Bodrum, cehenneme beş kala

OTEL kaçak. Bodrum’da kaçak oteli yapanlar mahkemede. Kaçak otele izin verenler yine mahkemede.

Ama, yerine göre, devlet törenleri, düğünleri, cartları, curtları kaçak otelde düzenleniyor. Helal olsun büyüklerimize bu yollar.

Kaçak otelin macerası Bodrum’un özeti. Bodrum’daki katliamı anlamak için, kaçak otele bakmak yetiyor. Bodrum’u yağmalayan, doğayı göz kırpmadan tahrip edenler, imar adına hiç bir kural tanımayanlar ile bu faciaya dur demekle yükümlü olanlar, aynı gemide.

İmar demek rant demek. Rantı paylaşmak gerek.

CAN PULAK’LA

Eski dostum, acar gazeteci Can Pulak yıllardır Bodrum’da yaşıyor. Can, kendini çevreye ve turizme adıyor. Bu alanda bilgili ve tecrübeli.

Bodrum’da iki haftalık tatil sırasında, geçen hafta Can beni alıyor ve birlikte yarım gün Bodrum Yarımadasını dolaşıyoruz.

Bugün felaket ve rezalet. Kısa sürede sefalet.

Portakal ve mandalina bahçeleri birer birer imara açılıyor. Her yerde imar var. Dağ, taş betonlaşıyor. Betonlaşırken, Bodrum kuralı yerle bir.

İki kat kuralı çoktan geride, binalar, evler, artık ne ise, üç katı buluyor, hatta ek yarım katla birlikte, dördüncü kata uzanıyor.

Hani, iki kat kuralı?

İmar demek rant demek. Rantı paylaşmak gerek.

DAĞ TAŞ SİTE

Doğa hunharca, canavarca yerle bir oluyor, Bodrum Cenneti elden gidiyor. Felaket ve rezalet burada.

Sefalet yakında. Yakında Bodrum’da yaz nüfusu üç milyona tırmanıyor. O zaman, yol ve özellikle asıl suyu belki bulursunuz.

Bodrum’da dağ, taş site. Site isimleri İngilizce ve İspanyolca. Elin oğlu dersini çoktan alıyor. Ev hazır, telefonu üzerine, geldiğinde ev yerine çıplak dört duvarı görünce, yabancılar şimdi büyükelçiliklere bağlı emlak büroları kanalıyla mülk ediniyor.

Dağdaki, taştaki evlerin büyük çoğunluğu sadece duvardan ibaret. Bir bölümü yıllardır öyle duruyor, beton mezarlığı halinde.

YALIKAVAK

Kasabaların içi aynı biçimde, var gücüyle betonlaşıyor.

Örneğin, Yalıkavak. Tam ortasındaki mandalina bahçesi yerine şimdi çarşı yapılıyor. Çarşı lüks olacakmış, bilmem kim işletecekmiş. Bana ne. İnsanlar oraya lüks çarşı için gitmiyor, doğal zenginlik için gidiyor.

Yalıkavak öyle de, diğer yerler daha mı farklı? Abuk sabuk iş yerleri, yağmalanan kıyılar, sersem sepelek dükkanlar çirkin beton yığını.

Bodrum yakında betondan ibaret, Marmaris ve Kemer (Antalya) gibi. Ne çevre, ne turizm.

Oysa, bu bölgeler korunmak isteniyorsa, tek bir çivi çakmayı yasaklamak, çakanın da, çakma izni verenin de, hayatını söndürmek gerek.

Ama, mümkün değil. İmar demek rant demek. Rantı paylaşmak gerek.

İmara aykırılık nedeniyle, mahkemelerde binlerce dosya var. O dosyalara her gün yenileri ekleniyor. Kimsenin umurunda değil. İmara aykırı binalar mantar gibi türemeye devam ediyor.

Bu ülkede Çevre Bakanlığı var, ha tamam hatırlıyorum, bir de Turizm Bakanlığı var. Aaa, ne zamandan beri var?

Bodrum ve cehennem. Yan yana gelmesini düşünmek bile abes. Ne yazık ki, oraya doğru dört nala gidiyoruz.

Bodrum bir günde yazmakla bitecek gibi değil.

KİTAPÇI ARTIK YOK
TORBA’dan Yalıkavak’a kadar uzanan kıyıda ve hinterlandında yazları toplam 500 bin insan yaşıyor, üç, dört ay boyunca, toplam olarak.

Ve bu insanlar orta ve üst gelir gurubundan. Yani eğitimli, okur-yazar takımından.

Yalıkavak’ta bir kitapçı var. Arıyorum, artık yok. Kitapçı bu yıl kapanıyor. Zarar ediyor, masrafını karşılamıyor.

Orta ve üst gelir gurubundan, 500 bin insan bir kitapçıyı yaşatamıyor. Dağı, taşı doldurmaya meraklı insanlar kitapçıyı pas geçiyor.

Bu da, Türkiye’den başka bir özet.
Yazarın Tüm Yazıları