Brecht’in rahipleri uykuda

KÜFÜR ve hedef gösterme bol. Fotoğraf yayınlayıp, üstüne çarpı işareti koymak yeni moda.

Sözüm ona, dinci geçinen, din arkasına saklanarak terör yaratan bir basın grubu var. Yaptıkları yayınlar sonucunda, haklarında ağır davalar açılıyor.

Üzerine çarpı işareti koydukları önemli bir yargıç öldürülünce, bin dereden su getirme yüzsüzlüğü, onların alışkanlığı.

Yayınlarında çarpıtma, yalan, yanlışın haddi hesabı yok.

Onlardan farklı düşündüğünüzde, linç ediliyorsunuz.

İlginç yönü, ağır tazminat davaları karşısında, basın dayanışması adına, onları savunmamız için, ellerinde çikolata, bize gelip destek istiyorlar.

AÇIK OTURUM

İki ay kadar önce Washington’da bir açık oturuma katılıyorum. Konu, çok genel. Türkiye nereye gidiyor, gibi.

Mahalle baskısının gündemde olduğu, ılımlı İslam tartışmalarının yeniden alevlendiği dönem.

Oturumu Amerikan yönetiminden çok sayıda yetkili de izliyor. Onlara dönüyorum:

"Ilımlı İslam diye, sizin yere göğe koyamadığınız Türkiye artık rota değiştiriyor. Sizin, local business, diye tanımladığınız, mahalle baskısı, okullarda, sokaklarda, alış veriş merkezlerinde günlük hayatın parçasına dönüşüyor."

Çeşitli örneklerden sonra ekliyorum:

"Ramazanda Anadolu’da açık lokanta bulmak zor."

TEK CÜMLELİK ÖZET

Türkiye’ye dönünce görüyorum, vay sen misin, ramazanda açık lokanta bulmak zor, diyen.

Yalan söylüyormuşum. Küfür üstüne küfür, eleştiri değil, küfür.

Elde çikolata, ziyarete gelip destek isteyenler, ağızlarından akan salyalarla küfür ediyor. Olayın iki yönü var.

1 -İktidar desteği bu güruhu alabildiğine şımartıyor. Çünkü onlara göre, Türkiye artık İslam yolunda emin adımlarla ilerliyor.

2 -Gerçek, Milliyet’te yayınlanan Tarhan Erdem’in araştırmasıyla ortaya çıkıyor. Ramazanda lokantalar açık olsun, diyenler artık azınlıkta. Benim olduğu gibi, pek çok kişinin gözlemi araştırmayla doğrulanıyor.

Kaldı ki, hani İslamiyet’te hoş görü. Sırası geldiğinde, isteyen oruç tutar, isteyen tutmaz, nakaratı.

Ama, pratikte lokanta kapatarak, oruca zorlama. Tıpkı, isteyen türban takar, isteyen takmaz, diyerek, türbanlı sayısının hızla artması gibi.

Erdem’in dört gündür yayınlanan araştırmasının tek cümleyle özeti şu:

Türkiye hızla İslam’a kayıyor.

Bu araştırmalara bakıp, "Türkiye artık daha özgür, her şey rahatça söyleniyor" diyen Brecht’in rahibi kılıklı, saf bilim adamlarına şaşıyorum.

Su için nutuk ve gerçek

EDİRNE, Havsa, Çukurköy’de bir sulama kooperatifi var.

Kooperatifin on bir yeraltı derin sulama kuyusu var.

Beş bin dönümlük arazide çeltik ekimi yapılıyor. Çeltik, çok su gerektiren bir ürün.

Köylüler su sıkıntısının, kuraklığın farkında.

Su kaybını en aza indirmek için, yağmurlama yöntemi ile sulama projesi hazırlıyorlar.

Bu proje ile bir yılda iki kez ürün alacaklar. Ayrıca, çeltik yerine başka ürüne yönelerek, büyük ölçüde su tasarrufu sağlayacaklar.

Ancak, iki yıldır il özel idaresinde ödenek bulunmadığı için, proje askıda. Su tasarrufu filan da yok.

Törenlerde sık sık, "su tasarrufuna dönük önlemler alıyoruz, çiftçiyi eğitiyoruz, yeni sulama tekniklerine geçiyoruz" diye nutuk atan Başbakan ve bakanların sözleri, bu durumda havada kalıyor.

Alın size somut örnek.
Yazarın Tüm Yazıları