Brüksel’de yüzde 47 ile demokrasi sorusu

DÖNÜŞ çağrısını AB yapıyor.

AKP her fırsatta AB’den söz ediyor. Adını her fırsatta anıyor. Ama, pratikte unutmuş gibi görünüyor. Çünkü, o yönde pek bir hazırlık yok. Varsa bile, AKP eskisi gibi, AB’ye asılmıyor, izlenimi çok yaygın. Bu sadece Türkiye’de değil, dışarıda da, geçerli bir izlenim.

Seçim sonrasında, Brüksel’de Türkiye ile ilgili hazırlık yeniden başlıyor. Pratik başlangıç, Türkiye ile görüşmelere kalındığı yerden devam, niteliğinde. Bunun ileri noktası var. Şimdiye kadar açılmayan bölümlerin, görüşmeye açılması yönünde.

VERGİ VE DEMİR-ÇELİK

Brüksel’de AB Komisyonu önümüzdeki günlerde iki bölümü görüşmeye açmayı düşünüyor. Biri vergi, diğeri demir-çelik.

Belki bunu doğrudan söylemiyor, ama, AB’ye uyum açısından, Türkiye’den yapılmasını istedikleri değişiklikler, bu iki bölümle ilgili. Çok teknik ayrıntılar. Örneğin, yabancı içkiden yerli içkiye göre, daha fazla vergi alınıyor, AB bu farkın kaldırılmasını bekliyor. Ya da, demir-çelikte rekabeti önleyen uygulamalara son verilmesini istiyor. Bunlar olayın ekonomik yönü.

AB önümüzdeki ay, en geç Kasım’da yıllık İlerleme Raporunu yayınlıyor. Ona hazırlık olmak üzere, AB’nin geri plana attığı Türkiye ve Türkiye’nin unuttuğu AB, haberlerde yeniden ilk sıralarda yerini almaya aday.

TEK VE ÇARPICI

Siyasal yönden, AB tek ve çarpıcı bir soru yöneltiyor. Brüksel’e bizden çeşitli kurumların temsilcileri ve yöneticileri gidiyor. Onlara sordukları soru şu:

"AKP yüzde 47’lik çoğunlukla yeniden iktidar oldu. Yüzde 47, Türkiye’nin demokratikleşmesini engeller mi?"

Ben iktidarım, istediğimi yaparım, mantığına karşı çıkan, hatta böyle bir mantığın yarattığı güvensizlikle, ortaya atılan soru.

Onlar doğrudan vurgulamıyor, ama açık ki, buradaki kaygı, İran ve Malezya humması.

AKP’nin AB’ye üyelik çabalarından hareketle, bu çabayı önemli bir ölçü alarak, İslama kayma tehlikesinin bulunmadığı, tersine AKP’nin daha fazla demokrasi istediği yolunda, Türkiye’de pek çok yorum var. Bazı bilim adamları, bazı iş adamları ve bazı gazeteciler bu kervana dahil.

Ama, AB’nin kendisi, AKP’nin bu çabasını bire bir gören en yetkili kurum olarak, bu çabayı hemen kabullenmiyor. Kafalarında yine de, soru işareti var.

301 VE 301

Yüzde 47 ile demokrasiden uzaklaşma tehlikesinde somut ölçü, TCK 301. İfade özgürlüğünü engelleyen madde.

AB 301’in değişmesi ve kalması ile demokratikleşme arasında bağlantı kuruyor:

"Yüzde 47 çoğunluğuna rağmen, AKP hálá 301. maddeyi kaldırmıyorsa, Türkiye’de demokratikleşmeden, ifade özgürlüğünden söz edilemez".

Bu kadar net.

Rahatsızlık sadece 301 ile sınırlı değil. Yüzde 47 ile demokratikleşmeden uzaklaşır mı, sorusu türbandan kadrolaşmaya kadar, beraberinde burada her gün geniş bir kesimi tedirgin eden rahatsızlıkları da kapsıyor.

AKP’yi aklamaya çalışan, AKP’nin her söylediğinde bir keramet bulanların, AB’nin sorusuna sırt çevireceğinden eminim.

Halkımız elektronikten anlıyor

MANZARA utanç verici.

İstanbul’da bir yabancı firma, elektronik ürünleri yüzde elliye varan indirimle satışa çıkaracağını açıklıyor. Satış dün.

Dün, ama alıcıların faaliyeti bir gece önceden başlıyor. Gece yarısından itibaren, kuyruklar başlıyor. Satış başladığı anda, insanlar birbirini eziyor, hatta yaralıyor, kapılar, pencereler aşağı iniyor, depolardaki ürünlere kadar saldırı alıp başını gidiyor.

Belli ki, halkımız elektronik ürünlere meraklı. O merakı hiç bir kuralın engellemesi söz konusu değil. Dünyadaki teknolojik gelişmelere uyum, aziz halkımızda müthiş.

Sadece vitrinlere ve depolara saldırı, birbirini ezme. O kadar olacak. Benim aziz halkımın hiç kusuru yok. Kusur, o ürünlerin fiyatını yüzde elli indirimle sunan teknoloji marketinde.

Benzer indirim AB’nin herhangi bir ülkesinde yapıldığında, böyle manzaralar yok. Neden? Çünkü, onlar elektronik üründen anlamıyor.
Yazarın Tüm Yazıları