. Yüksek basınç altında çalışmanın bir sonucu. Son notu ile de sizleri aydınlatmayı hedefleyen Zeynel Lüle’nin içten açıklamasıyla bence sorun halledilmiş oluyor.Dış Haberler’in itirazı varBelki anımsarsınız; geçen hafta Kıbrıs’tan Rodos’a uzanan dev bir Osmanlı donanmasının Kıbrıs’ı ele geçirmesi ve Türkiye’de yapılan megayat Maltese Falcon ile ilgili 2 habere gelen okur mektuplarını ele almıştım. Hürriyet Dış Haberler Müdürü Ayşe Özek Karasu, "Geçen haftaki okur köşesinde, muhabirlikte uzmanlaşmanın önemi ile ilgili sunduğun örneğe katılmıyorum" dedikten sonra ekliyor: "Haberdeki hata, senin de belirttiğin gibi yine Politis gazetesine aittir. KKTC’deki temsilcimizin Osmanlı donanmasındaki kadırgaların ebadıyla ilgili bilgi sahibi olmasını beklemek sanırım haksızlık olacaktır. Yabancı kaynaktan alınan bilgi şüphe uyandıracak nitelikte olduğu zaman tabii ki araştırılır. Ancak gündelik hızlı tempo arasında şüpheli nitelik taşımayan her satırı araştırma imkanımız olmadığını sanırım sen de takdir edersin. Bizim Kıbrıs muhabirimizden beklediğimiz uzmanlık, Kıbrıs dosyasına ve diplomasiye tam hakim olmasıdır ki, Ömer Bilge bu alandaki kalitesini defalarca kanıtlamıştır."Ayşe haklı. Denizle bağlantılı iki haberle ilgili eleştirileri tek metinde toplama kaygısı ki, bu bir gazetecilik kaygısıdır, Ayşe Karasu’nun altını çizdiği "diplomatik uzmanlığı" gözardı ettiğim izlenimi yaratmış. Kullanılan dilin önemini gösteren bu örnek de Okur Temsilcisi’nden.Sponsor transferi Erol User: "Hürriyet Gazetesi’nin spor sayfasında 30 Haziran 2006 günü yer alan Beşiktaş Jimnastik Kulübü’ne Ülker’in sponsorluğunda transfer edilen Delgado için Türkiye’de ilk kez sponsorlukla yapılan transfer haberi yanlıştır. Türkiye’de ilk kez sponsor desteğiyle yapılan transfer Uche’nin Fenerbahçe Spor Kulübü’ne transferi olup, sponsoru da o dönem Sayın Erol Aksoy idaresindeki CINE5 firmasıdır. Yapılan ilklere ve yapan ilklere koşullar ne olursa olsun saygı duymak gereğine inanıyorum." (Tabii bu da Erol User’in iddiası.)Astsubaya haksızlık Mehmet Nevşehir: "Okur Temsilcisine Mektuplar bölümüne gelen ve yorumladığınız Sayın Özgün’ün mektubunda, cinsel ayrımcılıktan söz ettiğini hiç zannetmiyorum. Bence okurunuz haber içerisinde astsubaya yapılan haksızlığı gündeme getirmek istemiş ancak siz konuya cinsel duyarlılık başlığı altında yaklaşmışsınız."Bursalılar loto oynamıyor mu?Okurumuz Mehmet Yalçın’ın bir şikayeti var: "Geçen ay Erdek’te 15 gün tatil yaptım. Hürriyet gazetesinin Bursa baskısında Sayısal Loto, On Numara, Şans Topu, At Yarışları sonuçları ile Milli Piyango listesinin bulunmadığını gördüm. Bu kadar basit bir şeyi halledemeyen gazetenizi protesto ediyorum." Bu eleştiriyi Hürriyet Bölge Yayın Yönetmeni Nejat Seçen’e ilettim. Yanıtı şöyle oldu: "Okurumuzun uyarı ve eleştirisine teşekkür ediyoruz. Ancak, Sayısal Loto, On Numara, Milli Piyango çekilişleri ile At Yarışları’nın saatlerinin geç olması, en büyük sorun. Zira, Hürriyet bölge baskıları 18.00 - 19.00 saatleri arasında başlamakta, dolayısı ile sonuçların ilk kalıplara yetişme şansı olamamaktadır. Tümüyle zamana bağlı, teknik bir olaydır."Benzer eleştiriler futbol sezonunda da geliyor. Ancak gazetenin satıldığı her yerde basılması mümkün olamayacağından bu aksaklıklar giderilmeye çalışılsa da, tamamen ortadan kaldırılması güç görünüyor. Aksaklıkların bir diğer nedeni ise Türkiye’nin yüzölçümü olarak büyüklüğü kuşkusuz. Gazeteleri basıp, tüm Türkiye’ye zamanında dağıtmak bazı haberlerin kullanılamamasına ve ertesi güne kalmasına yol açabiliyor.
Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!