Güncelleme Tarihi:
Tâzir; lügatte azarlama, aşağılama, tahkir gibi anlamlara gelir, fıkıh terminolojisinde fâsıklık olarak nitelendirilen, küçük günahların sürekli işlenmesi ya da daha büyük cezayı gerektirmeyen büyük günahlara belirli bir sınırı ve ölçüsü olmadan, hakim takdiri ile verilen cezaların adıdır. Tâzir cezalarında suçun kanıtlanması, şahitlik ve ispat gibi zorunluluklar bulunmamaktadır.
Şeriata göre hadd, kısas ve ta'zir den oluşan üç ana ceza veya yaptırım türünden biridir. Hadd suçlarının cezaları Kuran veya Hadis tarafından belirlenir, inanca göre "Tanrı tarafından tanımlanmıştır", kasten bedensel zarar verme durumlarında kısas uygulanır, ta'zir ise Kuran'da veya Hadis'te cezası belirtilmeyen veya kısas veya hudud ile cezalandırılmayan diğer suçlar için kişiye uygulanan cezaları ifade eder. Bu durum tâzir cezaları için kanunilik ilkesi bulunmadığı, suç ve cezanın tamamen hakim ya da siyasi otoritenin takdirine bağlı olduğu anlamına gelmektedir.[8] Şiilikte meşru ve makbul kabul edilen mut'a, bir Ehl-i Sünnet mezhebi tarafından had cezası uygulanması gereken bir haramdır. Tâzir cezalarına konu olabilen büyük günah, farz, vacip, zekat, namaz, tesettür, sünnet, hadis gibi kavramlar her mezhep ve bölgede farklı anlayış, yorum ve uygulama şekilleri bulunan dini kavramlardır.
Tazirde cezalar miktar, yöntem ve uygulaması hakimin takdirine bırakılan, toplum içinde azarlamadan sopa atmaya, sürgün, hapis ve idama kadar değişen cezalarıdır. Tâzir cezalarının namazın terki ve irtidat örneklerinde görülebileceği gibi hafif olması diye bir kural yoktur.