Bir yürüyüşün hikayesi

SALONA girdiğimde film başlamıştı. Sevinçli bir yürüyüşün filmi. Yürüyüş sevinçliydi ama beyaz perdeden içime akan hikayelerin yükü çok ağırdı.

Bu yürüyüş, Amargi Kadın Bilimsel, Kültürel Araştırma ve Dayanışma Kooperatifi’nin girişimi ve çok sayıda kadın örgütünün desteği ile gerçekleşmişti. Onun filmini izledik.

Dört yıl önce, Türkiye’nin dört bir yanından yola çıkan kadınlar Konya’da buluşarak yaşadıklarını, sorunlarını, rüyalarını, korkularını ve beklentilerini paylaşmışlardı. Kimi gönderdiği mektupla, kimi elbisesinin eteğinden kesip bohçaya attığı bir parça kumaşla Konya buluşmasına katılmıştı.

Bu mektuplar bir kitapta toplandı. Kitabın adı "Özgür Değilim".

Mektupların bazılarını sizine paylaşmadan önce, bu çalışmayı düzenleyenlerden Pınar Selek’in söylediklerini aktarmak istiyorum.

"Yürüyüş önce yerellerden başladı. Adana’da, Ankara’da, Antakya’da, Antep’te, Batman’da, Bilecik’te, Bursa’da, Diyarbakır’da, Ereğli’de, Gölcük’te ve daha birçok yerde kadınlar ev ev, mahalle mahalle dolaşarak binlerce kadını bu buluşmadan haberdar ettiler ve binlerce mektup toplandı. Her mektup ayrı bir gizi aydınlatıyordu."

Kadınlar Çerkez olsunlar ya da Yezidi, Kürt ve de Arap bir şey değişmiyordu, yaşananlar aynı olunca duygular da buluşuyordu.

İzlediğimiz filmden çıkardığımız sonuç da buydu, Türkiye’de barışı, kaynaşmayı mayalamak için ilk gidilecek yer orasıydı. Kadınlar.

Zaten bunu da ilk fark eden kadınlar olmadı mı?

***

KADINLARIN
ortak noktalarından biri de "isimsiz"likleriydi. Sevgili Duygu Asena’nın dediği gibi. Kadının adı yok çoğu mektupta.

"Özgürlük bir yıldız kadar uzak, bir nefes kadar yakın. Nefes kadar yakın olması sadece her an hissetmemiz açısındandır" diyordu Mersin’den bir kadın mektubunda.

"Türk kadını olmak her şeyden daha zor. Belli başlı bir problem." İsimsiz.

"Kürt kadınları olarak çok acılar çektik. Bizi en çok kadınlar anlar" deniyordu bir diğer isimsiz mektupta.

Ereğli’den bir isimsiz daha: "Sizlerle buluşmak istedim. Kocam, ’Tavuklara kim bakacak?’ dedi."

"Başörtülü kadınların toplumumuzdan dışlanmamasını istiyorum. Kadınların eğitimsizliğine çözüm bulunmasını istiyorum. Demokrasi olsun istiyorum."
İsimsiz.

"Alevi kültürünü taşıyorum. Buraya gelince buranın kurallarına uymak için başımızı örtmek zorunda kaldık. Alışamadık." Ereğli-Ulukışla.

"Ne sorunum var benim herif, söylesene!" Pozantı’dan bir isimsiz.

"Kentler körleştiriyor. Ruhumuzu, duygularımızı öldürüyor. Geçenlerde köye gittim. 17 yılın acısını özlemini çıkartmak istedim. Duygularımızı, sevdamızı aşkımızı köyde bıraktık. Sorun çok. Bir yerlerden başlamak lázım. İnsanlarımız işlemeli kakmalı sandık gibi. İçi cevherle, değerli şeylerle dolu ama sandığın kilidi var. O kilit bir açılsa..." Fatoş Hanım.

Ve son bir isimsiz mektubu. Tek satırlık.

"Devletten hiçbir beklentim yok."

***

BUGÜN
size bir yürüyüşün hikayesini anlattım. Kadınların mektuplarından minik bir seçki yaptım. Gökten üç elma düşürdüm. Biri birlikte yürüyüşün sihrini bilen kadınların başına, diğeri bu yürüyüşe omuz veren erkeklere, üçüncü ve çürük olan elma ise bundan daha önemli işler olduğunu düşünenlerin başına....
Yazarın Tüm Yazıları