İLİM BİR NURDUR
Muhterem Müslümanlar!
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) Mescid-i Nebevî’de biri dua ve niyazda bulunan, diğeri ilimle meşgul olan iki grup gördü. Her iki grubun da hayır üzere olduğunu söyledi. Ardından إِنَّمَا بُعِثْتُ مُعَلِّماً “Ben ancak bir muallim olarak gönderildim.” buyurarak ilimle meşgul olanların yanına oturdu.
Aziz Müminler!
Yüce dinimiz İslam ilme ve irfana, bilgiye ve hikmete büyük önem verir. اِقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذ۪ي خَلَقَۚ “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” emriyle başlayan ilk vahiy, bizleri kâinatı ve bütün varlığı vahyin ışığında okumaya ve anlamaya davet eder. “De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” ayet-i kerimesi, ilmin ve âlimin Allah katındaki değerini gösterir. Rabbimizin kalem üzerine yemin etmesi, Kur’an-ı Kerim’de “Kalem” ismiyle müstakil bir sûrenin bulunması da kadın erkek her mümin için ilmin ve bilginin ne denli kıymetli olduğuna işaret eder.
Kıymetli Müslümanlar!
İlim, insanlığa her alanda rehberlik eden çok değerli bir hazinedir. Zira insan, kendini ilimle bilir. Rabbini ilimle tanır. Allah’ın mesajlarını ilimle anlar. Varlığın gaye ve hikmetini ilimle kavrar. Nefsini ilimle terbiye eder. Hakkı, adaleti, ahlakı, fazileti ve doğruyu ilimle öğrenir. Yaratıcısına karşı sorumluluklarını ve kulluk görevlerini ilimle yerine getirir.
Değerli Müminler!
İlmin asıl sahibi Yüce Allah’tır. Allah Teâlâ, insanı yaratmış, ona bilmediklerini öğretmiştir. İlim tahsil etmenin amacı da Cenâb-ı Hakk’ı tanımak, rızasını kazanmak ve insanlığa faydalı olmaktır. Bu gayelerden yoksun bir ilim insanlığa barış ve huzur değil savaş ve felaket getirir. Nitekim Resûlüllah (s.a.s) Cenâb-ı Hakk’a şöyle dua etmiştir: “Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden sana sığınırım.” “Allah’ım! Bana öğrettiklerinle beni faydalandır. Fayda verecek ilmi bana öğret ve ilmimi artır.”