Birçok hayatlar

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Başlığı okuduğunuz zaman ilk aklınıza gelenin reenkarnasyon (Yeniden bedenlenme) olduğundan eminim. Birçok hayatlar denildiği zaman tekrar tekrar doğmak ve çeşitli hayatlar yaşamayı çağrışıyor. Fakat, burada benim anlatmaya çalıştığım bu değil.

Aynı zamanda aynı mekanda ne kadar çok çeşitli hayatların birarada yaşandığını anlatmak istiyorum. Hatta aynı yerde ve aynı koşullarda farklı kişilerin farklı hayatları nasıl olup da yaşayabildiklerini ve birbirleriyle aralarındaki ilişkiyi sorguluyorum.

Genler, kültürler, eğitim ve koşullar aynı olduğu halde bir de bakıyorsunuz kişiler başka başka tavırlanıyor, olayları başka başka değerlendiriyorlar ve buna bağlı olarak başka başka yaşıyorlar.

Buna en iyi örnek, kardeşlerin birbirinden çok farklı seçimleri ve yaşam tarzları gösterilebilir. Hatta halk arasında ‘‘Beş parmağın beşi bir mi?’’ şeklinde kardeşlerin birbirine benzememesi (Kişilik olarak) son derece tabii karşılanıyor. Ancak, kişinin tavırlanışındaki önemli unsurlar incelendiğinde ise, birbirlerine benzemeleri gerektiğini anlıyoruz.

Madem ki, bir kişinin tavırlanışındaki temel unsurların başında genetik faktörler geliyor. Sonra, gelenekler, din, iklim ve çevre faktörleri sırasıyla kişiyi etkileyen unsurlar olarak karşımıza çıkıyor. O zaman aynı anne babadan doğan, aynı koşullarda yetişen ve aynı eğitimi alan iki çocuğun da benzer özelliklere sahip olması gerekir. Fakat, bu çocuklara yetişkin olduklarında bir de bakıyorsunuz bambaşka özellikler göstermeye başlamışlar.

Hayatı algılamaları ve buna bağlı olarak olaylardan etkilenmeleri çok farklı. Tabii bunun sonucunda yaptıkları seçimler ve yaşadıkları hayatlar çok başka oluyor. Halbuki, kişiyi oluşturan etkiler gözönünde bulundurulduğu zaman, anlayış, değerlendirme ve olaylar karşısındaki tavırlanmalarının birbirine benzer olmasını bekliyorsunuz. Fakat, olmuyor.

Hatta, birinin acıma duyguları çok yüksek olduğu halde diğeri tam tersi zalimlik derecesinde acımasız olabiliyor. Birinin tanrıya inancı çok yüksek olduğu halde diğeri sadece menfaatlerinin peşinde koşan biri olabiliyor. Buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkün. Kısaca, davranış, anlayış ve yaşayış açısından birbirlerinden tamamen farklı olabiliyorlar. Hem de aynı koşullarda yetişip aynı kültür ve eğitimi aldıkları, aynı anne babadan doğdukları halde.

Şimdi kardeşler bile böylesine kişilik farklıları gösterdiklerine göre öteki insanları bir düşünün. Bambaşka koşullardan, bambaşka kültürlerden gelen kişilerin hayatlarının benzemesi mümkün mü? Elbette ki, değil. Ve bunun sonucunda ne kadar çok hayatların var olduğunu kolayca anlayabilirsiniz.

Herkes kendi anladığı, algıladığı hayatı yaşıyor ve hiç kimsenin hayatı diğerine benzemiyor. Ve tabii, herkes kendi sorunlarıyla boğuşurken kendilerini anlayabilecek kimselerden medet umuyor. Fakat, kimsenin bir başkasına gerçek anlamda yardımcı olabilmesi mümkün değil. Hatta yardımcı olmayı çok istese bile. Çünkü, yardım edebilmek için önce anlaması gerekir. Fakat, herkes kendi düşünce penceresinden ve yaşadığı hayatın içinden bakacağı için kendi anlayışına göre yorumlayacak ve yaptığı bu değerlendirmeyle asla yardımcı olamayacaktır.

Ancak, bazı kişiler olayların ve zekalarının yardımıyla birden fazla hayatı deneyimleyebilirler. Yaşadıkları hayatı değiştirip farklı tecrübeler yaşamak isteyebilir, üstelik bu isteklerini gerçekleştirebilirler. Böylece anlayış ve tecrübeleri çok daha zengin olduğu için yardımcı olmaya çalıştıkları kişiye yaklaşmayı başarabilirler. Fakat, ne kadar çeşitli ve zengin tecrübeleri olursa olsun gerçek manada yardımcı olmaları mümkün değildir. Fakat, bu tip kişiler daha özgür bir anlayışa ve anlamaya yönelik engin bir görüşe sahip olacakları için, yardım isteyen kişinin aradığı yardımı kendi içinde keşfedebilmesini sağlayabilirler ki, işte bu en büyük ‘‘Gerçek’’ yardımdır.

(Sürecek)






 








Yazarın Tüm Yazıları